Bölüm 7 》Tenimdeki Sen İzleri

6.8K 359 51
                                    

Multi : Bölüm Müziği
Sözleri bölümle uyumlu bir şarkı dinlemeniz tavsiye edilir ☺️

Gecenin karanlığı gökyüzünü terk ederek yerini koyu bir aydınlığa bırakırken, arabada yanımda oturan adama göz ucuyla baktım. Öylesine sessiz ve hüzünlüydü ki, saatler öncesindeki değişimini kendi gözlerimle görmemiş olsam, onun ruhunda acıdan başka hiçbir duygunun barınmadığına inanırdım. İnanmıştım da. Böylesine büyük bir nefreti hangi insan hiç var olmamış gibi saklayabilirdi ki, bu yüzden hâlâ inanmakta güçlük çekmekte son derece haklıydım. Onu çok yanlış tanıdığım kanısına geçte olsa varabilmiştim. Sandığımdan çok daha fazla karanlıktaydı ve tehlikeliydi.
Donuk sesiyle, "Eve gir. Ben arabanı bir-iki saat sonra gönderirim" dedi.
Yerimde huzursuzca kıpırdandım. Bir şeyler söylemeliydim ama ne söylemem gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Demir'e asla ihanet edemez, onu karşıma alamazdım. Sebep yalnızca ona aşık olmam değildi. Birçok şeyi ona borçlu olduğum içindi. Öte yandan Ateş'in girdiği bu mayınlarla döşeli yolun bir şekilde beni çektiğini hissediyor, ona verdiğim sözü tutmak istiyordum. En kötüsüde onun yanında özgürlüğü soluyordum. Kalbimin üzerindeki, zihnimin içindeki o ağırlık yok oluyordu. Bir şekilde hissizliğin en güzel boyutuna ulaşıyordum. O, hikayesi ile beraber bana iyi geliyordu. Ona bakmak bana yaşadığım şeylerin bir hiç olduğunu hatırlatıyordu. Neticede benim küçük yaşta kanserden kaybettiğim bir annem, katledilen bir babam, hain bir amcam, kardeşimi uyuşturucu bağımlısı yapan bir nişanlım, çok geç bulup kısa zaman içinde kaybettiğim bir aşkım yoktu. Ben ondan bir tık daha iyi durumdaydım. Belkide değildim ama bu önemli değildi, önemli olan onun yanında acılarımın hafiflediğini hissetmemdi.

Cevapları zihnimde henüz mantıklı bir yere oturtamadığım için düşüncelerimin hepsini arka plana atma kararı alıp sadece, "Görüşürüz" dedim. Tepkisini ölçmek için ona baktığımda, kaşları bir saniyeliğine havalandı. Yorgun gri gözlerini küçülterek, "Görüşeceğiz" dedi kendinden son derece emin bir tavırla.
Dudaklarımın birbirine bastırıp herhangi bir konuşmayı daha engellemeye çalıştım ve arabadan hızlıca indim. Ceketimin önünü ellerimle kapatıp kollarımı kendi belime sardım ve arkama bakma isteğimi bastırarak hızlı adımlar attım. Sanki kış ve dondurucu soğuk hava etkisini daha da arttırıyordu. Ya da Demir'le aramda kalan birkaç metrelik mesafeden ben öyle hissediyordum. Sebep her ne olursa olsun evin yakınlarına gidene kadar ellerim ve yüzümün her detayı buz tutmuştu. Yine de eve girmeyi ve onunla girmek zorunda olduğum savaşı bir süreliğine ertelemeye karar verdim. Evin birkaç metre ötesinde buz tutmuş bir banka oturdum. Kollarımla kendimi ısıtmaya çalışarak geriye yaslandım. Ateş'in tehlikeli teklifi zihnimde dönüp duruyordu. Bana ortaklık teklif etmesinin Demir'le bir ilgisi olduğunu anlamak hiç zor değildi ama zor olan şey, Ateş'in neden birden Demir'in karşısında durduğunu anlamaktı. Aralarındaki sorunun, bu sorunun doğuracağı sonucun ne olduğunu bile bilmezken nasıl Ateş'e güvenebilirdim ki? Hayır böyle bir riski göze alacak kadar cesaretim yoktu. Demir'e zarar verecek herhangi bir şey yapamazdım. Onun o koyu kumral saçlarının tek bir teline bile aşıkken, başka bir adamla beraber onun karşısında yerimi alamazdım. Elbette ki onun gözlerine bir daha bakamama ihtimalimi de göze alamazdım. Benim ait olduğum yer onun okyanusuydu, gri bir sisin içi değil. İşte tek gerçek buydu. Olması gerekende buydu. Ben kalbimle, ruhumla, aklımla, kaderimle ve bedenimle ona aittim.

 Ben kalbimle, ruhumla, aklımla, kaderimle ve bedenimle ona aittim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
 Hüznümde Saklı Mavi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin