Bugün yeni bir gündü. Naz ile beraber düne dair hiç bir iz bırakmama çabalarındaydık... Naz dünkü hatasını düzeltmek için babamla konuşmaya gittiği sırada, bende yengemi ikna çabalarına başlamıştım. Biliyorum yengemin affetmesi kolay olmayacak bana kalsa bende affetmeyecektim. Lakin ayrılık psikolojisiyle bunu yaptığını biliyordum ve herşeyden önce tabi o benim kuzenimdi. Tek suçu sevmek olan birinin, cezası müebbet olmamalıydı. Tabi beni dinleseydi, bunların hiç biri yaşanmayacaktı ama o da kandırılmıştı bu da yetmezmiş gibi, duygularıyla oynanmıştı. Bunları yaşayan birinin, hele ki bu kişi kuzenimse her ne olursa olsun, onun yanında olmak boynumun borcudur. İçimdeki sesi bir kenara bırakıp, yengeme;
- Yenge biraz konuşabilir miyim... Dedim.
- Tabi konuşalım Damla, konu nedir?
- Naz ile ilgili, dünkü konu...
- Damla ben bu konu ile ilgili konuşmak istemiyom.
- Hayır yenge konuşmamız lazım itirazını kabul edemem kusura bakma...
Dedim ve konuşmasına izin vermeden devam ettim söyleyeceklerime;
- Sen odadan çıktıktan sonra ben Naz'ın yüzündeki pişmanlığı okudum ve seni hayal kırıklığına uğrattığı için çok üzgün, hatasını anladı. Sen onun annesisin sen ona inanmazsan, güvenmezsen kim güvenecek. Hadi gel affet kızını. Hatasız kul olmaz, önemli olan insanın hatasını anlamasıdır. Ve inan bana Naz olabildiğince hatasını anlamış durumda. Kuzenim bu haldeyken senin bence onu affetmeme gibi bir bahanen olamaz dimi yenge...
Dedim ve hem kendime hem de yengemin yüzüne bir gülümseme kondurdum...
- Haklısın galiba Damla ama hiç beklemediğim bir anda böyle birşey duymak insanı gerçekten üzüyor.
Dedi. Yengemin elini tutup;- Biliyorum yenge ama Naz'ı da anlamak lazım. Dünkü halini görsen için sızlardı. Şimdi bu dediklerimden sonra affedebilecek misin?.. Dedim. Olumlu bir cevap beklercesine...
- Damla, Naz senin kuzenin olduğu için çok şanslı... Senin hatırın için affedeceğim. Hem dün uyumadan önce düşündümde, biraz fazla üstüne gittiğimin farkındayım.
- Yenge beni gerçekten çok mutlu ettin, Naz'ı affederek. Ben o zaman Naz'ı çağırayım. Bir de siz anne kız konuşun.Dedim ve o sırada Naz içeri girdi. Meğerse babamla konuşması bittikten sonra bizi dinliyormuş.
- Damla, baban seninle konuşmak istiyor. Ben annemle konuşurken, istersen sende amcamın yanına git.
Dedi. Babamın yanına gittiğimde çok pişman olmuş olacak ki;
-Kızım özür dilerim... Dedi.
- Önemli değil baba, sende bilemezdin boşver ben unuttum zaten. Hem babalar kızlarını korumak için bazen böyle şeyler yaparlar sen daha fazla yorma kafanı bunlara... Dedim ve babamla sımsıkı sarıldık. O sırada yengem ve Naz içeri girdi. Naz elini annesinin beline sararak;
- Oh be bir an bu kabus hiç bitmeyecek sandım. Ama ben tekrar özür dilerim hepinizden... Ege ve Berk içeri girip, bizi gördüklerinde, Ege Berk'e dönüp;
- Madem öyle, gel Berk bizde sarılalım o zaman kıskandım... Diyince hep beraber kahkaha attık... Annem ve amcam ise, babam ve yengemle bizim konuşmamız gerektiğini bildikleri için bu seferlik onlar pazara gitmişlerdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM OLUR MUSUN?..
RomanceDamla'nın üniversite çağlarında onu seven Serkan'a hayır demesiyle başlamıştı aslında kalbinin alevlenmesi... Kalbinde rahatsızlık olan Serkan Damla'yı çok seviyordu. Ama bu rahatsızlığından Damla'nın sonradan haberi olmuştu. Damla ise, ailesine ver...