Geçer elbet efendim;
Bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer.
Bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer.
Ama mutlaka geçer..
~ Oğuz Atay~Bölüm şarkısı; muhabbet& beni bırakıp gitme..
Yb karşınızdayım İnşallah beğenirsiniz...
Hepinize kokulu okumalar.###########
Bir hafta sonraa;
Uçsuz bucaksız bir yolun sonunda beyaz elbiseyle göklere koşuyordum. Arkamda birinin varlığını hissedince korkarak durdum ve arkama baktım. Hayatımda ilk defa gördüğüm 40 yaşlarında bir adamdı. Gözlerindeki kötülüğü intikam ateşini görebiliyordum. Birden bana nefretle baktı ve üzerime gelmeye başladı. O an ki korkuyla kaçmaya başladım. Neden kaçıyordum niye kaçıyordum bilmiyordum. Sadece içimden bir ses o adamın bana kötü şeyler yapacağını söylüyordu. Kaçtıkca kaçıyordum ama sonunu bilmediğim bir yola doğru. Arkamdan biri saçlarımı tutup asılınca korkuyla çığlık attım ve olduğum yerde debelenmeye başladım. Neden kahramanım yoktu yanımda. Neden yanlız başıma koşuyordum.
"Kaçma minik fare" dedi adam sesindeki nefret tonuyla. Nereden biliyordu bu adam asrının bana taktığı adı. Neden asrın yanımda yoktu. Kimdi bu adam. Birden yüzüme inen tokatla olduğum yere düştüm. Canımı çok yakan bir tokattı bu.
Çığlıklarımla bağırmaya başladım. Biri duyar sesimi gelir beni bu adamdan kurtarır diye ama kimse yoktu.
Adam başımda dikilip gür olduğu kadar da pis bir kahkaha attı. Daha kahkahası bitmeden bir yumruk onu yere sermişti. Kafamı kaldırıp baktığımda karşımda kahramanımı gördüm. Gelmişti ışte. Herzaman ki gibi yine gelip beni korumuştu. Benim olduğum yere eğildi ve dudağımın olduğu yere dokundu. Dokunduğu yer çok acımıştı eline baktığımda kan olduğunu gördüm. Ne yani bir tokatla dudağım mı patladı.. Acıyla inledim ve gözlerime bakmasını bekledim. Asrın gözlerimin içine öyle bir işliyordu ki sanki onun o yeşillerinden kurtuluşum yokmuş gibi. Ama ben ondan gelen herşeye razıyım. Hafif gülümsedim ama asrın bana gulumsemedi ve hala gözlerime bakıyordu. Hiç konuşmadan sadece birbirimize bakıyorduk. Daha sonra kulakları sağır eden bir silah patlama sesi.
Asrının cansız bedeninin üzerime yıkılışı ve benim feryatlarım....
Yataktan öyle bir feryat ederek kalkmıştım ki benim sesime nur uyanmıştı. Hala gözlerimden yaşlar akıyordu ve ben deli gibi titriyordum. Saçlarım terden yüzüme yapışmıştı.
"Noldu lan. Meyra bak bu kaçıncı"dedi oda yatağından kalkıp yanıma gelerek. Gerçektende bu son bir haftadır yedinci bağırarak uyanışım. Hergün düzenli olarak buna benzer kabuslar görüyordum ama o kabuslarımın hepsinin içinde asrın vardı.
"Tamam yok birşey. Sadece ufak bir kabus"dedim kendimi ve nuru yatıştırma çalışırken. Elim Asrının tuttuğu yere gidince acıyla inledim. Dudağım feci bir şekilde acıyordu. Ama bu sadece bir rüyaydı. Dudağımın acısına bir anlam veremiyordum. Gece yatmadan önce acımıyordu ama şimdi ne olmuştu. Görünürlerde birşey yoktu ama dokununca canım yanıyordu. Elimi dudağımdan çektim ve nura döndüm. Ben onu unuttum ya la.
"Meyra bu küçük bir kabus değil. Asrın uyandığından beri her gece görüyorsun. Ne oluyor anlamıyorum ki"dedi bana mal bakışlar atarken. Gerçektende öyleydi asrın uyanalı tam bugün bir hafta olmuştu. Düşüncelerimden ayrılmama yardımcı olan bir adet alarm sesi duymuştum. Bu demek oluyor ki benim kabuslarım yüzünden okul saatine 10 dakika önce uyanmıştık. Ah ne kadar güzel. Artık uykumunda içine ediyordu asrin, tıpkı hayatımın içine ettiği gibi..
Nur odadan çıkınca kendimi toparlamak için ayağa kalktım ve hala ayaklarım titriyordu. Kendime gelip dolabın karşısına geçtim ve okul kiyafetlerini çıkartıp banyonun yolunu tuttum. Banyodan nur çıkınca bende hemen girdim ve kendimi direk sıcak bir duşa attım.Duştan çıkınca uzerimi giyip saçlarımı salık bıraktım. Kurutmama gerek yoktu zaten hava sıcak. Herşeyim tam olunca odaya girdim ama nur yoktu mutfaktadır diye düşünüp çantamı aldım ve mutfağa doğru yürüdüm. Herkes oturmuş kahvaltı ediyordu ama ben neredeyse bir haftadır doğru düzgün yemek yememiştim. Zaten yemekte istemiyordum. Mutfağa girdiğimde herkese bana bakıyordu.
"Günaydın. Ben çıkıyorum Nur" dedim ve tam arkamı döndüğümde dayımın sesiyle durdum.
"Meyra kahvaltı yapmayacak mısın"dedi sorar şekilde herkes bana bakıyordu.
"Yok dayı aç değilim"dedim ve birkez daha çıkmaya denediğim de Yengemin sözüyle tekrardan durmak zorunda kaldım.
"Kaç gündür birşey yemiyorsun Meyra. Böyle olmaz ama otur" dedi yarı kızgın bir tavırla. Zaten aç olsam otururum ama aç değildim ışte ne yapayım.
"Yenge gerçektende aç değilim ısrar etme"dedim ve Yengemin ne dediğini beklemeden kapıdan çıktım. Ve hala kapıda koruma vardı. Bundan rahatsız oluyordum ama ne dediysem gitmemişlerdi. Bende artık onlar yokmuş gibi takılıyorum. Kulaklığımı takıp rasgele müzik çalardan şarkı açtım. Muhabbet 'beni bırakıp gitme' çalıyordu. Sessizce şarkının ritmine uyup yürümeye başladım. Artık herşey o kadar boş ve o kadar boktan geliyordu ki etrafımda kimseyi istemiyordum. Kaç gündür kimseyle konuşmadan geçirmiştim artık hep öyle olsun istiyordum. Bu arada Asrın olayına gelirsek o uyanınca hastaneden çıkmıştım ve o çıkış birdaha gitmemiştim. Gidip ne diyecektim artık uyanmıştı ve iyileşmişti. Benim görevim oraya kadardı zaten. Hastanede 4 gün yatmıştı ve üç gün öncede eve çıkmıştı. Artık tamamıyla iyiydi. Nurun ve ömerin dedikleri kadar biliyordum bende. Ogunden sonra birdaha hiç görmemiştim. Görmekte istemiyordum zaten. Suan aynı havayı soluyorduk ve geceleri gözlerimiz aynı gökyüzüne bakıyordu. Bende bunu istemiştim öyle de olmuştu.
Okulun önüne gelince düşüncelerle aslında okulun yolunun kısa olduğunu anlamıştım. Zaten hergün sürekli düşünceler içindeydim. Çıkamıyordum. Kaçamıyordum. Ne yapsam peşimde oluyorlardı.
Sınıfa çıkıp kendimi sıraya atıp kafamı masaya koydum. Sonuçta alarmdan on dakika önce uyanmıştım ve şimdide on dakika kestirsem birşey olmazdı.
"Naber fıstık"dedi umut yanıma oturup yanağımdan makas alarak. Şimdi siz 'umut ne alaka lan' diyorsunuz.
Son bir haftadır onunla çok iyi anlaşıyorduk. Bana abisiyle asrının arasında olanlardan haberi olmadığını söyleyip güvenimi kazanmıştı. Asrının vurulduğunu duyunca gelip geçmiş olsun demişti ve bu olanlardan sonra Asrını suçlamamayıp Asrını dinlememi istemişti. Bana hiçbir zararı yoktu aksine faydası vardı. Neredeyse bir haftadır tek onunla konuşmuştum. Bizimkiler Bana ne kadar kızsalarda onları dinlememiştim. Sonuçta onlara göre Asrında mükemmel bir insandı ama sonuç boynuzu yememle kaldı. Bu saatten sonra kendi dediğime bakacaktım. Artık kimsenin esiri değildim.
"Hiç öyle gördüğün gibi"dedim kafamı sıradan kaldırıp umuta bakarken. Oda güldü ve önüne döndü. Sınıf yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Bizimkileri kapıdan girerken görmüştüm. Ömerle sude de her sabah bizimkilerle sınıfa giriyorlardı. Kızlar bizim arka tarafamıza oturunca sudeyle ömerde başlarında dikiliyorlardı. Sonra ömer beni çağırdı ayağa kalktım ve onlarda kapının oraya doğru yürüdüler bende arkalarından gittim. İkisi de önümde durdu. İlk ömer konuşmaya başladı
"Sana kaç kere söyleyeceğim meyra. O ibneyle konuşma diye"dedi sinirle yüzüme tıslarken. Bunlarda hergün düzenli olarak bana aynı şeyi diyorlardı.
"Sakın Bana karışıyım deme ömer. Kalbini kırarım"dedim bende işaret parmağımı ona doğru uzatarak. Artık kimseye tahammülüm yoktu.
"Meyra bak eğer abime inat--" dedi Sude ama sözünü tamamlamadan kestim.
"Hala sen orda mısın. Bırak artık şu asrın meselesini. Ben onu kafamda bitireli çok oldu"dedim. Benim umutla konuşmamın tek sebebi Asrını kıskandırmak olduğunu düşünüyorlardı. Ama öyle birşey yoktu ışte.
"Aklında bitirdin peki kalbinde bitirebildin mi?"diye sordu tek kaşını kaldırarak. Şimdi tek kaş konusuna girmeyelim yoksa çıkamam..
"Onu da yapcam merak etmeyin siz"dedim ve arkamı dönüp umutun yanına sıraya oturdum. Artık umutta anlıyordu onun yüzünden benimle konuştuklarını ama başından demiştim onlara kafasını takmamasını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşktan Yana
ChickLit"Dudaklarının tadına varmak, öpmeye doyamamaktı"... Dedi ve tekrar küçük bir buse koyup Geri çekilmişti. Geri çekildiğinde hala olayın şokunu atlamamış öylece bakıyordum. Asrın kaldığı yerden devam etmişti. İlk dudaklarıma bakıp tekrar gözlerini göz...