10.05.2016 Geçmiş..
Günün ilk ışıkları yüzüme vururken evdeki sessizlik beni şaşırtmıştı. Ne adanın çizgi film seslerinden, ne de annemin mikser seslerinden eser yoktu.
Babamın evde olmamasına alışkın olduğum için onun yokluğunu sorgulamıyordum.
Yataktan kalkıp, odamdan çıkarak aşağıya indim. Evi turlayarak kimsenin olmadığından emin olduktan sonra salona geçip kendimi koltuğa attım.
Ne yapsam diye düşünürken bugünü kendime midye yeme günü ilan edip ayağı kalktım. Hemen yukarıya çıkıp 5 dakikamı almayan bir duşa girdikten sonra,
pembe renk olmasından zevk aldığım saçlarımı dağınık bir şekilde topladım. Üstüme rahat bir şeyler giyip, hafif bir makyaj yaparak evden çıktım. Kulaklığımı takıp kendimi G-Dragonun rahatlatıcı sesine bırakarak yürümeye başladım. Şarkıda geçen sözleri dinleyip anladıkça, kendime Korece dil öğrendiğim, Kore dili ve edebiyatı bölümünü kazanıp sevdiğim şeyleri yaptığım için teşekkür ettim.
Hayalim Güney Kore'ye gidip orada şirketlerden birinde dansçı olmaktı. Herkes için zor ve saçma ama benim için kolay ve ilgi çekiciydi. Mafya babası olan birinin kızı olunca bu hayal çocuksu bir hal alıyordu. Düşüncelerle birlikte yürümeye devam ederken sahile geldiğimi fark ettim. Hemen hemen her gün eve dönerken midye aldığım Faruk amcanın yanına gittiğimde kafasını kaldırıp, ''Bugün erkencisin'' dedi.
Yanındaki tabureye oturup '' Evde kimse yoktu, bende kalbimin sesini dinledim, beni buraya getirdi'' diyerek güldüm.
Oda gülümseyerek ''O zaman söyle bakalım kaç tane midye açayım ?'' diye sordu
Kendimden emin bir şekilde ''Ben bıkınca söylerim sen başla açmaya'' deyince Faruk amca kahkahalara boğuldu. Güldüğünde küçülen gözleri görünmüyordu. Gülmeye devam ederek midyeleri açmaya başladı, bende onu öyle görünce keyiflenip gülerek midyeleri mideye indirmeye başladım.
Bir süre sonra tıkandığımda ''Midyeyi çok seviyorsun belli ama yeter mi bugünlük ?'' diye sordu.
''Bir tane daha yerim'' Diye cevapladığım'da arkamdan bir ses yakınlaşarak ''Faruk Abi o bugünlük midye limitini doldurdu yeter bence'' dedi. Bu tabi ki benim Gecemden başkasının sesi olamazdı, arkama döndüğümde arkamızdaki banka oturmuş keskin kahverengi gözleriyle bana bakıyordu. Önümü dönüp son Midye'mi kendim açık ağzıma attım. Faruk abiye parasını ödedikten sonra tezgahtan peçete alıp Umut'a doğru döndüm, Ona doğru yürürken aynı soyadı gibi gece siyahı kaşlarını kaldırıp şaşkınca baktı.
''Neden kilolu olduğunu bu sayede öğrenmiş olduk''
''Ben kilolu değilim, sadece balık etli biriyim'' diyerek Umut'a isyan ettim.
Umut bana doğru yaklaşıp kolunu omzuma attı. ''8 senedir başımın belasısın senin şişko mu yoksa balık etli mi olduğunu anlamayacak kadar kör değilim'' diyerek bana az öncekinden daha yakın olan kahverengi gözleriyle gözlerime baktı.
Onun kahverengi gözlerine baktığımda kocaman bir karanlıkta etrafımda bir çok insan olmasına rağmen gözüm sadece onu görüyor gibiydi. 8 senemi verdiğim adam, huzur bulduğum karanlığım, aşık olduğum gecem...
Kafamı çevirdiğimde gülmeye başladığını hissettim, tekrar ona döndüğümde onun dudaklarıyla yaptığı en iyi şeyin gülmek olduğunu bir kez daha fark ettim. İnci gibi dişleri uzun kalın dudaklarıyla tam karşımdaydı.
''İlk tanıştığımız zamanda bana böyle aptal aptal bakardın'' deyince kendime geldim
''Dans kursuna ilk geldiğin zaman sana sinir olmuştum'' diyerek cevapladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGUSUZ GECE
Teen FictionHayatımda bir çok sorunum varken hatalar yapmamı sağlayan bir diğer sorunun içine düştüm. Hata yapmayan duygu hatalar içinde boğuldu. Hata yapmayan duygu, duygular içince boğuldu. Sorundan ibaret koca dünyamda birde tek doğrum umut vardı. karanlık g...