Tepesini dişlediğim kurşun kalemden iğrenç tatlar almaya başladığım sırada karşımdaki sandalyenin çekildiğini duyup kafamı kaldırdım.
"Kahve?" Karşımda gülümseyen Serena'ya aynı şekilde karşılık vermeyi istesem de yapamadım ve sadece elindeki kahveyi almakla yetindim
"Teşekkürler." Dudağını büzüp karton bardağı dudaklarına götürdü.
"Sorun ne?"
"Sadece, bana neden konservatuar okumadığımı hatırlatır mısın?"
"Hm," dudaklarını ağzının içine çekip bir saniye duraksadı. "Çift dal?"
"Pekala, şu sıralar o çift dalı alıp bu üniversitenin-"
"Bunu yapmayı ben de çok düşündüm, ama güven bana iyi niyetin ağır basıyor." Gözlerimi kapatıp nefes verdim.
"Şu sıralar okulu bırakmayı ciddi anlamda düşünüyorum. Yani, uzman olduğum şeyi yapmak sanırım en sağlıklısı."
"Hey, orada dur bakalım," Ellerini masaya koyup bana doğru eğildi. "Destiny Parker pes mi ediyor?"
"Ne yapmamı bekliyorsun ki? Saçma sapan hatalar yapıyorum, saçma sapan bir hayatım var ve... Ben..."
"Heey, neler oluyor sana? Bak, seni tanıyorum tamam mı, ve sen, bir şeyde kötü olduğunu, ya da ne bileyim işte bir şeyi yapamadığını asla söylemezsin çünkü öyle bir şey olmaz. Anladın mı?"
"Hey, bekle, sen bu değilsin. Sen beni teselli etmezsin." Yüzümü ekşittim. "Sen kimseyi teselli etmezsin." Serena duraksadı ve masadaki ellerini kaldırıp kollarını birbirine bağladı.
"Bazen ben de iyi bir kız olabiliyorum Parker. Ya da en azından beşeri duygularım birden baş gösterebiliyor. Şanslısın ki o sayılı anlardan birine denk geldin." Ne saçma bir durumdu bu?
Kitaplarımı toparladım ve kalkmaya hazırlanırken Serena'ya baktım.
"Pekala, sonra görüşürüz." Hafifçe gülümseyip başını salladığında yerimden kalktım ve çıkışa doğru yürümeye başladım.
*****
"Bunu yapmamız gerekiyor mu cidden?" Mona gözlerini devirdi.
"Misafir olan benim, ama nedense ben seni bir şeyler yapmaya zorluyorum."
"Bak, bence film gecesi yapabiliriz, ha? Mona, yalvarırım, yorgunum."
"Yorgun falan değilsin ve ben film izlemek istemiyorum. Eğlenmem gerekiyor." Ellerimi suratıma kapatıp ahladım ve parmaklarımın arasından bir kez daha ona baktım.
"Tanrım, olamaz, sen ciddisin." Tek kaşını kaldırdığında battaniyeme hüzünle bakıp yavaşça doğruldum. Mona ellerini çırparak zıplamaya başladığında oflyarak yataktan kalkıp dolabımın karşısına geçtim.
"A, a, a..." parmağını sallayarak yanıma geldiğinde kafamı yana yatırdım. "Ben seçeceğim." Harcayacak fazla enerjim olmadığından itiraz etmeden geri çekildim.
Mona uzun uğraşlar sonucu bir kot pantolon ve tam da benim seçeceğim tarzda bir sweatshirt çıkarttığında masum bir poz vererek ellerimi çenemin altına koydum. "Beni yormadığın ve beni istemediğim şeyleri giymeye zorlamadığın için teşekkürleeer..."
"Ne yapacağımıza karar verdim ve o aktiviteye en uygun kıyafetler bunlardı. Şimdi giyin, küçük cadı." Beni yalnız bıraktığında üstümdekilerden kurtulup yeni kıyafetlerimi giydim ve dişlerimi fırçalamak için alt kattaki banyoya indim.