Süs Kedisi

228 43 33
                                    



Güneş ışığının yüzüme vurması ile gözlerimi açtım. Hemen saate baktım saat henüz 6. Yataktan herzamanki gibi zoraki uyandım. Ama kalkmak zorundayım çünkü beni uyanmazsam uyandıracak bi annem yok.

Hızla pikeyi üzerimden attım ve pencereye gidip temiz havayı içime çektim.

Odamdan çıkıp dağınık olan etrafı topladım.Üvey annem hamileliğinin şımarıklığı ile hiç iş yapmıyo. Zaten son ay olduğu için bende bişey demiyorum.

Annemin ölümünden hemen sonra babam Aslıyı(üvey annem) evimize getirdi. Ona güzel bir düğün yaptı. Aslı babamdan yaklaşık 10 yaş daha küçük. Babam Aslıya anneme olmadığı kadar aşık. Babam zaten annemi hiç sevmedi. Birbirlerine hep saygılı oldular ama aralarında hiç aşk yoktu. Şuan ise Aslı'ya olan aşkından onun her istediğini yapıyor. Hatta bazen Aslıyı benden bile çok sevdiğini düşünüyorum..

Ve emin olamasam da galiba Aslı annem varken de babamın hayatındaydı.

Bu düşünceler beni gerçekten yoruyor annemin gidişi ile iyice yalnız kaldım ve ablamın bize çektirdiği acılar, hersey üst üste geldi.

Beni herkes yalnız koyup gitti. Çok arkadaşı olan biride değilimdir. Herkesle iyi geçinirim ama yakın arkadaşım bitek Ayşe.

İlkokulda da sadece Ayşe vardı. Çünkü Orhan yanımda kimseyi istemezdi. Çete gibi arkadaşları vardı ve beni ilk nerde gördü ve bana nasıl aşık olmuştu hiç bilmiyorum ve merak ediyorum.

Onu reddetme sebebim; çok kaba ve kendini beğenmiş birisi. Ve çevremdekileri dövüp onlara benden uzak durmalarını söylüyo olması beni çıldırttı. Belkide böyle arkadaşsız kalma sebebim o.

Lisede o yurt dışına gidince rahatladım ama yine de asosyallik ruhuma işlemişti. Lisede de üniversitede de yakın arkadaş edinemedim.

Etrafı topladıktan sonra kendime kahvaltı hazırladım ve balkonda kahvaltı ettim. Balkonda tüm Finike ayaklarımın altında oluyor. Evler dağlara yapıldığı için deniz ve asagida kalan evler muhteşem bir manzara oluyor.

Evden çıktım ve hızlı adımlarla gidip otobüse yetiştim. Kafenin önünde indim ve içeri girdim. Herkese Günaydın dedim ve masaları silmeye başladık.

Çalan yabancı müzik ile biraz da olsa keyifli olmaya çalıştım. Ve işimi yaparken denizin kıyıya vuran sesini dinledim. Etraf mis gibi deniz kokuyor. Ve denizden gelen serinliğin yüzüme vurması sanki şevkatle yüzümü okşuyor.

Keşke kafede akşamcı olsaydım. Aksamcılar daha az para alıyo ama en azından bizim gibi bu öldürücü güneşi çekmiyolar. Neyse herseyin bi bedeli var.

İşler bitince Ayşeyle hamakta biraz oturup dinlendik.
Ayşe muhasebeciye bakıp gülünce onu dürttüm. "Heyy Noluyo!?"

"Olduğu yok, merak etme" dedi. "Olmasında adam evli ! Salaklık etme" dedim ve yüzüne sinirle baktım. Yüzüme gülerek baktı ve "elimi sallasam ellisi saçmalama" dedi ve yanağımdan öptü.

"Sen benim en iyi dostumsun" dedi. Bende yüzüne tebessüm ederek sende öylesin dedim.

Biz aylaklık ederken Orhanın arabasının yaklaştığını gördüm ve yerimden kalkıp çiçekleri sulamaya başladım. Ayşe de işinin başına gitti.

Ana kapının hemen yanında olduğum için onu karşıladım ve "Hoşgeldiniz" dedim. "Günaydın" dedi ve gözlüğünü çıkartıp ne yaptığıma baktı. Yine tepeme dikilmiş öylece bana bakıyordu.

Kollarını birbirine geçirdi ve homurtu şeklinde "Berke kim?" dedi.
Başımı kaldırdım ve anlamayarak yüzüne baktım ve mimiklerime hakim olamayarak şaşkınmış gibi "arkadaşım neden?" dedim.

"Yurt dışına gidip geldim diye değişmedim Müjde, ben hâlâ eski benim" dedi ve yanımdan rüzgar gibi geçip gitti.

Ne demek istedi ki şimdi bu? Düşünmeme fırsat vermeden bana tekrar seslendi ve kahve istedi.

Hızla gidip orta şekerli kahve yaptım ve odasına getirdim. Kahveyi getirirken kapıda birden sendeledim ve son anda düşmekten kurtuldum.

"Çok sakarsın" dedi. Şaka olarak algılamak istedim ama yüzünde tek bir ifade olmadan öylece gazetesine baktı. Kahveyi verince odasından çıktım ve bahçeye Duygunun yanına geldim.

Bahçedeki çiçekleri sularken kafeden içeri süslü mü süslü uzun bacaklı yarı çıplak bi kadın girdi. Sabahın bu saatinde onca makyaj yapmış olan bu kadın çok itici duruyordu. Çiçekleri sularken aynı zamanda da bu kadını süzdüm.

Kadın direk olarak Orhanın odasına girdi, hemde kapıyı çalmadan daldı. Biraz düşündükten sonra bu kadının dün telefonda aşkım dediği kadın olduğunu düşündüm ve midem bulandı. Bula bula bu süs kedisini mi bulmuş?

Bu kadın benden kesinlikle bin kat daha bakımlı ve daha hawai. Her erkeğin arzuladığı tipte biri sonuçta her kız sabahın 9'unda gelin makyajı gibi makyaj yapmaz. Kadın ağır bakımlı.

Giydiklerine ve taktıklarınada bakılırsa zengin biride. Ya da Orhan sayesinde böyle zenginleşmiş. Sonuçta Orhanın sevgilisi olan insan yada eşi olucak insan fakir olmaz, beyimiz yüksek sosyete.

Beynimin söyledi sözleri yüreğim tastiklemese de aklım ve mantığım kesinlikle böyle düşünüyor. O fakir birine bakıcak biri değil. O güce önem veren biri. İlkokulda da herseyi markaydı ve özel araba ile gelip giderdi. O yaşta ona herkes saygı duyar ve Orhan bey derlerdi. Sonuçta babasının kahve fabrikası var artık turizm'e de girdi.

Benim için ise zenginliğin hiç bir önemi yok. Tek elde etmek istediğim güç; başkalarına muhtaç olmadan yaşamak. Ve sevdiklerimi başkalarına muhtaç etmeden yaşatmak.

Orhan odasına giren kızı kolundan tuttu ve kapıdan çıkarıp arabasına doğru sürükledi. Kız itiraz ederek onu kolundan tuttu ama burdan ne konuştuklarını anlayamıyorum. Kız Orhanın boynuna sarılıp onunla Cilveli bir şekilde konuşuyordu, bunu ağzını yamuşturmasından anladım iyk.

Kızı arabaya zorla bindirdi ve arkasından el sallayarak uğurladı. Ehe kesin sevgilisi dedi mantığım. Orhan derin bir nefes alıp kafeye girdi ve başını çevirip bana baktı. Tabi o bana bakmadan bende ona bakıyor olduğum için göz göze geldik.

Beni eliyle yanına çağırdı ve bende elimdeki süpürgeyi bırakıp sallana sallana odaya yürüdüm. Kapıyı çalıp odaya girdim ve söyleyeceği şeyi bekledim o ise ben yokmuşum gibi davranarak telefonuyla ilgilendi bu yaklaşık böyle 5 dakika devam edince "eğer söyleyeceğiniz bişey yoksa işime döneyim" dedim. Aniden telefondan yüzünü kaldırdı ve yüzümü incelemeye başladı.

Yüzümün her satırını ezberlemek ister gibi gözleri tüm yüzümü gezdi. "Bi daha mesajlarımı cevapsız bırakma!" dedi ve arkasına yaslanıp şimdi gidebilirsin dedi.

Bu neydi şimdi bu kadarmıydı? Sanki beni deniyor gibi. Deneme tahtasimiyim ben? Demin ki kızı gördüm diye tepkimi mi ölçüyor acaba diye düşündüm ama neden böyle bişey yapsın ki daha dün yanımda o kızla aşkımlı,canımlı konuşan oydu.

Daha fazla düşünmemeye gayret ederek işime odaklandım ve kafeye dolan müşteriler ile başlayan maratona ayak uyurdum.

Bugün biraz geç kaldım üzgünüm ama tüm gün temizlik yaptım ve bu bölümüde alelacele yetiştirdim. Sizlere lâyık değil ama idare eder gibi😉 Yarın bu kadar az oluşunu telafi etmeye çalışıcam 😘 sizleri seviyorum hoşcakalın. Bide yorumlarınıza gerçekten önem veriyorum sizler Harikasınız❤❤

YAZ IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin