§~15.BÖLÜM~§

102 10 3
                                    


Yıpratılmış kadınları sevmek lazımdı belki de, şımartılmışları değil...
~Nejat İşler~


Hepinize Keyifli okumalar..
Medya da: Meyra..
&&&&&&&&&&&&&

Umutun okula gelmemesinin üzerinden neredeyse iki hafta geçmişti. Benim için bu iyi birşeydi. Umuta o kadar şey söylemiştim ben bide demi. Alın öldürün beni. Allahım ya Asrın zamanında gelmeseydi. Aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyordu. Bir daha Asrının sözünden çıkmayacağıma birkez daha kendi kendime söz verip yürümeye devam ettim.
Okula girmeden önce okulu bulan kişiden başlayıp bugüne kadar getiren kim varsa hepsine teker teker küfürü mü edip öyle girmiştim. Hadi okulu buldunuz neden iki gün değil de beş gün. Bize neden acı çekiyorsunuz. Hadi bizi hiç düşünmediniz ben değil neredeyse her öğrenci size hergün aynı saatte giriyor. Kendinizi niye düşünmüyorsunuz. Ana sınıfını da sayarsak 13 yıldır okula gidiyordum. Artık bu son senem diye kendimi tesellik etmekten başka bir çarem yoktu. Okulu sevmezdim. Hocaları sevmezdim. Dersleri hiç sevmezdim hele de sınavları ve sınav haftalarını hiç hiç sevmezdim. Bana neyi seviyorsun derseniz. Tenefüsleri okul çıkış zili ve kantin favorimdi. Bugüne kadar tek katlandığım sıra kantinde kuyruk sırasıydı. Eminim benim gibi düşünen bir çok kişi vardır. Hadi saklamayın hepinizin bir kere de olsa okula gitmemek için annenize hastayım numarası yapmışınızdır. Oflayarak sınıfa girdim. Yeni gün ve yine yeni güne matematikle açılış yapıyorduk. Matematik hocası sınıfa girince avazım çıktığı kadar 'biri beni kurtarsın' diye bağıracaktım. O nasıl bir giriş allahım Yarattın bari takip et. Oflayarak oturdum ve o sıra da kapı açıldı.....
İki haftadır görmediğim kişi. Umut kapıdaydı. Gözleri beni bulunca hafif bir korku girdi vücuduma. Elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemez oldum. Onu görünce bana yapacağı şeyleri düşündükçe aklımı yitirecek gibi oluyordum. Hocanın izin vermesiyle bana doğru gelmeye başladı.
Olamaz demi.. O kadar şey yaşadıktan sonra hiç birşey yokmuş gibi davranmayacak herhalde. Birden yanımda onun varlığını hissedince ellerimin titrediğini anladım. Ona döndüm ve birden gözlerimiz tekrar kesişti. Hemen önüme egildim ve o sırada hatice yerinden kalkıp yanımda durdu. Ahh seni allah gönderdi.. Ona yaklaşıp konuştum.
"Seni allah gönderdi" dedim. Oda bana gözlerini devirerek cevap verdi. Seviyordum ben bu kızı ya.
"Yoo beni NUR gönderdi"dedi.
Ona kocaman gülümseyerek bakarken bende çantamı alıp ayağa kalktım. Arka sıraya yani Nurun yanına oturdum. Hatice erkeklere karşı çok sertti. Yani ben öyle görmüştüm. Umut arkasını dönüp bana bakmaya çalıştığında hatice ensesine kocaman bir tokat attı ve uyaran ses tonuyla konuştu.
"Önüne dön lan"dedi. Bu kız bu kadar cesareti nereden alıyordu. Tam muratın istediği gibi bir kızdı. Şu burak olayı bir bitsin ilk işim muratla haticeyi ayarlamak olacak. Çok yakışacaklar çok... Birden haticeninde beni koruyup sahiplenmesi hoşuma gitmişti. Gerçekten buradaki herkez çok cana yakındı.
Zil çalınca biz hiç yerimizden kıpırdamamıştık. Sudeyle Ömer de gelmişti. Onlarla otururken sınıfta umutun olmadığını gördüm. Bakalım hangi şerefsizlik peşinde ibne.. Ömer neden arka sıraya geçtiğimi sorunca kızlarda umutun okula geldiğini söylemişti. Ömer ilk başta neden ona haber vermedik diye bize kızsa da şimdi telefonunu çıkarttı ve tahmin ettiğim gibi Asrını aradı. Biraz bekledikten sonra konuşmaya başladı.
"Asrın umut denilen piç okula gelmiş"dedi. Sonra Asrının konuşmasını bekledi. Asrın cevap verince ömer de bana bakarak cevap verdi.
"Tamam kardeşim. Merak etme meyra iyi"dedi. Ayyy benim kömüş mafyam beni mi merak etmiş. İster istemez yüzümde salak bir sırıtış oldu. Omerle sude sınıftan gittiler.

