~ON ÜÇ~ (2. KISIM)

287 10 17
                                    

"Daha sonra genç şövalye tam öldürülecekken başka bir genç şatonun efendisinin önüne geçti. Konuşmaların hepsini duyamasam da gencin "Yalan söylüyorsun annem ölmedi!" diye bağırdığını çok net hatırlıyorum. Ardından ikisi arasında bir düello başladı ama birkaç dakikada genç, şatonun sahibi adamın işini bitirdi. Ve  son sahnede genç çocuk sarışın kıza sarıldı. Efsane iki dövüşün böyle duygusal bir sahneyle sonlanacağını hiç hayal etmezdim." diyerek adeta o sahneyi tekrar yaşayan adam karşısındaki sakallı suratın çatık kaşlarını görünce hafif bir yutkundu. Fark etmeden yanlış bir şey mi söylemişti acaba? Chris basit bir balıkçıydı ama babasının tanıştırdığı Will sayesinde son iki gündür kendisini casus gibi hissediyordu. Will ona Fournier Malikanesi adında bir yerin adresini vermiş ve
"Orada ne olup bittiğini gizlice izleyip bana rapor vermeni istiyorum." demişti. Chris başta böyle tehlikeli bir işi yapmaya pek gönüllü olmamıştı ancak sakallı yabancının verdiği altın akçeler fikrini anında değiştirmesine neden olmuştu.

Chris iki gün önce malikaneye gittiğinde öğle saatleriydi ve ortada bir düello olacağı söylentisi dolanıyordu. O da kalabalıktan faydalanıp şatonun bahçesine girmişti. İki dövüşü de izleyip Will'in bahsettiği iki kişiyi takip etmişti. O bunları düşünürken Will araya girdi:
"O yaralanan kişi nasıl? Yarası ağır mıydı?"
"Yok beyim. Kolunu sardılar hiçbir şeyi yoktu sonra üçü bir mezarlığa gitti ve ge..."
"Dur bir dakika, üç kişi mi dedin?"
"Evet beyim diğer gençle beraber yollarına devam ettiler. İberya'nın sınırındaki La Coruna şehrindeki Radford Şatosu'ndalar şimdi."

Will, üçüncü bir kişinin aralarına katılmalarına  anlam veremese de Daniel ve Maddie'ye güveniyordu. Yanlarında gelmesine izin verdiklerine göre o üçüncü kişiye de güvenebileceğini hissediyordu. Oğlunun ve çırağının başlarına bir şey gelmediği için içten içe rahatladı. Yüzünde de rahat bir ifade oluşmuş olmalı ki Chris hevesli bir şekilde söze girdi. Will'in yanına geldiğinden beri sormaya can atıyordu:
"Beyim o gençler sizin tam olarak neyiniz oluyor? Kimi takip ediyorsunuz? Şövalye olduğunuzu düşünmüyorum ama yine de önemli birisiniz besbelli. Asker misiniz yoksa? Babamın dediğine göre çok ketum..."
Sorularını ardı ardına sıralarken Will'in bakışlarını yakalayınca aniden durdu. Chris'in de babası gibi tipik bir balıkçı olduğunu anlayan Will ise bir şey söylemeden önce cebinden birkaç akçe çıkarıp Chris'e uzattı ve
"Bahsettiğin Radford Şatosu'na nasıl gidebilirim şu anda konuşmak istediğim tek konu bu, tabi izin verirsen?"
Son cümlesini kurarken anlamlı anlamlı bakınca Chris öğrenemeyeceği cevapların hüsranıyla iç geçirirken:
"Tabi beyim çok uzak değil zaten size göstereyim." diyerek önden atını sürmeye başladı. Bilerek ilerlemesini bekleyen Will Çekici'nin gemini sıkılarken Çekici başını aniden geriye attı.
Bula bula casus yapacak bu adamı mı buldun sanki? diyordu.
Will eyerine atlayıp yavaş yavaş Chris'in yanına doğru yaklaşırken bıyık altından konuştu:
"İyi bir casus olmayabilir ama verdiği ayrıntıların da hakkını yiyemezsin. Adamın Redmont Şatosu'ndaki dedikoducu kadınlardan bir eksiği yok. Duymak istediğimizden de daha fazlasını öğrendik."

Ne kadar översen öv, adamdan ayrılacağımız anı iple çekiyorum.

Çekici'yi Chris'in atının hizasına getiren Will'in ekleyebileceği bir şey yoktu. Kendisi de aynı şeyi düşünüyor olsa da Çekici yine erken davranmıştı. Will farkındaydı. Atının karşısında asla son sözü kendisi söyleyemeyecekti. Çekici'nin de bir cevap beklediği yoktu zaten.

Orman Muhafızı atı olmak bunu gerektirirdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 30, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖLGELERİN EFENDİSİ - TAHTIN VÂRİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin