Sakar Hizmetçi

318 43 27
                                    

-Medya Orhan

Sabah 7'de alarm sesi ile gözlerimi açtım. Zoraki yataktan kalktım ve penceremin önüne gelip muhteşem manzarama baktım.

Parmak uçlarımda yürüyerek mutfağa geçtim ve kendime hemen tost hazırladım yanına da taze sıkılmış portakal suyu koydum.

Sabah ışığı etrafta turuncu bir renk bırakıyor ve ben bu saatlerde uyanmaktan nefret etsem de bu havayı seviyorum. Ben galiba gerçekten onca yaşananlara rağmen hayatı seviyorum. Şükürler olsun.

Aynanın başına geçtim ve vücuduma göz gezdirdim. Çok uzun olmayan bir boyum var hatta çoğu arkadaşımdan kısayımdır. Gözlerim de saçlarımda açık kahverengi, sıradan bir burnum var, kalın dudaklarım var hatta alt dudağım biraz fazla büyük hani derler ya bal dudak diye bu tabiri hep duyuyorum gerçekten öyle bu orantısızlik canımı sıksa da kendimi tüm sıradanlığımla seviyorum. Sonuçta ben benim ve dünya da tekim😉.

Hafta sonu Ayşeden aldığım kafenin kıyafetlerini üzerime giydim. Etek siyah, tişört beyaz renk ve etek biraz fazla kısa bu duruma canım sıkıldı çünkü etek giymeyi sevmiyorum. Bu halimi babam görse beni pencereden atar herhalde. Aşağı doğru çekiştirdigim etek biraz da olsa diz üstü oldu ve aşağı inip bisikletime bindim. Allah kahretmesin! Bu etekle nasıl bisiklet sürücem.

Ne kadar denesemde olmadı illa etek yukarı çıkıyor bisikleti bi kenara koydum ve koşarak otobüse yetiştim.

Sahilden giden otobüse son anda yetiştim ve hemen 10 dakikaya geldim. Koşarak kafeye girdim ve hemen Ayşeyi buldum. Ayşe kolumdan tutup beni muhasebecinin yanına götürdü patrondan sonra en yetkili kişi o imiş falan felan işte.

Ayşe ile dışardaki sandalyeleri düzeltmeye başladık. Etrafa bakındım ama etrafta Orhan yoktu bakinmami anlayan Ayşe "daha gelmedi boşuna arama" dedi koluma vurup.

"Umrumda değil sadece tedirgin oluyorum anla benide" dedim. "Daha gelmez sabahın köründe napcak ki koskoca patron istediği zaman gelir takma kafana" dedi başımla onayladım ve işe devam ettim.

Elimde bez ile masaları temizlemeye başladığım sırada kapıdan (Patron) Orhan girdi.

"Hani sabahın köründe gelmezdi" dedim Ayşeye çemkirerek. "Ben ne biliyim iş aşığı çıktı herhalde" dedi koluma çimdik atıp.

Muhasebeciye bişeyler dedi ve odasına girdi. Ayşede bana bakıp "Orhan küçükken kara kuru bişeydi şimdi şu haline bak afet olmuş mübarek" dedi ona göz devirdim. "Pismanmısın yoksa onu reddettiğin için" dedi. "Geçmiş defterini kapat artık Ayşe, geçmiş geçmişte kaldı" dedim.

Muhasebeci tüm personeli hazırol halde sıraladı ve biz sıraya girince (patron) Orhan odadan çıkıp karşımıza geldi. Elindeki kahve ile ve uyku mahmuru hâli ile aşırı çekici görünüyordu. Hemen bu düşünceleri kışkışladim tabi. Pis düşünceli iç ses.

"Herkese Günaydın! Öncelikle artık babamın yerinde ben varım bunu herkes bilsin..İş disiplinine önem veriyorum. Herkes ona göre hareket etsin! cıvık insan sevmem, bana ciddi olun lağbaliliğe gelemem. Şimdi sizlere iş dağılımınızı söyliycem babamın zamanındaki gibi herkes istediği işi yapmıyacak" dedi.

Gözleri benimle hiç bir araya gelmedi, sanki özellikle bunun için çabalıyor gibiydi herkese tek tek bakıyor ama bana gelince gözlerini kaçırıyor.

Ve sesi... Allahım sesi gerçekten kadife gibi çok güzel bir hitap şekli var. Eskisi gibi çocuksu değil tabi şimdi gerçek ve erkeksi bir ses.

"Erkekler plaj kısmında çalışıcak, kızlar da iç kısımda, yan bahçede de 2 kız çalışıcak söylediğim kişiler söylediğim yerlerde olsun" dedi ve öncelikle erkeklere bakıp 2 erkeği de dışarı verdi ardından ilk kez bana baktı bu bakış öyle derin ve anlamlı görünüyordu ki tabi bu benim yanlış hislerim değilse ya da ben anlamlandırıyoda olabilirim. Direk gözlerimin içine bakarak;

YAZ IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin