¨Benimle tekrar et.Mer-ha-ba.¨
Cevap vermedim.
¨Kabul ediyorum bu biraz zor oldu.¨ dedi.
Masada duran cam bardaktaki suyu kafasına dikti.Derin bir iç çekti ve sandalyesinde yayıldı.Konuşmamak için direnirken gözlerini çözüyordum.Hareketlerini kodluyordum.Yalan söylüyordu.Tabikide zor değildi.
¨Daha kolay bir şeyler deneyelim? Ne dersin?¨
Yine yalan söylüyordu.Başka bir şey denemek istemiyordu.Bu konuda ne düşündüğümü merakta etmiyordu.Sorması sadece bir kibarlıktı.
¨Bana güvenebilmeni istiyorum.Ancak bu şekilde karşılıklı iletişim kurabiliriz Afra.¨
Güven,iletişim ve adımın geçtiği uzun bir cümle.Artık bu masadan kalkıp gitmem için yeterli her şey gerçekleşmişti.Cebimden buruşmuş bir yazboz kağıdı ve kalem çıkarıp yazmaya başladım.
¨Hoşçakalın bayan.Hoşçakalın ve kendinize çok iyi bakın.¨
Kağıdı doktorun önüne doğru itip
kalktım.Kararlı adımlarla kapıya doğru yürüdüm.Kendimden emindim çünkü böyle olması gerekiyordu.Hiç bir beyaz önlüklü önünde gücümü kaybetmiş görünmezdim.Beni iyileştirmelerine müsade edemezdim.Kapıya geldiğimde bir anlık tereddüt etsemde,
¨Bana bir yabancı olma Afra,ben senin annenim!Sesini duymayı özleyen ve en hak eden insanım!¨ lafıyla içimden gülmeye başladım.Anneme.En hak edene...
*
Radyoda çalan huzur verici bir şarkı ve güneş batımının verdiği kızıllığın arabanın içini kaplaması...
Elbette bende duygularımı başkalarıyla paylaşmak isterdim.Ne bildiğimi bilmelerini,ne gördüğümü görmelerini isterdim.Fakat beynimden atamadığım travmalarım yüzünden artık umudumu kaybetmiştim.Dokuz yaşından beri böyle bir hayata mahkumdum.Ne yaşadığımı hatırlamıyordum ama arkasında böyle bir iz bırakmıştı işte.Kocaman,acılı bir yara...
¨Ve bende ona ışık gibi bir şeye benziyor ama tam olarak değil dedim.Anlıyorsun değil mi beni? Bu soruyu bana sorduğunda ne cevap almasını bekliyor ki bu çocuk?¨
Senem'i dinlemenin en güzel tarafı beni,onun iç sesi gibi hissettirmesi.Bazen kendisiyle konuşuyormuş gibi oluyor ve beni hatırlayıp özür diliyor.Özellikle bu zamanlarda çok eğleniyorum.Kendisi mahçup olduğunu söylesede onu anlayışla karşılıyordum.Ben konuşmadığım için onun bana anlattıklarına hevesle karşılık veremiyordum.Ne demeliyim ki? arkadaş olmak için iyi bir seçim değildim.
¨Seni sıkıyorum değil mi? Biliyorum...¨
Ona önüne bakması için bir işaret yaptım ve saçlarını,onu anladığım ve beni sıkmadığını söyleyebilmek için okşadım.
Bana tebessüm etmek için döndüğünde tekrar önüne bakması için işaret yaptım.Araba kullanırken yaptığı her hareket tehlike saçıyordu.Dünya da Senem kadar kaza yapan bir başka insan yoktu.Uzun yıllar Amerika da yaşadığı için Türkiye'nin trafik ve trafik görgüsüne uymakta zorluk çekiyordu.
Senem çılgın fikrleriyle hep beni ayartmaya çalışsa da bugün yeteri kadar yorulmuştum.Dinlenmek istediğimi söyledim ve bunun üstüne söylene söylene beni evime bıraktı.
Kendimi içeri attığım an güvende gibiydim.Evimdeydim.Kendim gibi sessiz evim.Çoğu zaman yalnızlığı hatırlatıyordu bana yaşam tarzım.Yalnız değildim,bir sürü dostum vardı fakat hiç bir zaman beni doyuran o kalabalığın içinde olamadım.Kendim yeterince kalabalık edemiyordum.Girdiğim hiç bir ortamı dolduramıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUAF
RomanceDokuz yaşından beri konuşamayan Afra'nın,en yakın arkadaşı bir cinayete kurban gider.Cinayet zanlısı gibi gösterilen,Evren isimli kaçak bir mahkumla karşılaşan Afra,onunda yardımıyla gerçek suçluyu yakalayarak,Evren'in adını temize çıkarmaya çalışır...