Uykusuz geçirdiğim uzun bir geceden sonra sabaha doğru şöminenin yanında tatlı bir uyku çekebilmiştim.Gece boyunca kafamda yazdığım senaryolar yüzünden sürekli tedirgindim.Her an birileri kapıdan girip beni kaçıracakmış gibi hissediyordum.
Evren ve arkadaşları sürekli olarak dışarı çıkıyor ve bir kaç saat sonra geri geliyorlardı.Her gelişlerinde ellerinde birer dosya yada koliler oluyordu.Dürüst olmak gerekirse içlerinde ne olduğunu merak etmiyordum.Artık merak ettiğim her şeyde başıma bir musibet açılacak diye korkuyordum.Ve tabiki onlarda bana hiç bir açıklama yapmadı.Uykusuzluktan birbirine yapışmış göz kapaklarım enfes bir kokuyla gözlerini açtı.Yemek kokusunu alana kadar ne kadar aç olduğumu fark etmemiştim.
Güçlükle doğruldum ve mutfağa doğru ilerledim.Deniz,ocağın önünde bir şeyler pişiriyordu.Arkasında olduğumu fark edince bana doğru dönüp gülümsedi.
¨Uyanmışsın.¨
Kafamı salladım ve ne yaptığına bakmak için ocağa yaklaştım.
¨Bir doktorun en iyi yaptığı yemek ne biliyor musun?¨
Bunun,bir ihtimal espri olabileceğini düşünüp karşılık vermedim.O da vermemi beklemiyormuş gibi hemen cevabını söyledi.
¨Et sote.¨
Tiksintiyle yüzümü buruşturdum.O ise kendi yaptığı espriye deli gibi gülüyordu.
Tam o sırada içeri Evren girdi ve Deniz'in elindeki tahta kaşığı alıp onu ittirdi. ¨Sen ve senin meslek şakaların.¨
Deniz bitmek bilmeyen kahkası'nın arkasından gelen bir kaç ufak gülüşle ¨Sadece kendime acıyorum.¨ dedi.
Ben arkasındaki hikayeyi bilmesemde bu çocukların geçmişlerinde çok şey yaşadıklarını biliyordum.Evren,Deniz ve Tamerin birbirleriyle tarif edilmez bir bağı vardı.Kendi aralarında konuşurkenki samimiyeti hissedebiliyordum.Hiç bir zaman haklarında daha fazlasını öğrenmek istemedim.Bu takımın bir parçası değildim.Bu takımın yanındaki çıkıntıydım sadece.Bir amaca hizmet ediyordum.Onlarda beni koruyordu.Her sabah olduğu gibi onları yine birlikte gördüğümde bunun bir çıkar ilişkisi olduğunu kendime hatırlattım.
Evren'in sesiyle daldığım düşüncelerden irkilerek çıktım.
¨Beni Senem'in evine götürmen gerekiyor.¨
Şaşkınlıkla ona baktım ve telefona ¨Çok tehlikeli.¨ yazıp ona uzattım.
¨Biliyorum.Ama daha fazla kanıt için evini görmeliyim.¨ dedi.
İtiraz etmeme müsade etmeden arkasını dönüp mutfaktan çıktı.Deniz'in yaptığı et soteden bir kaç çatal aldıktan sonra Evren'in arkasından gittim.Sürekli kuyruk gibi peşinden koşturduğum için benden rahatsız oluyor olabilir miydi?
Asılmış suratıma kırmızı bir elbise çarpıp yere düştü.Önce yerdeki elbiseye sonrada Evren'e baktım.
¨Oraya giderken bunu giymelisin.¨
Gözlerimi elbisede uzunca gezdirdikten sonra yerden kaldırıp inceledim.Adeta yarısı unutulmuş bir kumaştı.Bu soğuk havada beni öldürmeyi mi düşünüyordu?
Kafamı hayır anlamında sağa sola durmaksızın salladım.En sonunda ifadesiz suratıyla bana bakan Evrenle göz göze gelince derin bir iç çektim.
Sadece kot ve tişörtle bir ömür geçiren ben,elbisenin içinde bambaşka biri olmuştu.Bana söylediği gibi saçımı tepeden topuz yaptım.Ardından siyah gür bir kabanı üstüme giymemle kesinlikle tanınmaz olmuştum.Şükür ki kalın ve kısa bir topuklu seçimiyle üstümdeki bir parça benliğime aitti.Utançla elbiseyi aşağı doğru çekiştirip uzatmaya çalışırken içeri Evren girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUAF
RomanceDokuz yaşından beri konuşamayan Afra'nın,en yakın arkadaşı bir cinayete kurban gider.Cinayet zanlısı gibi gösterilen,Evren isimli kaçak bir mahkumla karşılaşan Afra,onunda yardımıyla gerçek suçluyu yakalayarak,Evren'in adını temize çıkarmaya çalışır...