~DÖRT~

803 32 21
                                    

Will'in söylediklerinden sonra ortamda bir sessizlik oldu. Maddie ve Daniel ister istemez ürpermişlerdi. Ne Maddie ustasını, ne de Daniel babasını daha önce böyle görmüştü. Ama Alyss, Will'in ruh halini çok iyi anlıyordu. Geçmişte başlarına bela ve tehlikeden başka bir şey getirmeyen Cenevizalılar yeniden ortaya çıkmıştı. Ve ayrıca Will'in aklına direkt Halt'ı yaralayan Cenevizalı'nın geldiği anlaşılıyordu. Alyss, Halt'ın zehirlendiğini bilen nadir insanlardan biriydi. Ve Will'in ustasına yardım getirmek için ne kadar uğraştığını da çok iyi biliyordu. "Az bile tepki verdi aslında." dedi içten içe.

Halt da Will'in neden sinirlendiğini anlamıştı. Eski çırağının kafasını bu meseleden uzaklaştırmak için enerjik bir sesle:
-Hadi şu yaşlı Jim'in mektubunu okuyalım, Horace. Elyazısının çok çirkin olduğunu duymuştum. Söylenenler doğru muymuş bakalım." dedi.
Horace, Halt'ın çabasını fark etmişti.
-Çekmeceme koymuştum Halt." dedi. Ve maun masasına doğru yürüdü. Ortamdaki gergin hava biraz olsun dağılmıştı ki Horace'ın sesi duyuldu.
-Mektup yok!

"Ah hadi ama şaka yapıyor olmalısın Horace." dedi Gilan esefle. İşler tam çözüldü derken daha da karmaşık bir hal alıyordu. Pauline "Emin misin Horace? Belki de başka bir yere koymuşsundur." dedi. İçten içe bu zayıf umudunun doğru çıkmasını diliyordu. Horace olumsuz şekilde başını salladı. Tam başka bir şey söyleyecekken, Daniel, "Hey baksanıza!" diyerek dikkatleri üstüne çekip sönmüş şömineyi gösterdi. Kül olmuş bir kağıt parçasının hafif hafif dumanı tütüyordu. Kanıt yok edilmişti.
Herkes gene kedere gömülecekken Horace:
-Eh o zaman iyi ki mektubun bir kopyasını yazmışım değil mi?" dedi. Ve odadakilerin öldürücü bakışlarına maruz kaldı.
"Tamam, sakin olun. İşte kopyası." dedi ve mektubu yüksek sesle okumaya başladı.

"Sinyor Lorenzo ve Sinyor Ricardo,
Temiz bir iş çıkardınız. Söz verdiğim ödemeyi misliyle vereceğim. Bu konuda içiniz rahat olsun. Geçen hafta buluştuğumuz yerde güvendiğim bir adamım sizi karşılayacak ve size hakkınız olan miktarı verecek. Buluşma yerine giderken dikkatli olun. Kahrolası Orman Muhafızları her yerde kol geziyor. Gerçi siz Orman Muhafızlarını benden daha iyi tanıyorsunuz. Her neyse benim sevgili kralımızın cenazesine katılmam gerek. Size İberya'daki görevinizde başarılar.

NOT:Adamımdan parolayı duymadan o yerdeki kişiyle kesinlikle irtibata geçmeyin.
J.F.

Böyle bir mektuptan sonra doğal olarak aralarından hiçbiri tepkisiz kalmadı. İlk konuşan Maddie'ydi.
-Buna inanamıyorum baba, dedi. Yaşadığı kederin üzerine bir de sayıp sevdiği bir kişinin hain olmasının acısı eklenmişti. Horace kızına sıkıca sarıldı. O bile, Jim'i iyi tanımamasına rağmen böyle bir ihanete kalkışacağını hiç düşünmemişti. Alyss endişeli bir sesle:
"Horace, Jim senin Cenevizalı meselesini öğrendiğini anlamış olmalı. Kendine dikkat et. Sana bir kötülük yapabilir." dedi. Horace güven veren bir ses tonuyla:
-Merak etme Alyss, dedi. "Açıktan bir şey yapmaya cesaret edemez. Yeterince risk aldı."

Will ise mektuptaki başka bir yere takılmıştı. Sinirle:
-Demek kahrolası Orman Muhafızları... Ben şimdi gösteririm ona kahrolası olan kimmiş?" dedi ve kapıya doğru yöneldi. Gilan tutmasa gidip Jim'in yakasına yapışacak, mensubu olduğu birliğe ettiği hakaretleri söylediğine Jim'i bin pişman edecekti.
"Bırak beni Gilan!" dedi öfkeyle. Gilan ise Will'in öfkesinden zerre etkilenmemişti.
"Ne yapmayı düşünüyorsun Will?" dedi sabırlı bir ses tonuyla. Adamın yanına gidip "Hey Jim, senin şu Cenevizalılara yazdığın mektup var ya. Hah işte Horace o mektubun kopyasını çıkarmış, bize okudu. Senin mektubu yaktığından da eminim ayrıca. Bir de mektupta Cenevizalılara ettiğin iltifatlar yetmemiş, Orman Muhafızları'na da 'kahrolası' demişsin. " deyip adamı dövecek misin?" dedi. Ve Will'den bir cevap beklemeden konuşmaya devam etti.
-Elimizde mektubun kopyası var Will. Kimse sana inanmaz. Sinirlerine hakim ol." dedi.

Will, sakinleşmeye çalışırken omzunda bir el hissetti. Halt, sadece Will'in duyacağı şekilde "İnan bana Will, kimse şu odadan seninle çıkıp o adamın Duncan'a yaptırdıklarını ödetmeyi benim kadar isteyemez. Ama Gilan doğru söylüyor. Önce şu katilleri yakalayalım. Sonra söz yaptıklarımıza kimse karışamayacak." dedi.
Will başını salladı. Böyle bir durumda öfkelenmenin kimseye faydası yoktu.
Daniel:
-Peki şimdi ne yapacağız?" diye sordu. En önemli sorun buydu aslında. Mektuba göre Cenevizalılar sınırı sabahtan geçmişti. Katiller bulunmadan Jim de suçunu itiraf etmezdi. Herkes bir çözüm yolu düşünürken odada bir sessizlik oldu. Pauline hafifçe öksürerek herkese anlamlı bir şekilde baktı.
"Kimse mektubun sonuna dikkat etmedi sanırım." dedi. Kağıdı Horace'ın elinden alıp son kısmı bir kez daha okudu.
"Size İberya'daki görevinizde başarılar." Ve tekrardan bir şeyleri fark etmelerini istercesine hepsine baktı. Sonunda herkes Pauline'in ne demek istediğini anlamıştı. Cenevizalılar, hemen ülkesine dönmeyecekti. Eğer İberya'da yakalanırlarsa işte o zaman Duncan'ın intikamı alınabilir ve Jim hak ettiği yere, hapse gönderilebilirdi.
"Peki peşlerinden kim gidecek?" diye sordu Halt. Daha soruyu sorarken bile kimin cevap vereceğini çok iyi biliyordu. Will:
-Maddie ve ben peşlerine düşeceğiz, dedi. Halt tahmininde yanılmamıştı. İçinden İşte benim oğlum, dedi gururla. Dıştan ise son derece ifadesiz bir tablo çiziyordu. Horace başıyla onaylarken:
Daniel'ın da sizinle gelmesini istiyorum Will, dedi. Daniel ve Maddie mutlu ve heyecanlı bir şekilde birbirine baktılar. Birlikte anneleri ve babaları gibi onlar da macera yaşamaya gideceklerdi. Will tam itiraz etmek üzereyken Horace:
-Bilirsin Will, dedi. "İki tane sessiz ve gizemli Orman Muhafızı'nın yanında gürültücü bir şövalyenin olması her zaman daha iyi olmuştur. Şövalye işe yarar gözükmese de sonradan Orman Muhafızı seviyesine bile yükselebilir."
Ve ikisi de akıllarına aynı anının geldiğinden emin, birbirlerine gülümsediler. Halt, bıyık altından onlara gülerken bir yandan da ciddi bir ifadeyle:
-Birbirinize attığınız şu hülyalı bakışmalar bitse de herkes görevinin başına dönse." dedi. Maddie kıkırdarken Daniel alenen kahkaha atıyordu.
-Çok komik Halt, dedi Will ve Horace aynı anda. "Çok komik." Bu sözlerden sonra artık herkes kahkaha atmaya başlamıştı. Gün kötü başlasa da Duncan'ın katillerinin yakalanacak olması herkesi rahatlatmıştı.

********
Will, daldığı düşüncelerden çıkıp gökyüzüne baktı. Ve bir anda "Maddie, güneşin batmasına ne kadar var?" diye sordu. Bir usta çırağına öğrettiklerini sormayı hiçbir zaman bırakmazdı. Maddie ustasının bu haline alışkın olduğu için güneşin konumuna göz atıp "Yarım saatten daha az, Will." dedi. Will onaylarcasına başını sallayıp ilerdeki ağaçlık yeri gösterip "Eh o zaman şurda kampımızı kurabiliriz." dedi. Sonra bir şeyi yeni hatırlamış gibi yaparak "Daha doğrusu siz kampı kurun, ben de dinleneyim. Ne de olsa genç ve karakteri gelişecek olan sizlersiniz. Ben değilim." dedi. Bir yandan da keyifle gülümsüyordu. Maddie, Will'e sinirli bir bakış atıp Daniel'a doğru dönerek "Will ile kamp hayatına hoşgeldin." dedi. Çıraklar ayak işlerini yapmak için vardı. Bu kural hiçbir zaman değişmeyecekti. Hiçbir zaman...

*********

GÖLGELERİN EFENDİSİ - TAHTIN VÂRİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin