ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

63.3K 2.3K 163
                                    

Keyifli okumalar. ❤️‍🔥
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim.

MASAL

Onu rüyamda görmenin verdiği huzursuzlukla sabaha kadar bir sağa bir sola dönüp durmuştum. Dün geceki rüyamın etkisi üzerimden hiç gitmedi. Elim her seferinde onun dokunduğu yerlerde gezindiğinde bir türlü sonunu göremeden bırakıyordum. Olmuyordu işte. Her kadın böyle hissedecek diye bir kural mı vardı sanki? Benim de kaderim buymuş, deyip kabulleneli çok olmuştu.

Orhan'la ilk yakınlaştığımız zaman aslında her şey güzel başlamıştı. Bana dokunuşlarından hoşlanmıştım. Kızlar ilk seferimde canımın yanacağını ama biraz sabredersem sonrasının hayatımda aldığım en tatlı zevk olarak tarihe geçeceğini söylemişlerdi. Nitekim bir kısmında haklı da çıkmışlardı. Ama bu kısım sadece acı kısmıydı.

Canım fena acımıştı. Orhan, "Biraz sabret bebeğim," derken dişlerimi sıkıp beklemiştim. Bir, iki, üç kere hareket ettiğinde acının yerini güzel, tatlı bir hisse bırakmaya başladığının farkına varmıştım. Ama ne olduysa da o anda olmuş, Orhan üzerimde kendinden geçerken beni öylece bırakmıştı. Beni sevmediğini ya da bunu bilerek yaptığını hiç düşünmemiştim ama böyle olmuştu işte.

En iyi sevişmemizin ayrıldığımız gün olması da ayrı bir olaydı. O bana bağırmış ben ona bir şeyler fırlatmıştım. O evlenmemiz gerektiğini söylemiş ben de biraz daha beklemeye karar verdiğimizi savunmuştum. Çünkü öyleydi, ben hazır olana kadar bekleyeceğine söz vermişti. Sonra burnumun dibine kadar gelip yüzüme karşı kızgın bir boğa gibi solurken bakışları gözlerimden dudaklarıma kayıp durduğunda birbirimizin üstüne atlamıştık.

O an ayakta, salonda duruyorduk ve hiç soyunmamıştık bile. Sadece gerektiği kadar, gerekli yerlerimizi açığa çıkaracak kadar eşyadan kurtulmuştuk. O gün yaşadıklarımız tamamen duygudan yoksun şeylerdi. Ve onca yıl nişanlı kaldığım adam ayrılırken benimle birlikte olduğunda ilk defa kendimi kaybedecek kadar hoşuma gitmişti. Tabii ki benim durumumda bir değişiklik olmamıştı. Kendisi rahatladığı anda geri çekilmişti ama yine de en iyi sevişmemiz ayrıldığımız zamana aitti. Eh ne diyeyim, en azından güzel anılarla ayrılmıştık.

Rüyanın etkilerini üzerimde taşıyarak yataktan çıktım. Üzerimdeki gerginlik aşırı rahatsız ediyordu beni. Kısa bir duş alıp saçlarımı düzleştirdikten sonra dolabımdan beyaz gömleğimi ve dar, bordo kalem eteğimi çıkardım. Dışarının buz gibi olduğundan adım gibi emindim ama her zaman özenli olmak hoşuma gidiyordu. Boynuma doladığım kalın atkının üstüne kabanımı giyip evden çıktım. Yol üzerinden kahvemi aldığımda biraz daha iyi hissediyordum artık. Okulun evime yakın olmasına bayılıyordum. Havanın soğuk olmasını umursamadan çoğu zaman yürüyerek gidiyordum.

Kahvemi bitirip çöpe attığımda okula varmıştım. İçeri girip sınıfa selam verdim ve uykulu gözlerle bana bakan öğrencilerime gülümsedim. Onların bu hallerine bayılıyordum. Ne de olsa ben de bir zamanlar liseliydim. Çantamı masanın üzerine koyup içinden notlarımı alarak masanın üzerine bıraktım ve dersime başladım.

***

Yoğun geçen bir günün ardından eve geldiğimde saat neredeyse dörde geliyordu. Ne zaman okulda işim erken bitti desem hep bu saatlerde dönüyordum ve bundan nefret ediyordum. Çocukları kıramayıp buz gibi havada basketbol maçlarını izlemeye kalmıştım. Eve girdiğim halde hâlâ donuyordum sanki. Sıcak bir duş almam şart olmuştu. Kapıdan içeri girip, ceketimden kurtulmuştum ki çantamda telefonum çaldı. Arayanın Oya olduğunu görünce gülümsedim.

"Selam tatlım, beni mi özledin?"

"Ah Masal, çok fenayım. Baş ağrısından ölüyorum. Şimdi ilaç aldım ve etkisini göstermesini bekliyorum. Sen neredesin?" Gözlerimi devirdim.

Beklenmedik AndaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin