Bölüm 2

84 6 0
                                    

Nasıl olursa olsun hala bir insanı ağlarken gördüğümde dayanamıyorum. Mutluluktan ağlamak kısmına ise hiç alışamayacağım gibi duruyor. Atarax'ı ağlarken gördüğümüzde hepimiz onun istediği zaman su üretebilen bir varlık olduğunu sanmıştık. Kulağa çok ilkel geliyor ama tahmin ettiğiniz kadar ilkel değildik. Başta da söylediğim gibi elimizde olanlarla yetindik. Yüce Beyaz'lar herşeyden az da olsa bahsetmişti ruhun kitabında. Bizler modern insan ile ilkel insan arasında bir şeydik.

Atarax'ı ağlarken gördüğüm de ilk kez içimde dokunup göremediğim bir şey oluşmuştu. Duygulanmıştım. Ama o kadar yabancıydık ki ve o kadar çok duygu vardı ki sonunda her şeye ağlamak istediğimiz bile olmuştu. İlk kez ağladığımda söylediklerini hiç unutmayacağım;

- Ağlamak diyorum ihtiyar. Bana ağlamayı Ben öğretti ve gülmeyi, mutlu olmayı, üzülmeyi biri için, özlemeyi birini. Ama sen Sen'dir hiç değişmedi. Her zaman Sen kalacak. Ama Ben çoktan öldü...

Cevap veremedim. Tek bir kelime bile. Sanki her şey olması gerektiği gibi gitmiyordu ve o geldiği için her şey yoluna girecekti. Sen ve Ben birbirinden nasıl farklı olabilirdi. Ben öldüm diyordu ama o yaşıyordu ve bu benim için bile saçmaydı.

Beyaz Gölge güneşi gördüğünde bir sis bulutuna dönüşürdü güneş asla tamamen parlamazdı ve bir sis bulutunun arkasında ki büyük bir ışık hüzmesi görünürdü. Bu yüzden hiç birimiz bir şeylerin değiştiğini fark etmezdik, mayilerin gelecek olması dışında - yemek yeme içgüdüsü - hiç bir şey umurumuzda olmazdı.

Atarax;
- Şurada güneşin altında bir şey var sanki ihtiyar. Bir yol gibi, nereye gidiyor bu yol ?

İhtiyar;
- Hayır orada yol falan... O nedir ? Bu yolu ilk defa görüyorum. Ama bu imkansız, olamaz.

Atarax Gülerek;
- Hayal görüyor olamayız, ikimiz de aynı hayali görüyor olamayız bu çok saçma, hem hayal görsek yol değil çok güzel bir kadın görürdük değil mi ?

İhtiyar;
- Neden böyle söyledin şimdi? Hayal derken ne demek istedin? Hem neden bir kadın görelim ki?

Bu sorularımın üzerine sadece güldü. Ama çok güldü, gülerken çok fazla ses çıkarıyordu. Onu bulduğumdan beri aklı başına geldiği ilk andan bu yana bize bir şeyler anlattı ve öğretti buna rağmen onu anlayamadığım zamanlar sürekli oluyordu.

Atarax;
- Kim bilir belkide buradan çıkmanın bir yolu vardır ama siz bunu bu kadar zaman fark edememişsinizdir. Ne dersin ihtiyar bu yolu takip etmek ister misin?

İhtiyar;
- Tabi ki hayır! Orası siyahlarla dolu olabilir. Unuttun mu birlikte olmanın anlamını. Ruhun kitabını okumayı bıraktığımızdan beri yakınlar çok huzursuz zaten. Habersiz bir şey yapmamalıyız.

Ama beni hiç dinlemezdi. Hiç bir şey söylemeden yola doğru ilerlemeye başladı. Mecburen ben de onu takip ettim. Yine bir duygu kaplamıştı içimi. O yola yaklaştıkça hep geri dönmek istedim ama onu ikna edemedim. Güneşe o kadar çok yaklaştık ki neredeyse dokunacaktık. Ama cesaret edemedik.
Sonunda yola ulaştık ve yol boyunca giden iki uzun çubuğun arasına eşit aralıklarla dizilmiş tahtaların olduğunu gördük.

Atarax;
- İNANAMIYORUM!

İhtiyar;
- Ne, ne oldu ?

Atarax;
- Bu bir tren yolu ihtiyar bunu rüyamda görmüştüm. Gerçek olduğuna inanamıyorum.

İhtiyar;
- Neden bahsettiğini anlamıyorum. Hadi gidelim buradan. Korkuyorum.

Atarax;
- Ha ha ha ! Korkuyorsun demek. Artık istemeden duygulanabiliyorsun ihtiyar.

Anlamamıştım ama çok iyi hissetmiştim. Böylece tren yolunu takip ettik. Güneş çoktan kaybolmuştu ama biz hala farklı hiç bir şeye rastlayamamıştık. Onun bile umudunu kaybettiğini içimde bir yerlerde fark edebiliyordum. Çoğu zaman nereye gittiğimizi unutuyorduk ve sanki sürekli aynı şeyi tekrarlıyormuşuz gibiydi.

Atarax;
- Kaybolduk ihtiyar.

İhtiyar;
- Sana söylemiştim.

Atarax;
- Ama en azından korktun değil mi ? Ha ha ha. Dur biraz. Sanırım şimdide öfkelendin. Çok iyi. Artık ben olmasam da diğerlerine hissetmeyi öğretebileceksin.

İhtiyar;
-Sen neden olmayasın ki ?

Atarax;
- Söyledim ya ihtiyar Ben öldü.

Anlayamıyordum. Öfkeyle bağırdım.

İhtiyar;
- Ben kim ? Ne diyorsun ?

Atarax;
-Bilmiyorum. Onu rüyamda gördüm ve ölüyordu. Çocukta ölecek diyordu, çok yakınmış. Öldüğünde çok canım yanacakmış. Sence çocuk kim olabilir ?

Anlamıştım. Ama ilk defa söylediği bir şeyi anlamamak istemiştim. Ağladım, o ana kadar hiç ağlamadığım kadar çok ağladım. Sonra o şeyi gördük çok büyüktü ve üzerinden dumanlar çıkarıyordu.

Atarax;
- İhtiyar bu bir tren!

İhtiyar;
- Ne ?

Atarax;
- Tren ihtiyar. Bir tren yolunda tren olur değil mi ? Artık buradan gidebiliriz.

İhtiyar ağlayarak;
- Gidemeyiz. Sen gideceksin ve bizi yalnız bırakacaksın. Ama söz vermiştin, bize dost demiştin adımız buydu.

Atarax;
- Dostuz ihtiyar. Birlikte gideceğiz tabiki. Ama aşık olmamam gerekiyor. Eğer aşık olursam Ben gibi öleceğim. O bana hep birini seversenn yalnız kalırsın derdi. Birine aşık olursam da ölürmüşüm...

Kış AdamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin