ORTAM

1.1K 90 10
                                    

Yakında yayınlayacağım hikaye için takipte kalın ! Bu arada kapak yapımıyla ilgilenen kişilere mesaj atabilir!

Bölümlerin geç gelmesinin nedeni vote ve yorumların artmasını beklememdir.Sabırlı oluşunuz için teşekkürler :))

İyi Okumalar..

"Ağabey?"

"Zeynep?"



"Hazır mısın?" Ayaz'ın sesini duymamla,son kez aynada kendime bakıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açacağım sırada Ayaz'ın ani girişimiyle yüzümle buluşan kapı sırtüstü düşüp,acıyla bağırmama birde burnumu tutmama neden olmuştu. "N'apıyorsun,geri zekalı!" Burnum hassas noktamdı.Birdee..
Ayak serçe parmağım..Onlarla herhangibi fiziksel girişimde bulunan eşyalardan sonra gözlerim doluyor hüngür hüngür ağlamaya başlıyordum.

Ayaz'a kaçamak bir bakış attığımda kollarını göğsünde birleştirip, duvara yaslanmış,sırıtarak beni izlediğini farkettim."Allah'ın sopası yok ki," diyerek ayaklandı.
Son kez bana bakıp,başını olumsuzca salladıktan sonra odadan çıktı.Sinirle ayaklarımla yere vurmaya başladığımda,alt kattaki komşudan 'tok' sesi geldiğinde,birkaç saniye durdum.

Ardından daha hızlı vurmaya başladım.O kim oluyordu da,beni toklatıyordu,be!?

Nihayet evden çıktığımızda üzerimde bir gerginlik vardı. İçimden bir ses,"Ayaz nasıl bu kadar normal karşıladı? Yada hemen lafına inandı?Seni öldürecek." Diye bağırıyorken, iyimser tarafım,"Bence alık anına denk geldin,o yüzden seninle fazla ilgilenmedi.Yada duydu ve kardeşinin hoşlanmasından gurur duydu." Diyordu."Ayaz.." diyerek sevimli bir şekilde gülümsedim.

Bana doğru döndü.Bakışlarından bir şey anlamak mümkün değildi.
Aklıma gelen soru ile,"Hangi burçsun sen?" diye sordum merakla.Ayıplarcasına cıkladı.

"Aa,Zeynep? İnsan ağabeyinin doğum gününü bilmez mi?" Gülüşünde sahtelik seziyordum ama..Nedenini bulamıyordum..

"Gel," diyerek ani bir hareketle bileğimi kavrayıp kendine çekti.
Ne olduğunu anlamadan eliyle susmam için işaret yaptıktan sonra çalılıkların arasına ilerletti.

"Otur ve sus." diyerek yere çömeldi.Elini çalılıklara atarak görebileceğim kadar boşluk bıraktığında,dikkatimi ateş çemberi içinde toplanmış topluluğa verdim."Bunları tanıyor musun?" diye sorduğumda,"Evet.Sende tanıyorsun.." Sertçe yutkundum.

Sanırım Ayaz söylediğim yalana inanmamıştı.Bana garip gelen şey, kızmayıp beni buraya getirmesiydi.
Sahi,ne oluyordu?

"Bak,dün gece öpücük isteyen puşt.
Ne yapıyor iyi izle." diyerek daha iyi görebilmem için yer açtı.

Evet! Bu oydu! Şimdi ise..Ah! Ne yapıyordu!?

Boynundan tuttuğu bir çocuğu ateşe doğru eğiyordu.Çocuk yalvarıyordu fakat umursayan yoktu."Onu öldürecekler!" diyerek Ayaz'a döndüğümde,telefonuyla uğraşıyordu.Daha fazla dayanamayarak çalılıklardan fırlayıp,"Bırak onu!" diye bağırdım.
Tüm gözler bana dönerken,dün geceki çocuk korkuyla bana dönmüştü."Bu yaptığınız suç!" diye bağırdığımda,bu ortama girdiğimden beri sağ yanımın aşırı derecede karıncalanmasına sebep olan,ancak dönüp bakma zihniyetinde bulunmadığım çocuk,
"Bak sen.." diyerek yaslandığı duvarda dikleşip bana doğru bir adım attı."Küçük Soydamlı'ya bak..
Bir anda başımıza savcı kesilmenin sebebi nedir?" diye sordu,alayla sırıtırken.Bir şey demek için ağzımı araladığımda geri kapattım.Ne diyecektim ki?

"Keser;bırak gitsin!" Dün ki çocuk araya girdiğinde,adının Keser olduğunu öğrendiğim yirmilerin sonunda ki çocuk diye adlandırdığım adam,bana doğru iki adım daha attı."Vay!" diyerek arkama doğru baktı."Ayaz Soydamlı'da buradaymış!"

"Hata yapmışım.." diyerek üstünü silkeledi,Ayaz."Fark etmen umrumda bile değil." diyerek tıslarcasına konuşan Keser'in tükürükleri suratıma değmişti.

"Diğer parmaklarınıda kesmeliydim.." O sırada Keser'in sol elinden iki parmağının olmadığını farkettim.Ayaz'ın üzerine atılacağı,gözlerindeki hiddet ve öfkeden belliydi.Bir anda ne yapacağımı bilemezken,aklıma Ayaz ile yaptığımız savunma dersleri geldi.Keser,Ayaz'a atılmak için hareketlendiğinde,bacak arasına sert,ve ardı ardına tekme indirdim.Acıyla bağırarak geri çekildi.Gözleri bana kaydığında, dudaklarını kanatırcasına ısırıp nefesini verdi.Bir boğa gibi duruyordu ve korkmam için o gözleri bile yeterdi.Yada yüzündeki derin ve kanlı çizik..

Dikleştiğinde gözleri Ayaz'a kaydı.
"Keser,dur!" dedi dünki çocuk.
"Ulaç sen karışma!" diyerek bana döndü.Ne yapacağımı bilemiyordum.Arkamda duyduğum çaki açılma sesiyle sertçe yutkundum.Olacakları azçok tahmin edebiliyordum.

Ya Ayaz katil olacaktı,

Yada tabanları yağlayarak buradan kaçacaktık.

Birinci seçenek daha yakın geliyordu.O sırada Ayaz,"O ellerini keseceğim,Keser." diyerek önüme geçti."Bu sefer acımayacağım.."

"Keser,hemen buraya gel!" Arkadan duyulan ses,bir nevi kurtuluş gongumuzdu.Keser,Ayaz'a ters,öfkeli bir bakış atıp sesin geldiği yöne ilerledi.Karanlıktan çıkan ve yirmilerin başında bulunan genç seri ve yerin oynamasına sebep olacak adımlarla Ayaz'a doğru yaklaşıp kol mesafesi bırakarak durdu.

"Buraya gelmemeliydin,Ayaz." diyerek çakıya bakış attı."Seninle bir anlaşmamız vardı," diyerek sözlerine,Ayaz'ın gözlerinde devam etti."Heleki kız kardeşinle." Bana anlık bir bakış attığında yerime mıhlanmıştım.Bu..bu çocuk kusursuzdu!

Teni bembeyazdı,çehresi hafif kemikli..Gözleri..Kelimelerin yetersiz kalacağı,harika bir renkti.
Ancak az ilerideki ateşin göterebildiği kadarıyla yeşile çalıyordu.Ama yeşil değildi.

Gür ve erkek kirpikleri gözlerini çevreliyordu.Biçimli kaşları,ve dudakları vardı.Geniş omuzları ve spora yatkın vücudu nefes kesiciydi..

"Anlık.." diye geçiştirdi,Ayaz. "Her neyse.."

"Ayaz." dedi genç adam,sinirle. "Kıraç!" diyerek söze başladı ağabeyim."Bir daha olmaz.." Bana doğru döndü,Kıraç."Umarım.." diyerek arkasını döndü."Kuralları ihmal etme,Soydamlı."

"Sende götünü kolla,Adalar."

GERİZEKALI ABİLERİM (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin