Dağ Evi

232 33 33
                                    


Yüzüne attığım tokat ile ses yankılandı. Yüzünü yana eğdi ve yaklaşık 15 saniye öyle kaldı. Yaşadığı şoktan olsa gerek donuk kaldı.

Dudaklarım sömürülmekten ve yağmurun yakmasından sızladı. Kışın soğuğunda çatlamışta sızlıyor gibi.

Dudaklarımı yaladım ve dudaklarımdaki ıslaklığı sildim. Bu yağmur da mümkün değildi. Yağmur git gide arttı ve saçlarım duştan çıkmış gibi ıpıslak halde.

Orhan kendini topladı ve yüzünü tutarak bana döndü. Sinirli ve vahşi bir Kurt gibiydi. Bileğimden kavradı ve sertçe kelepçe gibi sıktı. Sıktığı yerin boğumları beyaz ve acı verici olduğundan onu itmeye çalıştım ama öyle sertçe yakaladı ki beni sürüklemeye başladı.

Ona vurduğum için nefret ateşini yeniden uyandırmış olmalıyım. Şuan gerçekten benden nefret ediyor. Tıpkı yıllar önceki gibi yine ona vurdum ve onu reddettim. Kendimle gurur duymuyorum ama artık onu sevmemek ve ondan çok uzaklara gitmek istiyorum.

Yaşattığı acı artık dayanılmaz ve ızdırap dolu. Sabah tıpkı öbür kıza yaptığı gibi beni de arabaya itti ve kapıyı kapattı. Kapıyı açmaya çalıştım ama kilitlemişti kendi de diğer tarafa oturdu ve bi süre direk karşıya baktı.

Bu görüntüsü kendisine ait değil gibi sanki içine bir psikopat, katil girmiş gibi görünüyor. Ona bişey demeye tırstığımı itiraf etmeliyim. Ama yine de tüm cesaretimi toplayarak "Sözlü bir kızı kaçıramazsın, bırak beni!" dedim ve parmağımdaki yüzüğü gözüne tuttum.

"Kim O orospu çocuğu?!" diyerek bağırınca korktum ve elimi damağıma götürdüm. "Seni ilgilendirmez" dedim ve kollarımı kenetledim. "Bugün ki adam mı?" diye hırladı. Homurdandım ama ne Hayır diyebildim ne de evet. "Onu öldürürüm Müjde, sana yemin ederim onu öldürürüm ve leşini köpeklere yediririm" dedi. Bu adam kesinlikle Orhan olamaz içine şeytan mı kaçtı acaba.

Ben cevap vermeyerek sessizliğimi korudum. Oda birden arabayi çalıştırdı ve hızla ana yola girdi. Nereye gittiğimiz belli değildi hatta şehirden uzaklaşıyorduk. Nereye gidiyoruz diye bi kaç kez sordum ama hiçbirine cevap vermedi.

Tüm vücudu ıslak ve seksi görünüyordu. Bu macera içinde bunu düşündüğüm için kendime lanetler okudum ve onu yumuşatıcak şeyler bulmaya çalıştım. "Lütfen dönelim" diye masumane yalvarıyordum ama hiçbir etki olmadı. Sanki ben yokmuşum gibi davranıyor.

Müzik çaların üzerindeki telefon çalmaya başladı ve ekranda süslünün resmi belirdi. Telefon ısrarla çalmasına rağmen hiç aldırış etmedi. Bende bir cesaret telefonu elime aldım ve açtım "Alo kimsiniz?" dedim. Hayretle bana bakan Orhan telefonu elimden almak için uğraştı ama ondan telefonu uzaklaştırarak devam ettim. Kız "Orhan nerde?!" diye bağırınca "Orhan banyoda tatlım, bugün meşgul yarın ara" dedim ve kapattım.

Orhan yüzüme sinirle bakınca bende güldüm ve intikam böyle olur dedim. Orhanda bir an güldü ve yüzü uzun zaman sonra gevşedi. Yağmur bir türlü dinmedi bizde yayla köy gibi bir yere çıktık biz çıktıkça hava soğudu ve yağmur arttı.

Şuan beni kesinlikle kaçırıyordu ve ben bunu babama nasıl açıklıycam? Ve beni neden buraya getiriyor?

Hava açılmaya başladı ve yağmur durdu. Gökyüzünde birden gökkuşağı oluştu.

 Gökyüzünde birden gökkuşağı oluştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dağ evi gibi bir yere geldik. Buralara daha önce hiç gelmemiştim etraf çok tenha ve korkutucuydu. Orhan etrafa korkarak bakmama güldü ve "Korkma yanında ayı boğan gibi bir adam var hem güçlü, yakışıklı kıymetimi bil" dedi ve göz kırptı. Tam bir egoistsin dedim.

"Sen asıl kendine bak burnun daima havada kimseyi ve hiç birşeyi beğenmeyen bişeysin" dedi. Sanki ben bir eşyaymışım gibi konuşunca kızdım koluna bir şaplak vurdum ve "Ne diye getirdin beni buraya!" dedim. Koluna hafif vurmama rağmen abartarak aah! diye bağırdı ve "beni dövmeye iyi alıştın Seni buraya getirdim çünkü seni kaçırdım, ben yokken çok yaramazsın haylaz sevgilim" dedi.

Yönünü tamamen ona döndüm ve "Ne demek kaçırdın? Sözlüyüm sözlü" diye bagirinca "Sikerim sözünü amk o salağı mı buldun bula bula" dedi.

"Sende bula bula onu bulmuşsun ya ne varmış" dedim. Sözümü bitirince arabayi bir dağ evinin önüne park etti. Ahşaptan yapılmış bu ev eski ama pahalı görünüyordu. Dubleks bir evdi ve cok güzel bir bahçesi var. Arabadan indim ve hayretle baktım.

Hava öyle güzeldi ki etraf çam ağacı kokuyor. Islak toprağın kokusu ve tüm şehrin ses kirliliğinin dışında burası cennet gibi öyle huzur verici ki. Etrafta dolandım. Yakınlarda ne bir ev ne bir ışık vardı. Heryer orman.

Orhanda arabadan indi ve yanıma geldi zorla parmaklarımı kaldırdı ve parmağımdaki yüzüğü zorlayarak çıkarttı her ne kadar dirensemde elimi sımsıkı tutuyordu. Yüzüğü eline aldı bende uzanarak onu almaya çalıştım ama ellerini iyice havaya kaldırarak beni peşinde koşturttu.

Islak bir çalıya bastım ve birden yere düştüm. Elim incindi ve kıçımın üzerine düştüğüm için alt yanım sızladı. Ayrıca havanın soğuklugundan donuyordum.

Orhan düştüğümü görünce hızla yanıma geldi. Ayağa kalkamadım ve sızlandım "beni buraya getirdin bak ne oldu" diye söylenince Orhan benden biraz uzaklaştı ve ilerdeki uçuruma doğru elindeki yüzüğümü fırlattı. Yüzüğü fırlatışına hicbirsey söylemedim öylece izledim. Nedendir bilmem mutluyum.

Orhan koşarak yeniden yanıma geldi ve beni kucağına alarak eve doğru taşıdı. Evin içi ahşaptan dolayi mis gibi kokuyordu ama etraf yıllardır gelinmemiş gibi tozlu.

"Burası bizim av evimiz aslında Dedemin, o avı çok severmiş ve bu ormana avlanmaya gelirmiş, ondan sonra babam böyle şeyleri hiç sevmez benimde fırsatım olmaz ama bazen buraya gelmek çok hoşuma gidiyor buraya çocukken dedemle gelir haftalarca kalırdık" dedi. Eline bir lamba aldı ve yaktı. Ardından beni bir battaniyeye sardı. Kendimi küçük bir bebek gibi hissettim ve şımardım. Acaba diğer kıza da mı böyle..

Ateş yakmak için şömineye yaklaştı ve hiç zorlanmadan hemen yaktı. Onunda üzeri ipislakti ve donduğu belliydi. "Başka battaniye yok mu?" diye sordum üzerine bişey almayınca.

Yok deyince ona da yanımda yer açtım ve gelmesini söyledim. Üzerindeki gömleği birden çıkarttı ve bende gözlerimi kapattım. Bu hareketime uzun uzun güldü ve yanima gelip sokuldu.

Ona bakmayarak ve gözümü elimle kapatarak "gömleğini şömineye yakın tutta hemen kurusun" dedim. "Bu baklavaları görmek ve ellemek için kızlar deliriyo be , sana sunuyorum ama sende bakmıyorsun" dedi ve güldü. Hala yüzümü saklayarak "Seni çıplak görmek istemiyorum" dedim.

Bana iyice yaklaştı; "eninde sonunda görücen" dedi ve Ellerimi yüzümden çekti. Ellerimi aldı ve karın kaslarının üzerinde gezdirdi. Teni alev alev yanıyordu ve benim Ellerimde buz gibiydi. Aslında benim ellerim hep soğuk olur, herkes bana bu yüzden vampirmisin der.

Ellerimi ellerinden kurtardım ve kenetledim. Orhan her hareketime gülüyordu. "Sude olsa şimdiye üzerime atlamisti" dedi. "Ben onun gibi azgın bir fahişe değilim" dedim.

"Bana bu şekilde yaklaşma sakın Git biricik sevgiline ellet kendini" diye cıyakladım. "Sakin ol Müjde" dedi ve gözlerini devirdi. Bi süre öylece ateşi izledim ve gözlerim ağırlaşmaya başlayınca da uyuya kaldım.

Lütfen Vote Ve Yorum 😘😘
Vote ve yorum azalırsa hergün bölüm atabileceğimi sanmıyorum. Yorumlarınız öyle güzel ki her gün yazmama onlar sebep 😉😉

YAZ IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin