Hayattan tat almayalı uzun zaman olmuştu. Gerçekten güldüğüm anları özlüyordum. Aciz olduğumun farkındaydım, hazardan medet ummak belki aptallıktı belkide saçmalık bunu neden yaptığını bilmesemde yavaş yavaş hoşuma gitmeye başlamıştı. Henüz birşeyler için çaba sarfetmesede yanımda olduğunu bilmek tuhaf bir şekilde güven veriyordu. Karşımdaki tamamen siyah giyinimli bir kız hazarla birşey konuşmak istediğini söyleyerek yanımdan götürmüştü. Kafamı onlara çevirmemek için ustun bir çaba harcasamda istemeden gözlerim kayıyordu. Şöyle bir baktığında kız konuşuyor hazar ise bomboş gözlerle dinliyor gibi yapıyordu. Yada dinliyordu bundan pek emin değildim. Gözüm cafe boyunca gezdiğinde kızların kıskanç gözlerle ikisini izliyorlardı. Kız heyecanla hazara birşey söylediğinde hazar aynı donuk ifadesiyle birşey söyledi. Kız bariz bir şekilde gerilirken suratı kıpkırmızı olmuştu. Hazar tekrar birşey söylediğinde kız sinirle masadan kalkıp koşar adımlarla cafeden çıktı. Ne olduğunu deli gibi merak etsemde öylece oturup elimdeki kitaba odaklanmaya çalıştım. Belkide sevgilisiydi ki bu büyük bir ihtimal neden hala bana yardım etmeye çalışıyordu.. ders saatimin geldiğini gordugumde okuduğum daha doğrusu okuyamadığım kitabı büyük çantama atıp ayaklandım. Bu derste blok olursa eve gidip bütün gün uyumayı planlıyordum.
Arabama ilerleyip sıkıntıdan patlayan arkadaşıma baktım. Kollarını göğsünde bağlamış sarı saçlarını tepeden toplamıştı. Yanaklarını şişirip bir kez daha etrafına baktığında beni görmesiyle kızgın bir yüz ifadesine büründü. Hızlı adımlarla yanına gidip kollarımı boynuna doladım. Bugün hiç görmemiştim ve özlemistim tamam belkide kızgınlığının geçmesi içinde yapmış olabilirdim. Tahmin ettiğim gibi hiç beklemeden kollarını doladığında zaferle gülümseyip geri çekildim. " Hadi gidelim doli" kızgın ifadesi geri gelirken birşey demesine fırsat vermeden arabaya bindim. Oda bindiğinde kapıyı hızla kapattı. Arabamı sevdiğimi biliyordu ve bilerek yapıyordu. " Heyy yavaş ol" beni takmiyormus gibi yaptığında gülümseyip arabayı çalıştırdım. " Kemerini tak gazel" emniyet kemeri takmayı sevmezdim ve takmayacaktım. " Sana diyorum " omuz silkip yola koyuldum. Biraz hız beni kendime getirebilirdi. Dolunayında hız sevdiğini düşünecek olursak bir sorun göremiyordum. Yolu uzatmayı göze alıp daha sakin olan yoldan gitmeye karar verdim. " Neden burdan gidiyoruz " dolunay kemeri taktırmaktan vazgeçip yeni bir soru yöneltmişti. " Görürsün şimdi" sıkkınca nefesini üflediğinde cevabı bildiğini anlamıştım. " Pekâlâ kemerini takmassan bu gece seninle kalmam" tehdidi tehlikeliydi ve boyun eğip kemerimi taktım. Tek tük araba olan yolda gaza bastığımda dolunay homurdanıyordu. Bugün ki kız aklıma geldiğinde istemsiz bir şekilde biraz daha gaza yüklendim. Kıskançlık değildi bu , sadece bana yardım etmeye çalışıyordu ve eğer sevgilisiyse onun yapacaklarını kısıtlayabilirdi yada izin vermeyebilirdi. " Gazel biraz yavaşla" dolunayın birazcık korkmuş sesini duyduğumda kendime gelip alayla sırıttım
" Korktun mu doli"
" Ha- hayır canım neden korkayım biliyorsun ben hız severim" evet severdi ama şuan herzamankinden biraz daha hızlıydı bunun farkındaydım. " Öyleyse... biraz daha hızlanmamda bir sıkıntı olmaz " diyip biraz daha hızlandığımda telefonuma gelen mesaj sesine aldırmayıp yola odaklandım. Dolunay telefonumu eline aldığında okumasını bekledim. " O siktiğimin arabasını yavaş surmezsen ön camını kafanla parçalarım. Diyor kayıtlı olmayan bir numara " dolunayın telefonuma gelen mesajı okumasıyla şaşkınlık tüm bedenimi ele geçirmişti. Kim olduğunu anlamayacak kadar aptal değildim bu tarz kelimeler ona özeldi... ona ait. Hiçbirşey demeyip hızımı yavaslatmadan sürmeye devam ettim. Hızlı sürdüğümü nerden biliyordu Allah aşkına, dikiz aynasından arkama baktığımda onun arabasını görememiştim. " Kim ki bu hem nerden biliyor hızlı kullandığını hem onu neden ilgilendiriyor numarası da kayıtlı değil zaten ... gazel cevap versene " kulağımın dibinde cırlamasıyla yüzümü buluşturup" evde anlatacağım, şimdi sus yoksa ilimizde gebereceğiz" dediğimde korkmuş olacakki yerine sinip ses çıkarmadı. Ben ne kadar ölmek için bahane arasamda dolunay hayatı çok seviyordu. Birbirimizden farklıydık benim ruhum siyahı temsil ederken onun ruhu beyazı temsil ediyordu. Ben gülmeyi hiç sevmezdim o ise gülmeden duramazdı. Durduk yerde bile yüzünden tebessüm eksik olmazdı. Ben koyu renkli kıyafet tercih ederken o hep canlı renkli giysiler tercih ederdi. Yinede.. onu seviyordum . Kardeş olmuştu bazende abla ama şöyle bir baktığımda canımdan can olduğu kesindi.
Eve ulastığımızda gül yüzüyle sultanım kapıyı açmıştı. İkimizde sarılıp günümüzün nasıl gectiğiyle ilgili sorular sorduktan sonra üstümüzü değiştirmek için odaya çıkmıştık. " Hadi anlat artık" dolaptan kırmızı bir kazak alıp suratına fırlattığımda sinirle inleyip üstüme yürümeye başladı. Korkarak geriye kaçtığımda ayağım bir şeye takıldı ve yatağa düştüm. Kacmama fırsat vermeyip gıdıklamaya başladığında çırpınıp kurtulmaya çalıştım ama benden daha güçlü olduğu için bırakmıyordu. Kahkalarımız odada yankılandığında uzun zamandır böyle gülmediğim aklıma geldi. Oda yorulmuş olacakki kendini yanıma bırakıp soluklanmaya başladı. " Şimdi bebeğim.... anlat çabuk" sona doğru bağırdığı için kulağım hasar gorsede yatakta oturur pozisyon alıp anlatmaya başladım. Pür dikkat beni dinleyen dolunayın arada verdiği tepkiler ne kadar komik olsada ciddi ifademi bozmadan anlatmaya devam ettim. ".... mesaj atan hazardı. Aramızda hiçbir şey yok dediğim gibi sadece yardım etmeye çalışıyor niye yaptığını bilmiyorum. Sadece küçücük bir umut var ve ona tutunmaya çalışıyorum." Anlayışla kafasını salladığında konuşmasını bekleyip sustum. " Farkında değilsin değil mi ondan bahsederken gözlerinin içi parlıyor" işte bu beklenmedik olmuştu. Tabiki de farkında değildim. " Gazel... endişlenmelimiyim?" Bilmiyorum ki şöyle bir kendime baktığımda endişe varmıydı hiç düşünmemiştim. Tek endişem gitmesiydi. Biliyorum gidecekti endişelenmekte haklıydım. Ama dolunayın ne demek istediğini anlamıştım ve bu konuda endişlenmesine gerek yoktu. " Hayır dolunay ben sadece... " sözümü kesip " sadece ne " diye sorduğunda cevabım olmadığı için " bilmiyorum " diyip sustum. Dolunay ağzını aralayıp birşey soyleyecekken Ayşe sultan gelmişti. " Kuzularım hadi yemek hazır" ikimizde ayağa kalkıp aşağı indik ve masaya oturduk.Bol sohbetli yemeğizden sonra dolunay ders çalışmak için odama gittiğinde bende rahatsız etmemek için resim atölyeme gidip resim çizmeyi düşündüm. Üzerime baktığımda hala değiştirmemiş olduğumu görünce rahat etmek için odama ilerleyip üzerimi değiştirecektim. Odaya girdiğimde dolunay ortalıkta gözükmüyordu. Dolabımın karşısına geçip penye siyah bir şort çıkarıp üzerine siyah tişört aldıktan sonra üzerindekileri çıkarttım. Evin içi çok sıcak olduğu için üşüyeceğimi sanmıyordum. Tişörtü şortun içine katıp hoş bir görüntü çıkmasını sağladım. Telefonumu ve kulaklığımı alıp bir kat daha yukarı çıktım ve resimlerimle dolu olan odama girdim. Yaklaşık 40 tane resmim vardı sürekli yapsamda en çok beğendiklerim burada duruyordu diğerleri ise çatı katında. Yüksek sandalyeme oturup telefonumu yanımdaki ufak masaya koydum. Kulaklıkları da taktığımda en yüksek sesi açıp dışarıyla bağlarımı kestim. Boş sayfaya göz gezdirirken ne yapabileceğimi düşündüm. Aklıma gelen fikirle kararımı değiştirmeden resim kalemlerinden ucu ince olanı alıp çizmeye başladım. Yaklaşık yarım saat sonra ince çizgileri bitmişti. Kalemi bırakıp ucu daha kalın olanı elime aldım. Önce tonlamasını yapıp daha sonra gölgelendirdim. Kalemi bırakıp elimle siyahlığı dağıtmaya başladım. Ellerimi kullanmayı daha çok seviyordum . Tamamen bittiğinde telefonuma bakıp 2 saatin geçtiğini gördüm. 2 saatine değmişti. Karşımdaki benimle hazardan başkası değildi , niye bunu yaptığımı bilmesemde rahat hissettirmişti. Ben arkamı donmustum ve o da bir kadını kıskandıracak bakımlı elleriyle saçlarımı topluyordu. Güzel bir an olduğunu düşündüğüm için resmetmek istemiştim ve yapmıştım. Ensemde hissettiğim tanıdık nefesle donduğumu hissediyordum. Nasıl,neden, ne zamandan beri buradaydı. Kulağımda modelin şarkısı sarı kurdele şarkısı bas bas bağırırken ne yapacağımı şaşırmıştım. Kulaklığı kulağımdan yavaşça çıkartıp oturduğum yerde ona döndüm. Herzaman ki hazardı soğuk ve suratsız. Bende soğuk bakışlarımı ona yöneltip bakmaya başladım. Koltuğum yüksek olduğu için tam gözlerinin içine bakıyordum. Elini kaldırıp yanağıma koyduğunda aynı ifadesizlikle bakmaya devam ettim. Kafasını olumsuz anlamda salladığında kendi kendine yaptığının farkındaydım. " Çok güzelsin" duyduğum şeyle dona kalırken baş parmağıyla yanağımı okşuyordu. Kalbim deli gibi çarparken bırakmasını bekliyordum. " Hazar. ..." gözlerini sımsıkı yumup baş parmağını dudağımın ustune koydu. Bu bir çeşit sus deme şekliydi sanırım. " Ne yapacağım ben seninle"
Kurtar beni
Omuz silkip durdum ve onun konuşmasını bekledim. " Uyumak istiyorum" ee git uyu demek istesemde sustum. "Benimle birlikte uyur musun maviş"
İşte bu kesinlikle beklemediğim bir şeydi....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Umutsuzluk
Fiksi RemajaCanım yanıyordu. Ölümün kıyısında kaybolan benliğimle savaşıyordum ve kaybediyordum. İçim alev alev yanarken donuyordum. Ölüm bana kahkalarla gülerken bitmesini bekliyordum... Gözleri o kadar soğuk bakıyordu ki içimin titremesine engel olamıyordum...