► 26.Bölüm "Yoktur olmaya bigünah "

260 93 95
                                    

Yoktur olmaya bigünah elem

Elem ki aşk-ı memnu iken

Haktır dert siyeh-kâra 

Revnak-ı bahar aleminde ebr-i güz iken

(Günahsız dert yoktur

Günah ki yasak aşk iken

Dert günahkara haktır

Taze bahar aleminde güz bulutları iken )                                                         

-Atakan Coşkun-


-18 Yıl Önce-

Yağmur damlaları teker teker ahşap döşemeli camın üzerini sıyırırken narin elleri üzerindeki baskıyı azaltmak için kaldırdı başını Lily. Havanın kararmasına saatler kala Çarrone'yi kavurmaya başlayan yıldırımlar yer yer kara bulutların ardından sıyrılıp ışık saçsa da gökyüzünün daraltıcı tonları hakimdi hala her yere. 

"Ne yapacağım? Daha nasıl gider bu böyle? " diye beynini kemiren düşüncelere inat ayırabildi gözlerini ufuktan. Derin bir nefes alıp ayaklandığında resim çizmekten sıkılıp dizlerinin üzerine bıraktığı defteri unutmuş olacak ki deri kapağının kül kaplı zemine çarpmasıyla ortaya çıkan toz bulutunun içinde irkildi genç kadın.

Tam o esnada yıldırım seslerini bastıran bir ses işitti birden. "İyi misin? " derken karakterini konuşturmaya çalışan Paul ise aldığı yanıtla devam etti ayaklarını yıkamaya.

Banyodan gelen su seslerinin haricinde kulağını okşayan çıtırtılara yöneldi Lily. Şöminenin karşısındaki eskimiş koltuğa kendisini attığında ise bir an duraksamış, yüzüne kapadığı ellerini saçlarının arkasına doğru gerdirerek indirmişti. Yüzüne vuran ışıkla birlikte gelen sıcaklık bu esnada alnını gererken garip bir hissiyat bırakıyordu sanki.

"Çantam hazır mı? "

Birden ayaklanan Lily, suçluluk duygusuyla göğsüne kapadığı ellerle her ne kadar korktuğunu belli etmemeye çalışsa da Paul'un bir şeylerden şüphelendiğini görebiliyordu sanki ama iç sesine kulak vererek gerçekleri olması gerektiği gibi hayal edip araladı dudaklarını.

"Evet, kapının yanında "

"İyi misin? " derken hafiften kısılan gözleriyle karısını süzen genç adam ise onaylarcasına sallanılan küçük bir başla karşılaştığındaysa dudaklarını hafifçe büzdü ve birkaç adım daha yaklaşıp "Alexandra nerede? " diye söylendi.

"Nerede olacak uyuyor. " derken bahçeye açılan kapının bitişiğindeki perdeyi işaret ediyordu karası büyümüş gözleriyle.

"Peki. " dercesine attığı bakışın ardından "Hava kararmak üzere. Deniz iyice soğuk olur şimdi. Sen paltomu hazır et geliyorum ben birazdan. " diyerek kapısı olmayan odanın eski bir kumaşla kapatılmış kolonlarının altından geçerek girdi içeri Paul.

Küçük odanın köşesindeki camdan giren hafif ışık, havada uçuşan tozların ani hareketleriyle adeta kaçışmasını gözler önüne sererken devirdiği gözlerini masum kızının nefes alıp verişini izlerken buldu kendisini.

Sarı ve hafif dalgalı saçların iyice dağılmış bir şekilde beyaz yastığını kapatırken, başının altına sıkıştırılmış bir çift elle karşılıyordu küçük kız babasını. 

KANLI DİADEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin