Nefret ettiğim hastane kokusu burnumu doldurduğunda kaşlarımı çattım. Bu kokudan kendimi bildim bileli nefret etmiştim, şimdi ise derinden hissediyordum.
Gözlerimi yavaşça araladım ve etrafıma baktım. Ufak bir hastane odasında, sedyede uzanmış bir vaziyetteydim. Karşı sandalyede ise Kaya oturup bir dergi okuyordu.
Tüm gücümü topladıktan sonra, zorlukla konuştum. "Kaya?" Birden gözlerini sonuna kadar açıp bana baktı. "Selena?"
"Ne oluyor?" dediğimde elindeki dergiyi bıraktı ve yanımda kalan boşluğa oturdu. "Nasıl hissediyorsun?"
"Yorgun." dedim sertçe. Daha sonra sorumu tekrarladım. "Ne oldu, neden buradayım?" Derin bir nefes aldı ve elini elimin üzerine koydu. Destek vermek istiyor gibiydi. "Dün, otobüsten düştün ve kafanı çarptın." Olaylar teker teker beynime yerleşince gözlerimi sonuna kadar açtım. "Dün mü?!"
"Evet." dedi sakince. "Kafanı çarptığın için, bir gün burada uyutuldun." Ani bir hareketle ayağa kalkıp, elimdeki serum iğnesini koparttım. "Ne yapıyorsun?!"
"Çekil!" dedim ve ittirdim Kaya'yı. "Justin benden kıyafet bekliyor, onun yanına gitmem lazım! Onu yalnız bırakamam!" O sırada, Kaya sesli bir kahkaha atıp, beni kuvvetlice alkışladı. "Burada değil. Gitti."
"Evine mi?"
"Evet."
"O zaman evine gidiyorum." dedim ve tekrar gitmeye hareketlendim. Ama bu sefer Kaya buna izin vermeyip kolumdan tuttu. "Dün Justin, senin burada olduğunu bile bile yanına uğramadı. Vanessa denen kız aldı ve evine götürdü onu. Hiç birinin umurunda değilsin, boşuna çabalama!" Gözlerim dolarken, tekrar onu ittirdim. "Hayır."
"Evet." dedi ve beni tekrar yatağa yatırttı. "Şimdi sakin ol ve söyleyeceklerimi dinle. Bunlar daha önemli."
"İstemiyorum!" diye bağırdım ve tekrar ittirdim onu. "Ya kes." dedikten sonra sertçe elleriyle omzuma bastırdı ve yatağa iyice yerleşmemi sağladı. "Hastalığını anladılar. Burada tedavi göreceksin."
''Ne?'' Yanıma oturdu. ''Şu kusma şeyin, doktorlar anladı." Kaşlarımı çattım. "Yani?"
"Yaklaşık bir ay kadar buradasın." Duyduğum şeyle tekrar ayağa kalktım. "Dalga mı geçiyorsun benimle?!"
"Ölmek mi istiyorsun?" Gözlerim dolsada, umursamadım ve devam ettim. "Kimin umurundaki?"
"Benim." Ağzımdan alaycı bir şekilde 'hah' gibi bir kelime çıktı. Daha yeni tanıştığım kişi kendini nasıl da önemli biri belirlemişti böyle?
"Sen umurunda olmam benim için hiç bir şey ifade etmiyor emin ol." Başını yana çevirip önümden çekildi ve koltuğuna tekrar oturdu. Bunu fırsat bilerek, hızlıca kıyafetlerimi giydim ve telefonumu alarak hastaneden çıktım.
Bir yanım Kaya'ya haksızlık yaptığımı söylüyordu. O benim en kötü anlarımda yanımda olmuştu. Ama bu arkadaşlık değildi. Benim gözümde arkadaşlık bu kadar basit bir şey değildi ve Kaya bunu başarmaya çalışıyordu.
Kaya Justin'in beni umursamayıp evine gittiğini söylüyordu, ama ben uyuyordum. Buna nasıl emin olabilirdim? Beni Justin'den uzak tutmak için böyle bir şey söylemiş olabilirdi.
Adımlarımı hızlandırarak Justin'in evine yöneldim. Pek uzak değildi ve otobüse binmeme gerek yoktu. Geçen gün bindiğimde kafam yarılmıştı, bu yüzen kafamda bir sargı beziyle geziyordum.
On beş dakika gibi bir zaman diliminden sonra Justin'in evine ulaşmıştım. Cesaretimi toplayıp derin bir nefes aldıktan sonra; kapının önündeki merdivenleri çıkıp kapıyı çaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
life is worth living | jelena fanfiction
Фанфикhayat yaşamaya değer | jelena hayran kurgu Ve son olarak unutma ki, bu kız seni diş telleriyle, gözlükleriyle, fazla kilolarıyla, yağlı saçlarıyla sevdi. Senin onu her aşağıladığında, kafasına yemek artığı döktüğünde; yine arkandan gülümseyerek sevd...