Final - Bölüm 1

2.9K 188 77
                                    

Multi : Bölüm Müziği

Hastanede geçirdiğimiz zorlu günlerden sonra sonunda doktor eve çıkmamızda herhangi bir sorun görmemişti. Ateş'in mızmızlıklarından kurtulduğum için, en çokta onu çok daha iyi gördüğüm için mutluydum. Mutluydum, mutlu olmasına ama zihnen ve bedenen o kadar yorgundum ki anlatmam imkansızdı. Geceleri uyuyamıyordum. Gündüzleri gece uyumadığımı ona belli etmemek için uyumuyordum. Bir şey olmasından o kadar korkuyordum ki, bir kaç saat için bile eve geçip onu Nefise ile bırakmak beni tedirgin ediyordu. Bu yüzden işlerimi çabucak halledip tekrar hastaneye dönüyordum. Ateş bu duruma köpürüyordu. Hatta bir kaç kez beni yanında istemediğini bağırarak söylemişti ama söylediklerine takılmadım. Bütün bunların arkasında ne kadar saklamaya uğraşsam da yorgun olduğumu görebildiğini biliyordum.

"Hazır mısın?" Diye sordum.
Başını salladı ve yatağın kenarında duran hırkasını üzerine giydi. Karşısına geçip, dağınıkta bir harika duran saçlarını düzelttim ve gülümsedim.
"Nasıl bu kadar çirkin olabilirsin?"
"Nasıl bakarsan öyle görürsün" dedi gülerek.
Elini tuttum. Eskisi gibi gayet dinç olduğunu biliyordum ama nedense buna ihtiyaç hissettim. Diğer elimle de elini tuttuğum kolunu kavrayarak ayağa kalkmasını bekledim. Başını çevirip yüzüme kısa bir süre baktı ama geri çekilmeyeceğimi bildiğinden sanırım birşey söylemedi. Birlikte odadan çıktık.
"Geldiler mi?" Diye sordu.
"Muhtemelen gelmişlerdir. Aşağıda arabada beklemelerini söylemiştim" dedim.
"Hazan" dedi. Adım atmayı bırakıp yüzüme baktı. Ne istediğini o an anladım. Kelimelere dökmesi gerekmiyordu.
"Biliyorum. Sorun yok. İstediğin her yere birlikte gidebiliriz" dedim.
Gülümseyip, parmaklarımı hafifçe sıktı. Birlikte o kasvetli atmosferden kurtularak kendimizi dışarının buz gibi havasına attık. Elimi elinden çekip, telefonumu cebimden çıkardım ve Doğu'yu aradım.
"Biz çıktık siz neredesiniz?"
"Bir kaza olmuş ama çok yakınız. On dakika sonra oradayım"
"Peki, bekliyoruz" dedim ve telefonu kapattım.
Ateş'e dönüp, "İçeride bekleyelim. Çok soğuk hasta olursun"
"Böyle iyi" dedi, yüzüme bakmadan havaya bakarak. Elini havaya kaldırdı. Avuç içine düşen bir kar tanesini yakaladı.
"İlk kar. Masal olsaydı çok sevinirdi"
"Kar yağışına mı?"
"O gün o kadar öfkeliydim ki, onu mahzene kapattığım günden bahsediyorum. Öfkeli olduğumu biliyordu ama kaçmak yerine, durdu. Sadece durup ilk karın avuçlarına düşmesini bekledi"
Karşısına geçip, hırkasının önünü kapattım. Elini indirdi ve yüzüme baktı.
"Masal'sız bir kış daha geçirmek istemiyorum"
"Hasta olacaksın"
"Masal'sız yaşamak istemiyorum"
"İçeri geçelim hasta olacaksın"
"Hazan"
Kafamı kaldırıp yüzüne baktım ve öfkeyle, "Ne var? Sana hasta olacaksın diyorum" dedim sesimi yükselterek.
Söylemek istediği şeyi duyuyor, acısını görüyor, istediği şeyi biliyordum ama bu kabullenmek istemediğim bir şeydi. Böyle bırakamazdım. Bencillikse eğer bu, evet dünyadaki en bencil insan bendim.

"Gel benimle" dedim, elini tutup.
Peşimden onu sürüklerken şansıma hemen bir taksi bulabildim.
"Nereye gidiyoruz?" Diye sordu, taksiye binmeden önce.
"Bin" dedim sadece.
Birlikte uzun bir yolculuğa çıkmadan önce, Doğu'yu arayarak onlara evde beklemelerini söyledim.

Yolun yarına geldiğimizde Ateş zaten varacağımız yeri anlamıştı. Bu hayatta kalması, yaşaması için elimden gelen her şeyi yapacaktım. Masal'ı geri getiremezdim ama kalan her şeyi yapabilirdim.
Dizlerimin üzerine koyduğum elime hafifçe dokundu. Gözlerimi camdan ayırıp ona baktım. 
Tatlı tatlı, "Teşekkür ederim" dedi.
"Teşekkür edeceğin bir şey yapmadım" dedim.
"Yine de teşekkür ederim" dedi.
Gülümsedim. Elimin üzerindeki elini tuttum. Koltukta ona doğru kayıp, başımı omuzuna yasladım. Pencereye vuran kartanelerini izlemeye başladım.

 Hüznümde Saklı Mavi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin