Uzun zamandır uyuyorum sanki. Bir sona doğru ilerliyorum galiba. Artık şimdiki zamandayım ve yavaş yavaş anlatacaklarımı unutuyorum ve rüyalarımı kurban ediyorum. Uçkurdan düşmeme ramak kaldı. Bir bağımlıyım artık hissetmeye.
Beyaz Gölge'den çıktığımdan bu yana tarihler, günler, saatler, yıllar, para ve sorumluluklar omuzlarıma ağır geliyor artık. Ensemde beyaz bir gölgenin soğuk nefesini hissediyorum. Hayata ayak uyduramıyorum burada. Düş kırıkları batıyor her yerime ve esen her rüzgârla birlikte geçmişimin kuru yaprakları dökülüyor avuçlarıma. Nedir bu? Ölüyor muyum dünya haliyle yoksa yaşıyorum da haberim mi yok? Yaşamak böyle bir şey mi? Siz böyle mi yaşıyorsunuz?
Her gün tiksindirici yağmurlar yağıyor taşların üzerine. Çiviler düşüyor gökyüzünden, her yerimiz kanıyor ama bizim kanımız sanki hayata can veriyor. Benim dışımda kimse şikayet etmiyor. Beyaz renk değilmiş ama her renk beyazdan doğarmış. Kendimi beyaz kadar değersiz hissediyorum. Sanki beyazların içinde bir gölgeyim.
Evrenin matematiğine kurban ediyorum zihnimi son zamanlarda ve bu çok iyi hissettiyor kendimi bana.
İlk kez aynaya bakmak gibi... malesef aynaya karanlıkta bakıyorum ve yıldızlar tek ışığım. Ah tabi ya yıldızlar vardı aşık oluyorlardı onlar da. Nasıl unuturum ki onları?Hissetiğim şeyler kanımda çoğaldıkça ve ben onları kanıma soktukça daha çok unutuyorum her şeyi; Evet hislerimi içiyorum ve bir bağımlıyım. Biri gözlerime perde indiriyor sanki son zamanlarda ve perdenin arkasında sadece sis ve puslu bir ışık var. Işığın altından bir nehir geçiyor sanki, göz yaşlarımın doldurduğu bir nehir. Bu nehirden balıklar geçiyor, balıklara iştahla bakıyorum ve sonra yine... Neden kaldıramıyorum bu perdeyi sonuna kadar?
Neydi o safsata? Ah evet ölüm korkusunu hissetmek. İşte bu dostlarım bir ihtiyarın en büyük korkusuymuş, yeni öğrendim sayılır. Ama ben bir türlü beceremedim şu ölümden korkmayı. Sonra olacaklar hakkında çok şey duydum ve okudum. Biri bana bunları anlatsın yoksa kendimi öldüreceğimi söylediğimde bana yine eski kıyafetlerimi giydirip Beyaz Gölge'ye götürmekle tehdit ediyorlar. Aslında bende bunu istiyorum. Ama artık deli değilmişim, iyileşmişim öyle söyledi Yüce Beyaz'lar. Onlara kim karşı çıkabilir ki ?
Başkası, kendisi, onlar, Ben, Sen, Siz...
Rüyalarımda karşımda bir çocuk duruyor ve bana Ben'i soruyor; "yok olmuş Ben'liğim sırra kadem basmış çocukluğum" sözlerini işitiyorum bir yerlerden. Birileri fısıldıyor kulağıma nefesim havada kelimelere dönüşüp kulağıma giriyor.
Acıyorum kendime. Biliyorum kurtulacağım hissetmekten ve yine her şey eskisi gibi olacak. Evet kurtulacağım. Atarax ve Seralin'in geri dönmesi için yine hissiz olmam gerekiyor. Evet durum bu.
Acıyorum kendime...