"Patlamış mısırları çıkar. Gösteri başlamak üzere." dedi Fernando. Artık yadırgamıyordum. Ne? Yoksa ona alışmaya mı başlamıştım? Sanırım bu normaldi. Çoğu vaktimi onunla geçiriyordum. Mücadeleler yüzünden elbette!Onun şehrine gitmeden önce durduğumuz yerdeydik. Yine o üç çocuk Jacob'ı su havuzunun önünde sıkıştırmıştı. "Bunu neden yapıyorsunuz? Neden beni rahat bırakmıyorsunuz?" dedi Jacob bıkkınlıkla. Benimde anlamadığım şey buydu. Arkadaş olmak varken neden böyle yapıyorlardı?
Eminim Fernando nedenini biliyordur!
Ama o şeytan. İnsanların da bir şeytan gibi davranmalarını anlamıyorum!
Şişko olan konuştu yine. "Çünkü dalışını izlemek hoşumuza gidiyor." Üç çocuk gülmeye başlamıştı. Aman ne komik!
"Hadi çocuklar onu suya atın." dedi Fernando dudağının kenarındaki gülümsemesiyle. Dehşet içinde ona kötü bakışlar atarken bana göz kırpıp tekrar çocuklara odaklandı. Şaşkınca ona bakarken biran önce kendime gelmem gerektiğini farkettim. Planım işe yarayacaktı. Emindim!
İnce uzun olan Jacob'un üstüne doğru yürümeye başlamıştı. "Eğer antrenman yapmazsan şampiyon bir dalıcı olamazsın." dedi adım atmaya devam ederken. Tam Jacob'ı suya itecekken suyun fışkırmasıyla hepsi şaşkınca donakalmıştı. Jacob bile. Fernando ise kaşlarını çatarak olanları anlamaya çalışıyordu.
Ben...ben gülüyordum.
Kendini Jacob yerine suya atan Andrew'den başkası değildi. Kendinden emin bir şekilde gülerek ayağa kalktı su havuzunun içinde. "Bu dalışı beğendiniz mi?" diye sordu bağırarak. Üç çocukta şaşkınlık içinde bakıyorlardı.
"İyi iş Andrew!" diye bağırdım her ne kadar beni duymasa da. "İsterseniz bir tane daha gösterebilirim." deyip tekrardan kendini suya attı. Planım fazlasıyla işe yaramış gözüküyordu. "Bunu bütün gün yapabilirim." dedi Andrew keyifle.
Şişko olan kaşlarını çatarak konuştu. "Hayır dostum, bu hiç eğlenceli değil! Hadi çocuklar gidelim." deyip hırsla yürümeye başladı. Diğer ikiside onu takip etti.
Jacob minnetle Andrew'e elini uzattı. "Andrew, ne diyeceğimi bilemiyorum." dedi mutlulukla.
"Ben biliyorum. Sen arkadaşımsın ve arkadaşlar birbirini terk etmez. Beni affedebilecek misin acaba?" dedi dürüstlükle. Jacob gülerek kollarını arkadaşına doladı.
Andrew'in şeytani gülümsemesi tabloda dağılıp masum gülümsemesi gün yüzüne çıkmıştı. Sonunda!
Fernando'yu bu kez tek başıma alt etmiştim! Mutluydum! Onun aksine.
***
"Tekbrik ederim Vanessa, Andrew'e doğru kararı verdirerek Fernando'yu yenmiş oldun. Senin sayende Andrew arkadaşlığın değerini anlamış oldu." dedi Profesör Arkan. Ondan bu lafları duymak o kadar mutlu etmişti ki. Harika hissediyordum.
Urie ve Sierra gelip alkışlamaya başladıklarında tebessüm ettim. Onlara çok şey borçluydum.
"Teşekkür ederim Profesör Arkan. Ama bu başarıyı sadece kendime mâl edemem." dedim dürüstlük önemli bir kuraldı. "Ne demek istiyorsun Vanessa?" dedi sert sesiyle Profesör Arkan.
"Demek istediğim melek arkadaşlarımdan dostluğun değerini öğrenmemiş olsam kimseye bir şey öğretemezdim." dedim. Sierra ve Urie bana dostça sarıldı bende gülerek onlara karşılık verdim. Onları çok seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ZİNDANI
FantasyKötü bir şeytan iyi bir meleğe aşık olabilir mi? Ya melek, o da bu şeytanı sevebilir mi? Birbirlerine dokunmaları ve nefret dışında bir his beslemeleri yasakken onlar ya aşık olursa? Bu aşktan beslenen büyük bir düşman ve korunması gereken insan por...