" Bir şiir yaz bana sevgili. İçinde alabildiğince mutluluk olsun. Ayın gölgesinde unutulan sevgi tohumlarıyla yeşere dursun veya bir şarkı söyle özlemimdeki sevgiliyi anlatsın yağan yağmurlarla, ıslanan bedenimi parlayan gözleriyle kurulasın. Ya da göster bana aşkını, şefkatini. Akşam yemeğine daireme beklerim, gelin de şu ıssız dairem yüzünü aşkın gücüne dönsün. "
"Hayırdır Andrea? Bir sorun mu var? O ne? " diye sordu Zach merakla. Aldığı soru üzerine Andrea elinde bulunan mektubu buruşturdu ve şöminenin içine atıp "Hiçbir şey. Mühim değil yani. " dedi ve "Kölelerden birkaç tanesi ile ilgili bir sorun varmış sanırsam. Ben bir bakayım da geleyim. " dedi Zach'i denercesine. Karşısında olumlu yönde aldığı küçük bir baş sallaması ona odadan çıkıp sevgiliye kavuşma yetkisini bahşediyordu adeta.
Hızla odadan çıktıktan sonra gecenin kanatlarına sığınarak hanedan mensuplarının kalmakta olduğu bölüme doğru ilerledi. İnce ve dar koridorların yerini artık daha ferah ve dekoratif biblolar eşliğinde donatılmış geniş koridorlar aldı. Gecenin yansıması olan alevlerin bıraktığı isler arasından sessizce ilerleyip sonunda odanın önüne gelmeyi başardığında sessizliğin içinde herhangi bir tehlikenin olup olmadığını anlamak amacıyla etrafına biraz bakındı ve sonra kapıyı hemen açıp içeri girdi. "Zordu. " diye iç geçirdi bir an. "Yakalanmayacağız. " diye dizginledi kendisini.
**
"Açım anne. " diye sızlandı Mia. "Doğru dürüst bir şey geçmedi kursağımdan. " Sessizliğe bürünmüş bir şekilde karanlığa meydan okurcasına odaklanmış Lily "Ablan birkaç meyve getirmiş git ye onlardan. " dedi başından savmak için. "Nereden bulmuş meyveyi? " demesiyle annesinin kızgın bir suratla kendisine baktığını fark etti ve sonra da tezgahın üzerindeki elmalardan bir tane de o aldı ve hızlı adımlarla odasına geçti.
"Bak şu kızın yaptığına. Nasıl da konuşuyor benimle hadsiz. Erkek arkadaşı varmış! Kimmiş ki söylemedi de. Aldığı kolyeye bak ben ömrümde almayı bırak göremem bile o ortasındaki taşı. "
"Ben sen gibi değilim anne! " dedi Alexandra. Bir anda birkaç dakikadır Lily'i dinlemekte olduğu kapının arkasından tam olarak çıktı ve salonun ortasına dikildi. "Ve olmayacağım da! Senden de, bu yığıntı evden de bu salaklıklardan da kurtulacağım. "
"Ne dedin sen? Kurtulacaksın öyle mi? " dedi kırılgan bir tavırla Lily. "Demek kurtulacaksın. Haklısın, kurtul kızım al git başını. Ben de burada bir başıma kız kardeşinle kalırım artık. Ne yer ne içeriz bilmiyorum hatta belki de Mia'yı da evlendiririm, ben de evlenirim. Gerçi senin yoluna çıkıyor bu kapılar ama buna rağmen sen hala saçma sapan konuşuyorsun. "
"Anne..." dedi kısık bir sesle Alex ama dinleyen kim? "Anne bak, Zach çok iyi ve maddi durumu çok da iyi birisi o sizi bırakmaz hem. Sizi de alırız yanımıza. "
"Sığıntı gibi yani. " diye sitem etti Lily. "Önümüze bir iki kemik de atarsınız belki ha? "
Karşılıklı bu konuşmalar sürerken bu sesleri bastıran kapı sesi duyuldu. Kapının arkasındaki her kim ise oldukça sert vuruyordu kapıya. Toz kaplamış olan tahta kapı her vuruşunda silkeleniyor gibiydi.
"Kalk bak şu kapıya kimmiş alacaklı gibi. " dedi Lily. Alexandra yavaşça kapıya doğru yaklaştı ve zincirini duvardan ayırıp "Kimsin? " diye seslendi. Belli bir süre yanıt gelmeyip üstüne bir de kapıya yeniden vurmaya başlayınca "Kimsin sen be! Dilini mi yuttu... " Bir yandan söylenip bir yandan kapıyı sinirle açan Alex karşısında gördükleriyle şok olmuştu. "Annem çıldıracak. " diye düşündü bir an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI DİADEM
Historical FictionRüzgar soğuk ve sert esiyor. Sessizce bir kasırgaya dönüşeceğini fısıldıyor kulağıma. Warenya'yı yüzyıllardır yöneten Warrok Hanedanı böylesi görülmemiş bir aşka ev sahipliği yaparken masumiyetin altındaki iktidar hırsının, öfkenin ve ihtirasın orta...