Eyvah

99 15 14
                                    

    Teninin soğukluğu ile içimi endişe kapladı ve üzerini sımsıkı örttüm. Havalar artık daha soğuk daha yüksekteyiz, daha uzakta.. çok uzakta, kimsenin bizi bulamayacağı kadar uzaktayız.

    Yasin bizi burda yalnız bıraktı ve gitti. Aslında kıyafet ve yiyecek şeyler almak için gitti. Yan komşumuz yaşlı çifte de bizi emanet etti. Dağ evinden buraya geleli 5 saat oldu. Orhan yine derin bir uykuya daldı. Yani onun kafasına sopayı geçirdiğim zamandan sonra.

   Söylemek istediğim şeyleri bile söyleyemedim dilim mühürlenmiş gibi.. Sanki onu yıllar sonra görmüşüm gibi ama aslı öyle değil, o hep vardı birden ellerimden kaydı.

   Uyanmasını beklerken küçük şömineyi yakmak için odun aramaya başladım. İçerde hiç olmayınca yan komşuların kapısını çalmak zorunda kaldım.

   Yaşlı adam kapıyı açtı ve güler yüzle baktı. Uzun boylu ve mavi gözlü yaşlı adam tahminimce 70 yaşlarında bir ihtiyar. Gözlerinin yüzüne kattığı sevimlilik ile baktığı anda özlediğim baba sevgisiyle ona sarılmak ve sarılmak istedim. Tabiki gururum buna mani oldu. Tanımadığım yabancı kişilere sarılan biri değilim.

   "Ev çok soğuk ve şömineyi yakıcak hiç odun yok gibi rica etsem biraz alabilirmiyiz?" dedim soğuktan hafif titreyen sesim ve nefesimle.

   "Elbette kızım" dedi ve eline aldığı kovaya odun doldurmaya başladı. Ona mâni olmaya çalışarak "Lütfen bu kadar yeter" diyerek durdurmaya çalıştım. Gülümsedi ve "Alın işte kızım , hem size hoşgeldiniz hediyemiz olsun, başka vericek pek biseyimiz yoktu sizin ihtiyacınız" dedi ve yine sımsıcak gülümsedi.

   "İbrahiiim hadi yemeğe.." dedi içerden gelen ses. "Hanım gel hele" diye seslendi adının İbrahim olduğunu öğrendiğim sevecen ihtiyar.

    "Noldu?...." dedi ve elinde tuttuğu beze ellerinin suyunu silerek bana baktı. Onunda birden yüzü yumuşadı ve "Hoşgeldin kızım" dedi. Tıpkı eşi gibi oda cok sıcak kanlı bir hanım diye hemen teşhisi koydum.

   "Yan tarafa gelen komşumuz hanım kızımız ismi dee..." dedi ve "Müjde" diyerek tamamladım. Yaşlı kadın gözleri kaybolurcasına gülümsedi ve "Can kızım gel yemek yiyelim" dedi içeriyi işaret ederek.

    Sıcacık küçük evlerindeki mutluluğa, huzura öyle imrendim ki bacasından duman tüten küçük tek katlı ev şimdiye dek gördüğüm en muhteşem ev gibi göründü. Hatta bir an direk dalmak ve evin her köşesindeki huzuru içime çekmek istedim. Yağmur damlaları yüzüme vurmaya başladı ve havada iyice kararmaya başladığı için "gideyim ben evde hastamız var" dedim ve gülümseyerek kovayıda elime alıp gitmek üzereyken ihtiyar kadın bekle hemen geliyorum diyerek içeri gitti.

   Yaşına göre hızla genç kız gibi hareket edişi beni hayretler içinde bıraktı; biz bu yaşta tembellikten ve uyuşukluktan ölüyoruz ama o ceylan gibi maşallah dedim içimden ve merakla etrafı taramaya devam ettim acaba çocukları nerede diye merak içimi kemirsede dillendirmedim ve İbrahim amcaya bakarak "odunlar için çok teşekkür ederiz bunu borç bilirim" dedim. "Borç nedir kızım? Bizde borç morç olmaz hediye olur" dedi yeniden sımsıcak gülümsedi ve kapıdan elinde poşetle beliren yaşlı kadına döndü bakışlarımız elindeki poşete bir sürü meyve koymuş ve diğer eline de küçük bir tencere almış önüme geldi ve elimdeki kovayı da görünce "İbrahim sen hanım kızımıza yardım ediver" dedi ve elindekileri İbrahim amcaya verdi. "Tabi ederim Haticem" dediğini duyar duymaz kalbimde kuşlar uçmaya başladı.

   Allahım aşkları nasıl güzel, nasıl aşk dolu. Ya nasılda işlediler benim içime de. Kıskandım da biraz, bizde böyle olur muyduk ilerde..

YAZ IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin