Falcının gitmesinin ardından odada oluşan sohbet havası kapının çalınmasıyla yerini büyük bir heyecana bırakmıştı.
"Majesteleri, saray ağası huzurunuza kabul bekler. " dedi kapıdaki cariye.
"Gelsin. " yanıtını aldıktan sonra sessizce kapıdan çıktı ve ağanın içeriye girmesi için fırsat tanıdı.
Ellerini önünde bağlamış bir şekilde odaya giren ağa herkesin önünde selam durdu ve "Majesteleri, beni kralımız Kennedy gönderdi zira kendileri bu haberi bütün sarayın duymasını istiyor. " dedi.
Ağanın önemli bir haber getirdiğini fark eden Angel, biraz daha doğruldu ve ağzından çıkacaklara adadı kendisini.
"Bilindiği üzere savaş kararı alındı ve bugün sefere çıkılıyor. İki veliahtımızın da sarayda kalmasını emreden kralımız, kendisi burada yokken yerine bir taht naibi atadı. " derken cümlelerini dikkatle seçiyor ve duraksayarak konuşuyordu acemi ağa.
Ağanın söyledikleriyle daha da gerilen ortama ayak uyduran Alexandra da, aynı Angel gibi doğrulmuş bir şekilde ağanın söyleyecekleriyle sevinmeye hazırlıyordu kendisini.
"Kralımız, taht naibi olarak Prens Ryan'ı atadılar efendim. Bunu bildirmek için gelmiştim. " dedi ve Victoria'dan çekilmesi üzerine aldığı el işaretiyle çıktı odadan.
"Ryan. "
Bu isim Angel'ın hayallerini süslese de bir yandan Alexandra'nın tüm hevesini kursağında bırakmıştı. Aynı şekilde tüm dikkat ağayı dinleyen Victoria'nın da yüzü birden düşmüş, morali bozulmuştu. "Kaideler gereği... " diyerek kendisini rahatlatmaya çalışırken "Hayırlı olsun Angel." demeyi de unutmadı. Yanı başında oturan gelininin aldığı surat ifadesini o kadar çok sinir bozucu bulmuştu ki "Sanki tahta çıktı! " diye düşünmekten alamadı kendisini. "Bu ne sevinç böyle? "
Aldığı tebrikleri teker teker kabul eden Angel, iyice havaya girmiş ve Alexandra'ya attığı son bir bakışla müsaade isteyip ayrılmıştı odadan.
**
"Allahım sen koru! " derken göğsüne kapadığı ellerinin yanı sıra yummuştu derin gözlerini Victoria. Bir kulenin tepesinde savaşa giden orduyu uğurlayan hanedan mensuplarının arasında karışmıştı yine Alexandra. Artık bu tip olaylara onu da dahil ediyorlardı. "Sonuçta Zach'in yeganesiyim. " diye düşünürken göstermelik yanlarında dikilen Elizabeth ve Angel'ın fısıldaşmalarına kulak verdi.
"Gidişi olsun da dönüşü olmasın! " derken içindeki nefreti kusan Angel, Elizabeth'den onay beklercesine sessizliğe bürünmüştü. Duyduklarıyla daha da irkilen Alex, hala dua etmekte olan Victoria'nın yanına yaklaştı ve selamını vererek ayrıldı oradan.
"İzninizle majesteleri. "
**
-2 Ay sonra-
Gebeliğinin yavaş yavaş orta dönemlerine gelen Angel, büyüyen karnının üzerindeki elleri sımsıkı kavramıştı. "Erkek olacak bizim bebeğimiz. " derken bile gözündeki hırsla yakıyordu her yeri. Ryan ise hala Angel'ın karnını okşuyor ve bir şeyler hissetmeye çalışıyordu.
"Hissettim! " diye birden bağırmaya başlayınca genç adam adeta bir çocuk gibi sevgi dolu gözlerle bakıyordu Angel'ın yüzüne. "Sen de fark ettin mi? Bak kıpırdıyor. " derken başını bir daha yasladı bebeğine. Birkaç saniye daha bekledikten sonra başını yavaşça kaldırdı ve
"Teşekkür ederim Angel. " dedi.
"Bu ne şimdi? "
"Bana bir evlat, hanedanımıza bir birey daha kazandıracaksın. Bu öyle kolay bir iş değil. " derken minnettar olduğunu vurguluyordu her fırsatta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI DİADEM
Historical FictionRüzgar soğuk ve sert esiyor. Sessizce bir kasırgaya dönüşeceğini fısıldıyor kulağıma. Warenya'yı yüzyıllardır yöneten Warrok Hanedanı böylesi görülmemiş bir aşka ev sahipliği yaparken masumiyetin altındaki iktidar hırsının, öfkenin ve ihtirasın orta...