YEDİNCİ BÖLÜM

62.7K 1.9K 79
                                    

Bir bölüm daha sizler canlarım.
Keyifle okuyun, yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen. ♥️

MASAL

Akşama kadar Sedat'ı bir daha görmedim. Aslında bu durumdan büyük bir huzur duymam gerektiğinin farkındaydım ama nedense gözlerim sürekli bana ihanet edip onu aramaya çalışıyordu. Hain gözler!

Bana söylediği şeyi düşünüp durmuştum. Senden uzak duracağım, demişti ta ki ben isteyene kadar. İşte o dediği asla olmayacaktı. Onun sandığı kadar kolay teslim olan birisi değildim bir kere. Tamam, adam aklımdan çıkmıyordu, aksi gibi rüyalarımı da işgal ediyordu ama yine de kızların kurduğu tuzağa asla ama asla düşmeyecektim. Her ne kadar hiçbir kanlı canlı erkek onun hayali kadar beni etkilememiş olsa da...

İçimden bir ses sürekli neden bu kadar inat ettiğimi sorgulayıp duruyordu. Adama karşı bir şeyler hissetmediğimden emindim ama karşı koyamadığımın da farkındaydım. Bana hiçbir erkeğin hissettirmediği kadar çok şey hissettiriyordu.

Tek bir bakışı kendimi ona bırakmamı sağlıyordu. Neden sanki istemediğim bir adam tarafından bunları yaşıyordum ki? Âşık olacağım adama da aynı çekimi duyup duymayacağımı merak ettim. Çünkü Sedat gibi bir adama âşık olmak istemediğimden son derece emindim. Fakat yine de her şeye rağmen gözümü karartmak geliyordu içimden. Onun bana dokunmasını fazla, çok fazla istiyordum. Belki de kızlar haklıydı. Belki de bu kadar takıntılı davranacağıma şurada geçireceğimiz kısacık zamanın tadını çıkarmalıydım. Hem ne kaybederdim ki?

Sedat'ın da bu konuda istekli olduğu zaten belliydi. Adamın bir ilişki istemediğinden adım gibi emindim. Hoş ben de onunla bir ilişki istemiyordum ya zaten. Ama Sedat sadece benimle değil herhangi bir kadınla bir ilişki düşünmüyor gibiydi. Burada bir gece kalıyor olsam da o bir geceyi birlikte geçirmek isterdi büyük ihtimalle. Ama sonra herkes kendi yoluna diyecekti besbelli. Bu beni incitiyor muydu? Biraz düşündüğümde cevabım hayır oldu.

Ama ya bana dokunduğunda, birbirimizin etkisi altına girdiğimizde onunla birkaç gece geçirdikten sonra gitmek beni incitirse? Başımı sağa sola salladım. İkimiz de yetişkin insanlardık. Onun kadar tecrübeli olmasam da ben de onu ilk gördüğümde gözlerimi ondan ayırmayı beceremeyen küçük kız değildim artık. Evet, yine onu nerede görsem gözlerimi ondan çekemezdim ama yine de ona kapılıp gitmeyeceğimi de biliyordum.

Hem Sedat'ın da aptal âşık, romantik tavırlar sergilemeyeceğinden emindim. Ona bağlanmamı falan istemezdi büyük ihtimalle. Onun da benden istediği şey açık ve netti. Aynı şeyi istiyorduk; burada, baş başa kaldığımız süre boyunca aynı yatağı paylaşmak. Bunu yapabilirdim. En azından deli gibi yapmak istiyordum. Onu rüyamda gördüğüm günden beri içimde patlamaya hazır şu şeyden kurtulmak istiyordum. Belki de gerçekten bana dokunduğunda aynı şeyi hissedip hissetmediğimi öğrenmek istiyordum.

Yerimde biraz kıpırdandım. Sedat benden uzak durmadan önce bu iş daha kolay olurdu ama şimdi adam bana söz vermişken nasıl onu istediğimi söyleyecektim? Kahretsin, keşke kabul etmeseydim.

Ne olursa olsun, aramızda ne yaşanırsa yaşansın tek istediğim bunu kızların asla öğrenmemesiydi. Sedat bunu kabul ettiği anda kendimi onun kollarına bırakmaya hazırdım.

Düşüncelerimin yoğunluğu beni boğmaya başlayınca, mutfağa girip akşam için bir şeyler hazırlamaya başladım. Fırına patates ve tavukları atıp biraz da salata yaptım. Pilav da pişirdim ve rahatlamanın etkisiyle derin bir nefes aldım. Yemek piştiğinde Sedat'ı hâlâ görmemiştim. Beni mi deniyordu bu herif?

Yemeği hazırlayıp onu buraya mı çağırmalıydım? Yoksa ona bir tepsi hazırlayıp götürmeli miydim? Karar veremiyordum bir türlü. Sonunda ikimize de birer servis tabağı hazırladım. Salona götürüp geniş koltuğun önünde duran sehpanın üzerine bırakıp mutfaktan iki bardak bir şişe su ve bulduğum bir içeceği getirdim. Ben ekmek yemesem de belki Sedat yer diye birkaç dilim ekmeği de tabağının yanına bıraktım. Sedat sabahtan beri atölyedeydi büyük ihtimalle. Üzerimi değiştirmeye üşendiğimden orada duran ince battaniyeye sarınıp dışarı çıktım. Hava artık iyice kararmıştı. Evden ve atölyeden gelen ışıklar bahçeyi hafifçe aydınlatarak burayı daha fazla sevmeme sebep oluyordu. Botlarımı ayağıma geçirip battaniyenin yere sürünmemesine dikkat etmeye çalışarak ağır adımlarla yürüdüm.

Beklenmedik AndaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin