Bugün, yengem Dilara, amcam Yusuf, Naz' ın kardeşi Ege ve kuzenim Naz'ların evine gide(ceğiz)...
Demeye kalmadan annemin sesini işittim; Hadi kızım gidiyoruz... Hızlı bir şekilde merdivenlerden inip annemin yanına geldim. Ne zamandır görmediğim ama kardeşim gibi sevdiğim kuzenim Naz'ı çok özlemiştim. Tabiri caizse içim içime sığmıyordu.
Yoldayken elimi yanağıma koyup, kafamı cama dayamış bir şekilde, daha önce Naz ile yaşadığımız maceraları düşündüm. O kadar çok maceramız var ki, mesela küçükken evin içinde saklambaç oynadığımızda, onu evin içinde kaybetmiştik. Annem, yengem ve ben baya bir aradık, ama bulamadık. O da yatak odasında gardrobun içine saklanmış, o kadar seslenmemize rağmen hala oyun oynadığımızı sanıp, saklandığı yerden 2 saat boyunca çıkmamıştı. Tabi daha sonra acıktığı için gardroptan çıkıp yanımıza geldi. Anne ben çok acıktım... Diyerek hepimizin yüzünü bir an da güldürmüştü. Tabi yengem tedbirini almak amacıyla bir daha böyle şeyler olmaması için ikimizde iyice bir tembihlemişti...
Düşüncelerden bir an için sıyrılıp, arabada radyodan çıkan sese kulak kabarttım. Yüzümde bir gülümseme belirdiğinin farkındaydım. Çünkü bu şarkı Naz ve benim en sevdiğimiz şarkıydı. Adı ise "Serdar Ortaç' ın Gıybet" şarkısıydı. Nedeni ise, canımız sıkkın olduğu zamanlar ya da bir şeye üzüldüğümüz an, bu şarkıyı dinleyerek moral bulurduk. Kıskananlar çatlasın havasına girerek, deli gibi dans ederdik.
Sonra etrafıma bakınırken, Naz, amcam, Ege ve yengem bizi görmüş olmalılar ki, bize el salladıklarını gördüm. Babam arabayı, onların evinin önünde durdurdu ve biz indikten sonra arabayı otoparka götürdü. Kardeşim Berk ise daha 10 yaşındaydı ve uykusuzluğa hiç gelemiyordu. Ki zaten o benden daha heyecanlıydı Ege'yi göreceği için, bu yüzden gece gözüne uyku girmemişti. Sabaha karşı 1-2 saat uyuduğunu duydum. Uykusuzluğa da pek alışkın olmadığı için halsiz düşmüş olmalı...Ooo hoşgeldiniz, nasılsınız? İyi gelebildiniz mi? Gibi tipik sorularla halimizi sordular.
Aslında çokta uzak değil, yani biz İzmir'de onlar da Manisa'da oturuyorlar. Şimdi diyeceksiniz ki madem bu kadar yakın neden gidip gelmediniz de hasret kaldınız birbirlerinize? Ama şöyle bir şey var ki onlar daha bu eve yeni taşındılar. Önceden Konya'da oturuyorlardı. Sonra taşınmak zorunda kaldılar. Çünkü onlar Konya'da ki evlerinde kira da oturuyorlardı. Bir miktar biriktirdikten sonra Manisa' ya taşınma kararı aldılar. Bize de yakın olur diye, zaten oradaki evleri de küçüktü bu ev daha bir büyük ve güzel. Her neyse çok uzattım bazen çenem böyle düşüyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM OLUR MUSUN?..
RomanceDamla'nın üniversite çağlarında onu seven Serkan'a hayır demesiyle başlamıştı aslında kalbinin alevlenmesi... Kalbinde rahatsızlık olan Serkan Damla'yı çok seviyordu. Ama bu rahatsızlığından Damla'nın sonradan haberi olmuştu. Damla ise, ailesine ver...