Ateş

132 16 11
                                    

  

    Onu kaybetmek hayatımı kaybetmek gibi zehirli ve ölmüşlük hissi barındıran bir acı.

    Olanca gücümle koştum her yeri aradım ama onu hiçbir yerde bulamadım. Hızla yola attım kendimi yaşlı çiftin evinden gelen gülüşmeler ile iyice panik oldum ve eve hızla girdim. Adımlarımı öyle sık ve hızla attım ki bir an ayağıma kramp girdi, sızladı ama yinede bırakmadım hızla devam ettim. Kapıdan bi hışımla girdim ve Orhanla oturmuş olan yaşlı çifte baktım. Orhan oturmuş yemek yiyordu ve onlarda onu izliyordu. Hiç bir anormal durum yok gibi sakinlerdi.

   Yüzlerine baktım ve varlığımı belli etmeye çalışarak öksürdüm. 3 ü birden bana baktı ve gülümsedi. Yaşlı adam "Aaa hoşgeldiin gel kızım sende yemek ye" diyerek beni sandalyeye oturttu. Yaşlı kadın da hızla mutfağa gitti ve yiyecek şeyler getirip geldi. Beni sandalyeye oturttular ve sevgiyle karşıladılar ben ise ne olduğunu ne bittiğini anlamayarak baktım.

   Deminki çığlık sesi neyin nesiydi ve Orhan neden böylesine suskun duruyordu sanki herşey normalmiş gibi davranıyor ve onlarla kibar bir şekilde konuşuyordu. Onlarda onu çok sevmiş gibiydiler ki sırtına vurup ye oğlum ye afiyet olsun diyorlardı. Orhan tabaktaki yemeği yedi bitirdi ve ellerinize sağlık diyerek yaşlı kadının ve yaşlı adamın yüzlerine gülerek baktı.

   Bu durumu bozar gibi yüzlerine baktım ve Orhana daha dikkatle bakarak "Ne ara tanıştınız öyle" dedim. Orhan susarak 2 dakika yüzüme bakınca İbrahim amca lafa girdi ve "Bizim bahçede onu görünce bizim hanım korkmuş ve bağırmış bende hızla geldim elimde tüfekle sonra baktık ki senin nişanlın..." deyince gözlerimi büyüterek Orhana baktım ve yüzüm kızardı. Orhan yüzünü önüne eğmiş gülüyordu onun bu gülüşünü hayra yormayarak İbrahim amcayı dinlemeye devam ettim "... işte kızım anlattı böyle böyle bizde farkettik ki bizim oğlumuza da Orhan oğlum öyle çok benziyor ki hanım birden onu yakından görünce ağlamaya başladı ve o an sanki oğlumuz geldi sandık" dedi ve göz yaşlarıyla, sesinin titremesi konuşmasına mâni oldu. O an anladım ki oğulları vefat etmiş. Kalbim derin bir acı ile sızladı. Orhan ayağa kalktı ve İbrahim amcanın yanına gelerek ona sarıldı. İbrahim amca Orhanın omzuna başını koydu ve koskoca adam küçük bir çocuk gibi göz yaşlarına boğuldu. İçerden de hıçkırık ve ağlama sesleri gelince daha fazla dayanamayarak bende ağlamaya başladım. Gözlerime bakan Orhanın yüzünde uzun zaman sonra şefkati gördüm.

***

   Evden çıktığımızda yaşlı çiftte evlerinin önüne çıkarak bizi uğurladı. Orhan uysal bi şekilde yanımda yürüyünce dayanamayarak "Neden kaçmadın? İmkanın varken neden gitmedin benden" dedim. Elleri ceplerinde her zamanki karizmatik ses tonu ve kendinden emin bakışı ile "Burayi sevdim" dedi her halinden dalga geçtiği belli olarak. "Ciddiyim" dedim ve kollarımı birbirine geçirdim. "Kaçmak bana göre değil, kalıp savaşmayı tercih ettim. Beni inandır hadi sana bi şans veriyorum" dedi ve eve girdi.

   "Gerçekten Sudeye inandın ama bana inanmıyorsun beni deneyeceğine onu deneseydin!" dedim.

   "Gözlerimi açtığımda yanımda kim varsa ona inandım, madem böylesine aşıktık neden sen yanimda değildin? Neden gelmedin?!"

   "Geldim o gün bayıldım durumunu öğrenince sonrada kaçırdılar seni, ulaşamadım, sana bunu yapanlardan korumak için ailen çok sıkı önlemler aldı. Heryerde güvenlik vardı, nasıl gelebilirdim? Baban da Sudenin tarafında, hep onun tarafında oldu çünkü ... çünkü onunla ilişkin oldu.."

    Ellerimi başımın arasına aldım ve merdivenin kenarına oturup uzaklara baktım. Beni takip etti ve oda çok az mesafede yanıma oturdu.

    "Aklımı yitiricem, hiç bir şey hatırlamıyorum. Herşey uçmuş gibi, ruhumu kaybetmişim gibi."

YAZ IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin