CABİRİA
"İşte bu yüzden kimseye güvenmemelisiniz. Güvenebileceğiniz tek kişi kendiniz." dedi Profesör Temptal gözlüklerinin ardından çattığı kaşlarıyla. Lacivert kanatlarını ve kızıl saçlarını oldum olası beğenmişimdir. Fernando'ya baktığımda elindeki eldiveni çekiştiriyordu ve gözleri kapalıydı. Kaşlarım çatıldı yavaşça. O eldiveni ne diye takmıştı ki?
Aslında pek de umurumda değildi. Çatık kaşlarımla elimde ki ojeyi parmaklarıma özenle sürmeye kaldığım yerden devam ettim.
"Bu insanlara öğretmemiz gereken en temel derstir çocuklar. Sorusu olan?" dedi ince sesiyle. Fernando esneyerek yerinde doğruldu. "Fernando, sıkıldığını görebiliyorum. İşte görmek istediğim tavır bu." dedi çatık kaşlarını bozmadan gülen Profesör.
Fernando rahat ifadesiyle arkasına geri yaslandı. "Gas, arkadaşın Fernando'dan birşeyler öğrenebilirsin." dedi bakışlarını Gas'a kaydırırken. Taktığı siyah gözlükle kilolarını da gizlediğini sanan Gas'ın boğuk sesini işittim ardından. Sesinin normali buydu ve hep boğuk çıkıyordu.
Ojelerimi kuruması için üflüyordum aynı zamanda da. "Ne demek istediğinizi anladım Profesör. Ama ne yazık ki siz konuşurken dikkatimi tam olarak dağıtamıyorum." dedi sırıtarak. Gözlerimi devirerek ojelerimi üflemeye devam ettim. Fernando ayağa kalkarak Gas'ın oturduğu yere doğru yürümeye başladı.
"Gas'a kızmayın Profesör. Ne de olsa herkes benim kadar üstün yetenekli olamıyor." dedi Fernando alayla ve Gas'ın oturduğu yerdeki taş masanın üzerine oturup bir elini Gas'ın omzuna koydu.
"Her zaman ki gibi tamamen kendini beğenmiş durumdasın." dedim tırnaklarıma bakarken kalın sesimle. "Teşekkür ederim, Cabiria." dedi dudağının bir kenarıyla gülümserken. "Ve sen Kabele." dedi kulaklığında ayrı bir dünyaya geçiş yapmış Kabele'ye. Kısa kızıl saçları ve kırmızı rujuyla başını sağa sola sallayıp duruyordu. "Senin benim için şöyle birkaç iltifatın yok mu?" dedi Fernando kaşlarını kaldırarak. Hala kafasını sallayan Kabele'ye bakıp sinsice güldüm. Bir elimle kulaklığına hafifçe alttan vurdum. Kulaklığı kulağından fırlarken önce gözleri ani hareketimle kocaman açıldı ancak çabuk toparlandı.
"Affedersiniz, bir şey mi kaçırdım." dedi. "Bütün dersi, bu çok iyiydi." dedi Profesör Temptal araya girerek.
"Bencillkten bahsediyorduk, ve Bay Bencil yine formunun zirvesinde." dedim Kabele'ye. Fernando kaşlarını çatarak hafifçe gülümsedi. "Dibinde demek istedin sanırım. Ama doğru ben en iyisiyim." dedi gülmesine devam ederken gözlerini hafifçe kısmıştı.
"Sırf şu aklı havadaki çömezi yendin diye mi?" dedi Kabele kaşlarını havaya kaldırarak. Fernando'nun yüzünde ki gülümseme silinirken kaşlarını daha da çattı.
"Onun adı Vanessa." dedi sinirle. "Vanessa mı? Ona adıyla mı hitap ediyorsun?" dedi Kabele kaşlarını daha da havaya kaldırarak.
"Düşmanını iyi tanımalısın, haksız mıyım Profesör?" dedi Fernando eski havasına dönerek. "Bu doğru, ama gardını düşürme. Yoksa başarısız olursun,Fernando." dedi. Fernando ayağa kalkarak çıkış kapısına doğru yürürken kendinden emin bir şekilde konuştu. "Başarısız olma gibi bir ihtimalim yok Profesör. Ve o meleğe gelince, dünyaya geldiğine pişman edeceğim onu." dedi hırsla. Onu uzun zamandan beri ilk defa bu kadar hırslı görüyordum. Eldiven geçirdiği elini yumruk haline getirip sıktı kapıya doğru yavaş adımlarla ilerlerken.
"İşte bu nedenle, kusura bakmazsanız, yani bir mahsuru yoksa.....kaybedecek zamanım yok." dedi alaylı sözlerinle düğmeye basarken ardından gözlerini kısıp hızla açılan kapıdan çıktı. Onu bu kadar hırslandıran neydi gerçekten merak ediyordum? Kan kırmızısı kanatları gördüğüm son şey olurken içimden geçen kıskançlık dalgasını yok saydım. Ama benim kanatlarımın da onun renginde olmasını isterdim. Ancak kömür karasından başka bir renk değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ZİNDANI
FantasíaKötü bir şeytan iyi bir meleğe aşık olabilir mi? Ya melek, o da bu şeytanı sevebilir mi? Birbirlerine dokunmaları ve nefret dışında bir his beslemeleri yasakken onlar ya aşık olursa? Bu aşktan beslenen büyük bir düşman ve korunması gereken insan por...