Merhaba! İlk iki bölüm boyunca hikaye hakkındaki düşüncelerimi ve planlarımı yazmak istemedim.Her şeyin parça parça öğrenilmesi daha çok işime geliyor açıkçası.Her geçen bölüm olayları daha net anlamanız için uzun açıklamalar yazıyorum.
Artık üçüncü bölüm olmuş madem bir kaç şeyler söyleyeyim dedim.İlk olarak,birinci bölümde asıl meseleye o kadar geç girmemin sebebi,daha sonradan birinci bölümde yaşanılan şeylere bağlayacağım başka bölümler olacak.Konu bütünlüğü için mecbur kaldım diyelim.Ama bu hikayenin romantizm ağırlıklı olduğunu unutmayın lütfen.
İkincisi ise, bir kaç bölümü yakın zamanda arka arkaya yazacağım çünkü sonradan okumaya başlayan birisi için henüz iki bölüm yayınlanmış bir hikaye okumak ne kadar sıkıcıdır tahmin edebiliyorum. :D:d
Bu bölümde fazlaca iki karakter bir arada.Artık daha sık beraberler çünkü hikayenin asıl konusuna geldik.Hepinize iyi okumalar!
Bir ışığın çıtırtı sesiyle gözlerimi açtım.Önümde sağa sola gidip gelen ışığı takip etmekte zorluk çekiyordum.Bir el,göz kapaklarımı bıraktı.Bende daha fazla direnemeyip gözlerimi kapadım.Hakkımdaki bazı konuşmaları duyabiliyordum.
-¨Bilinci yerinde mi?¨ dedi Evren.
-¨Evet.Fakat halen ateşi çok yüksek.¨
Duyduğum ikinci ses,yabancı genç bir erkeğe aitti.Muhtemelen yirmilerin sonlarındaydı.
Ben henüz neler olduğuna bile anlam verememişken üstüme sertçe bir pikenin atılmasıyla irkildim.Ve ardından,yukarı doğru kıvrıldığını hissettiğim elbisem...
Tüm gücümü vererek gözlerimi açtım ve belimdeki eli tuttum.Bu el Evren'e aitti.Kasım soğuğunda bile sıcacık kalmayı başaran tek el onunkiydi çünkü.
Gözlerimin içine bakarken gözlerini devirdi.
¨Ne yani?Ateşten ölmeyi mi tercih ediyorsun?¨ dedi.
Sorusuna cevapsız kaldığımda elbisemi tek bir hamlede çıkardı.Şimdi utançtan dahada çok kızarmıştım.
Üstümdeki pikeyle birlikte beni kaldırdı ve hızla lavaboya girdi.Soğuk suyla dolu olduğunu tahmin ettiğim küvete,hiçte nazik olmayan bir hareketle beni bıraktı.
Korkunç derecede üşüyordum.Dudaklarımın morardığını hissetmiştim.Ellerimle vücudumu sardım ve cenin pozisyonunu aldım.Evrenin arkası dönüktü fakat kafasını yana çevirmiş benimle konuşuyordu.
¨Kafanı ıslat.¨
Hayır anlamında kafamı salladım.Parmaklarımı bile hareket ettirmekte güçlük çekerken benden ne istiyordu?
Hiç çekinmeden önünü döndüğünde,bu sefer ben ona arkamı döndüm.Neyden tedirgin olduğumu biliyormuş gibi düşüncelerime cevap verdi.
¨Bakmıyorum.¨
Ve daha sonra elini soğuk suda biraz gezdirip alıştırdıktan sonra elleriyle saçlarımı ıslattı.Çok tuhaf bir andı.Bunu daha önce annem dışında biri yapmış mıydı ki?kendimi güvendeymiş gibi hissetmeme kızmıştım.Bu beni sinir ediyordu.Her seferinde onun bir katil olduğunu kendime hatırlatmam doğal mıydı?ama bir gerçek vardı ki bunu zaten unutmak mümkün değildi.
Yavaş yavaş kendime gelmeye başladığımda olduğum yerde kıpırdandım.Daha iyi olduğumu anlamış olmalı ki dizlerinin üstüne çöktüğü yerden kalktı ve havlu uzattı.Havluyu suya değdirmeme çabasıyla havada tutarken kafamla 'git' der gibi bi işaret yaptım.Elbette konuşamadığım için kaba bir gösteriş olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUAF
RomanceDokuz yaşından beri konuşamayan Afra'nın,en yakın arkadaşı bir cinayete kurban gider.Cinayet zanlısı gibi gösterilen,Evren isimli kaçak bir mahkumla karşılaşan Afra,onunda yardımıyla gerçek suçluyu yakalayarak,Evren'in adını temize çıkarmaya çalışır...