''En azından senin gibi sevdiğin kızı elinden almıyorum.''
İşte bu gerçekten hiç iyi olmamıştı.
Dolunay garip bakışlarla bize baktı.
Umut Orçun'un yüzüne güçlü bir yumruk indirince kızlar çığlık çığlığa yere yığılan Orçun'u yerden kaldırmaya uğraşıyordu .
Dolunay öğrendiklerinin şokuyla bana doğru bakışlarını çevirdi. Gözlerinin yaşardığını gördüğümde sadece çaresince ona bakıyordum.
Çantasını alıp hızla bulunduğumuz ortamdan çıkınca herkes sadece arkasından bakmakla kaldı..
Yarın Mezuniyet gecemiz vardı. Aradan iki hafta geçmişti. Dolunay ne benimle ne umut ile nede diğer arkadaşlarıyla konuşmuyordu.
Telefonlarını açmıyor, Umut'u her aradığımda hala odasında olduğunu odasından çıkmadığını söylüyordu.
En yakın arkadaşımı gerçekten kaybetmiştim. Bu canımı acıtıyordu. Gerçeklerle yüz yüze gelen dolunaya bu çok ağır gelmişti.
Ona yapıcağım bir açıklamam dahi yoktu. O haklıydı. Ona baştan söyleyip, gerekirse uyarmam lazımdı. Ama yapmadım. Bu onun haklılığını, benim ise aptallığımı gösteriyordu.
Annem bana sonunda benimde beğenebileceğim bir mezuniyet kıyafeti bulmuştu. Krem renginde ön kısmı kısa arka tarafı uzun bel kısmından yukarısı dar bir elbiseyle odama girdiğinde
''İşte bu'' demiştim. Dolunay olmadan günlerimin ne kadar boş geçtiğini anlamıştım. Umutla bile buluşup görüşmek istemiyordum. 8 senem beni öylece bırakıp gitmişti. Ve bunun suçlusu önce Şelale, sonra orçun
ve daha sonrada Umut'un suçuydu. En son olarakta suçlu olan bendim. Gece yatağıma yattığımda uyumam fazlasıyla zaman almıştı. Yarın büyük gündü. Ama dolunayla karşılaşmak en büyük korkumdu. Beni gördüğünde bana bağırıp
çağıracakmı ? Yoksa beni dinleyecekmiydi merak ediyordum. Bu düşüncelerle uykuya daldığımda, sabah başımda annem ve adayla uyanmıştım. Biri bir yandan makyaj malzemelerimi masama yığarken biriside elbisemi düzeltiyordu.
Kafamı kaldırıp, ''Saat kaç?'' Diye sordum. Ada bana doğru dönerek ''beş'' diyerek yanıtladı. Gerçekten bu kadar saattir uyuyormuydum ? Mezuniyete sadece üç saat kalmıştı. Üstümde yorgunluk görünümlü heyecan vardı. Kalkmak
istemiyordum. İçim içimi kemiriyordu. Yataktan kalkıp duşa girdim. Kurulanıp giyinip, Adayla annemin telaşını izledim. Bir süre sonra annem beni oturduğum yerden kaldırıp aynanın önüne oturttu. Saçlarımı iyice kuruladıktan
sonra tarayıp maşa yapmaya başladı. Annem saçlarımı yaptıkça heyecanım, içimdeki korkum daha da artmaya başladı. Saçlarım bittikten sonra makyajımı yapmaya yeltenirken,''Kendim yaparım. Teşekkür ederim anne'' Dedim. Söylediğim
şeye saygı duyarak geri çekildi. ''Adayla aşağı iniyoruz. Bir saatin kaldı hazırlandıktan sonra aşağı in baban seni götürecek'' Dedikten sonra odadan çıktılar. Fondoten, rimel, eyeliner, allık ile hafif bir makyaj yapıp, makyajımı
tamamladıktan sonra sıra elbiseyi gitymeye gelmişti. Elbiseyi bir kere bile üstüme giymemiştim. Elbiseyi giydikten sonra aynaya baktığımda ilk defa kendimi beğendim. Gerçekten hayatımda kendimi ilk defa bu kadar güzel görmüştüm.
Saçlarımın kırmızılığının fazla göze çarpmaması için elbisemin altına kırmızı topuklu ayakkabılarımı giydim. Tamamen hazırdım. Aşağı indiğimde herkesin gözü bendeydi. Babam ayağı kalkıp ''İşte benim kızım'' Dedi. Hazır olduğuma

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGUSUZ GECE
Teen FictionHayatımda bir çok sorunum varken hatalar yapmamı sağlayan bir diğer sorunun içine düştüm. Hata yapmayan duygu hatalar içinde boğuldu. Hata yapmayan duygu, duygular içince boğuldu. Sorundan ibaret koca dünyamda birde tek doğrum umut vardı. karanlık g...