Öbür dersin bitmesini sabırsızlıkla bekliyorum. Çünkü aşırı derece de tuvaletim geldi artık idrar torbam patlayacaktı. Kendimi en yakın tuvalete atıp işimi bitirdim. Tuvaletten çıkmadan önce ayna da kendime çeki düzen verip çıktım. Koridorda birinin arkamdan geldiğini anlamıştım. Tam hızlanacağım sırada biri kolumdan tutup beni çekti. Birden gelen bu ani olaydan dolayı hafif bir şekilde çığlık attım. Arkamı döndüğümde beni çekenin umut olduğunu görünce korkum iki katına çıktı. Gerçektende ben bu çocuktan korkuyordum.
"Meyra bak beni dinle lütfen"dedi. Sesi birden yumuşamama neden olacak şekilde çaresiz çıkıyordu ama buna inanamazdım. Eğer asrın olmasaydı belki kötü şeyler olacaktı. Birden kolumu elinden bir hışım çektim ve iki adım geriledim.
"Uzak dur benden artık istemiyorum"dedim ona tiksinir gibi bakarken. Onun gözünde hala bir çaresizlik görüyordum. Ya rolünü iyi yapıyordu yada gerçekten dediği gibiydi. Ama kendimi şansa bırakıp riske atamazdım. Sanki yıllarca çıkmış da yeni ayrılmış çiftler gibi davranıyordu umut. Onun sadce iki yada üç kere konuşmuşluğumuz vardı. Bu kadar uzatmasına gerek yoktu. Bana dogru gelmeye başladığında korkudan ne yapacağımı bilemedim. Bu kadar kişinin arasında birşey yapamaz değil mi??? Birden panikle bağırdım.
"YAKLAŞMA!!!!" dedim oda benden böyle bir tepki beklemediği için şaşırmıştı. O kadar yüksek sesle bağırdım sanırım. Çünkü suan herkes bize bakıyordu. Birden yanımıza 3 tane çocuk geldi. Nereden geldiklerini bilmiyordum. Ömerin arkadaşları diye düşünürken uzun boylu esmer çocuk konuştu.
"Hayırdır bilader"dedi umutun üzerine yürürken. Umut da şaşkındı.
"Siz kimsiniz lan"dedi oda çocuğun sorusunu es geçerek. Esmer çocuk yaygın yaygın konuştu.
"Asrın abinin selamı var"dedi değişik bir şekilde gülerek. Umut da bende şaşırmıştık. Suan bu durumla asrının ne alakası vardı ki. Ben düşünceler içinde onlara bakarken çocuklar umutu kolundan tutup dışarıya dogru götürdüler. Ben olayın şokundan çıkıp kendimi direk sınıfa attım.
Bizimkilere olanları anlatınca onlarsa Ömeri arayıp bizim sınıfa gelmelerini söylediler. Ömer gelince olanları anlattık. İlk önce bana neden tek başıma gittim diye kızsa da çokta umrumda olmadı.
Son derse bitmek üzereydi. Olaylardan sonra umut bir daha derslere girmemişti.
Zil çalınca eşyalarımızı toplayıp sınıftan çıktık. Kapıda Sudeyle Ömer el ele bizi bekliyorlardı. Allahım bana inat falan mı yapıyor bunlar. Zaten çok özlemiştim kömüş mafyamı... Neredeyse bir haftadır adam gibi görmemiştim. Nedenine gelirsek piknikten sonra burakla sıkı bir şekilde bir konu hakkında çalışmaya başladılar. İki üç kere ömere birşeyler söylemek için gelmişti. Ama o zaman da konuşmamıştık. En son piknikte konuşmuştuk anlayacağınız. Gerçekten bana bakan gözlerini, saçlarını, gülüşünü, kaslarını anlayacağınız herşeyini çok özlemiştim. Bir hafta ayrı kaldığımız halde böyleyse uzun süre ayrı kalsak ne olacak bakalım. Ben ne ara bu adama bu kadar çok alıştım. Sanki nefes almazsa alamam gibi geliyordu. Ömergile son kez bakıp kafamı yere eğerek bizimkilerin yanında sessiz sessiz yürümeye başladım. Ne zaman canım sıkılsa ayaklarıma bakarak yürürdüm. Anormal bir insandım biliyorum. Birden sudenin sesiyle kendime geldim.
"Aa burak abiyle abim değilmi?"dedi çıkış kapısını gösterirken. Kafamı bir anda kaldırıp gösterdiği yere baktım. Gerçektende bu asrındı. Arabanın önünde burakla birşeyler konuşuyorlardı. Ona dogru yaklaşmaya başlayınca midemdeki orangutarlar 'abe kaynana' şarkısını açıp roman havası oynamaya başladılar. Sadece midem değil bütün iç organlarımda bir hareketlenme başladı. Kalbim ve aklım aynı anda birden fazla şey söylemeye başladılar. Tövbeler olsun benim organlar asrını görünce kendinden geçiyorlar. Bizi görünce aralarındaki konuşmayı bitirdiler. Ömerle sude de ellerini bırakmışlardı. Ohh iyi olmuş size. Gözümüze sokması değil. Gün gelir devran döner. Olan var olmayan var sürekli el ele bu nedir yahu. Suan asrının tam karşında duruyordum. O yeşilleri çok özlemiştim. Gözlerimi kaçırmadan ona baktım. Ömer selam verince onlar da selam verdi. Daha sonra asrın tekrar bana dönerek baktı. Birden kollarını açtı.
Oha.
Bana açmıyor değil mi? Yok canım sudeye falandır. Ee o zaman bu adam niye benim gözlerimin içine bakıyor. Yoksa bana mı.? Gerçektende bana bakıp gülüyordu. O an nasıl oldu bilmiyorum ama birden ayaklarım kendinden bağımsız hareket edip ona dogru koştum ve boynuna atladım. Evet resmen atlamıştım. Öyle sıkı sarılıyordu ki bir an nefes alamayacağım sandım. Bende kollarımı daha çok sıktım.
Işte tam anlamıyla bu huzur..
Bizimkilerin gülüşme sesleriyle kendime geldim. Ben tamamen onları unutmuştum. Ben biraz geri çekilmeye çalışınca. Asrın anlamış olacak ki kollarını gevşetti. Sarılmamız bitmişti ama ben asrının kolunun altındayım. Suan kafam tam kalbinin üzerindeydi. Ne çok isterdim o kalbin ritmik bir şekilde benim için atmasını. Ama olmuyor değil mi? Belki birgün kalbi de aklı da benim olurdu. Kim bilir.. Hayali bile beni o kadar mutlu ediyordu ki..
Bizimkiler birşey konuşuyordu ama tabikide başını dinlemediğim için tam anlamamıştım. Salak salak suratlarına bakarken okulun kapısında bugün umutla konuşurken yanıma gelen üç genç vardı. Bize dogru gelirken ilk bana daha sonra da asrına bakıp kafalarıyla selam verdiler. Aynı şeyi asrında yapmıştı. Selamlarını aldıktan sonra yanımızdan geçip gittiler. Demek gerçekten de asrının adamlarıydı.
Kafamı kaldırıp asrına baktım oda bana baktı.
"Onlar kim"dedim hala gözlerinin içine bakarken. Oda gözlerini bir an olsun ayrımıyordu.
"Mahalleden çocuklar"dedi rahat bir tavırla. Bugün olanlardan haberi var mıydı peki hiçbir bilgim yoktu. Birden gülümsedi ve konuştu. Bu çocuk benim gözlerimden anlıyordu bence.
"Olanlardan haberim var. Kusura bakma seni de böyle bir pisliğin içine kattım. Amcandan kurtul derken şimdi de benim düşmanlarımla uğraşıyorsun"dedi sesi o kadar merhametli çıkmıştı ki. Senden gelecekse eğer başım gözüm üstünde yeri var.. Hiçbir zaman pişman olmadım. Eğer asrın hayatıma girmeseydi ne amcamdan ne de ailemin acısından öyle kolay kurtulamazdım.
Varlığına bin şükür Allahım..
Bu durum çok hoşuma gidiyordu. Ne zaman başım sıkışsa ya asrın yada adamları beni dertten kurtarıyorlar. Asrın beni böyle sahiplenip koruması oldukça beni mutlu ediyordu. Gercekten bana karşı bir borç gibi değilde sevdiğinden yapsa daha güzel olurdu.
Nurla burağın birbirlerine yavru köpek gibi bakmalarını görünce Gözlerimi onların üzerine diktim. Nur benim gibi şanslı değildi. Biz asrınla konuşmamıştık ama onu görmüştüm. Nur ise piknikten beridir burağı ilk defa görüyordu. Onunda çok özlediği belliydi bakışlarından. Bu kadar çok birbirlerini sevipte hiçbirşey yokmuş gibi davranmaları da acayipti. Ama nurun yapacak birşeyi yoktum böyle olmasını hep burak istemişti. Neden mal gibi ömerden çekiniyorsa. Omerde arkadaşının kardeşini seviyordu. O burağı anlardı. Adam gibi çıkıp seviyorum kardeşini dese ikisi de acı çekmezdi. Bunları söylemek çok mu zordu. Ama burak için evet zordu. Oda akıllanırdı ama bakalım ne zaman. O zaman geldiğinde inşallah pişman olmazdı..
Asrın arabasının kapısını kitleyip hep beraber mahalleye yürümeye karar verdik. Nurla hatice kol kola girmiş yürüyorlardı. Burakta yanlarında sap gibi yürüyordu. Ömerle Sude zaten başka alemdi. Ben ne kadar istemesemde asrın mahallede elimi tutarak yürüyordu. Bundan birazcık azıcık utanıyordum sanırım. Ama ne demişler o tam bir dengesiz kömüş benim lafımı falan dinler mi??
Kapının önünde oturan teyzeler alttan alttan bize bakıyorlardı. Buda demek oluyor ki iki güne tüm mahalle bizimle ilgili dedikodu yapacaktı. Ah be öküz kömüş azıcık sözümü dinlesen ne olacaktı. Hadi dayımın kulağına giderse...
Benim yapacağım hiçbirşey yoktu bu saatten sonra bende kafamı yere egdim.

Aşktan YanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin