"Anne? " diye çekingen bir tavırla seslendi Alexandra. Rüzgar bedenini okşarken savrulan saçları yüzünün bir kısmını örtse de tek eliyle kavradığı cılız dalları kırarak ilerlemeye çalışıyordu genç kız. Yere her bastığında kulağına ilişen yaprak hışırtıları arasına karışmış yabani hayvanların sesini bastıran derin solukları, soğuk hava etkisiyle yayılıyordu yavaştan dağılmakta olan siyah semaya.
"Anne? " diye tekrarlarken ağaçların az öncekine oranla daha sığ bulunduğu bir bölgeye girmişti. Yavaşça üzerinden elini eteğini çeken rüzgar, ormanı terk ederken arkasında bir varis bırakıyordu adeta; birer birer yanaklarından süzülen yağmur damlalarını...
Saçlarının hafiften nemlenir gibi olmasıyla başında hissettiği ağırlığın yüzlerce katını göğüs kafesinde hissediyordu sanki. Dinmek bilmeyen acılar kalbini sıkıştırırken soluğu kesiliyor, göğsüne kapadığı ellerini istemsizce birbirine kenetliyordu.
"Alex? "
Duyduğu sesle irkildi genç kız birden. "Efendim? " dercesine panikle etrafına bakınsa da şafağın sökmekte olduğu kızıllıktan başka gözüne ilişen bir şey yoktu. O an ne yapacağını bilemediğinden sessiz kalmayı tercih etti bir süre, öylece bekledi aynı sesi...
"Buradayım. " dedi sonunda titrek bir sesle. Ömrü sefalet içinde geçen annesinin sesiydi bu.
"Geliyorum! " diye panikle cevap verirken kendisini yeniden yoklamaya başlayan sıkıntılara boğulmamak için derin nefes alarak ilerliyordu Alex. Birkaç adım attıktan sonra az ilerde devasa gövdesiyle ihtişam saçan bir meşe ağacının altında dikilen kadın ona aralıksızca bakıyor, selam durmuş şekilde gülümsüyordu.
"Anne? " diye mırıldanırken attığı her adımda daha da odaklanmak için gözlerini kısan Alexandra, iyice yaklaştıkça her ne kadar o kadının annesi olmadığından emin olsa da gülümsemesiyle sağ yanağında oluşan tek gamzeyle kadının bizzat Lily olduğu kanaatine vardı.
Yanına iyice sokulduğunda anlam veremediğinden şaşkınlık ifadesine bürünmüş suratı şimdi de yavaş yavaş buruşmaya başlıyor gibiydi. Annesini hiçbir zaman böyle hayal etmeyen genç kız, adeta bir kraliçe edasına bürünmüş, sanki apayrı bir kadınla karşı karşıya gelmişti.
Başındaki değişik biçimdeki tacından yüzüne yansıyan parıltılara odaklanmışken istemsizce kırılan dizleriyle selam durur gibi oldu. Bunu fark etmesiyle de gözlerini derin bir korku sarmış, endişeli bakışlarla iyice sokulmuştu Lily'e.
Ellerini yavaşça arkasına atan kadın nazikçe boynundan çıkardığı kolyeyi gerdanından ayırırken son bir kez olsun bakmış, küçük bir tebessüm eşliğinde uzatmıştı "Al bunu. " diyerek.
Yarım daire şeklinde birleştirdiği ellerine düşen mücevherin soğukluğuyla içini garip bir his kaplasa da ellerini boynunda birleştirdi ve yüzüne düşen saçların tüm görüş alanını kaplamasıyla kendisini boşlukta gibi hissetti Alex.
Sonunda çengelini geçirdiği kolyenin zincirini yavaşça gerdanından aşağı uzattı. Tüyleri diken diken olurken büyülendiği kolyeden gözlerini ayırdı ve gözünün önüne düşen saçlarını arkasına attırarak "Teşekkür ederim. " diyerek tebessüm etti.
"Sen de kimsin! "
Birden birkaç adım geriledi Alexandra. Az evvel annesinin asalet sergilediği yerde şimdi tanımadığı bir erkek öylece dikilmiş, aralıksızca kendisine bakıyordu.
"Sana kimsin dedim! " derken tek elini kaldırmış ve kasılan işaret parmağını gence doğrultmuşken kolundan süzülen tülleri fark etmişti. İnce uzun ellerinden gözlerini devirerek omuzlarına, ardından da tüm bedenine bakınca iyice şaşırmış, dili tutulmuştu genç kızın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI DİADEM
HistoryczneRüzgar soğuk ve sert esiyor. Sessizce bir kasırgaya dönüşeceğini fısıldıyor kulağıma. Warenya'yı yüzyıllardır yöneten Warrok Hanedanı böylesi görülmemiş bir aşka ev sahipliği yaparken masumiyetin altındaki iktidar hırsının, öfkenin ve ihtirasın orta...