Bölüm 11 | Asi Ateş

4.7K 258 34
                                    

Multi : Bölüm Müziği
Harika bir şarkıdır.

Mutsuzluktan ölünebiliyorsa, ben mutlaka ölüyor olmalıyım.

Mutsuzluktan ölüyorum.

İşte böyle sözleri devamlı olarak kendine tekrarlayan bir kız Hazan Poyraz. Kendini gereksiz bir mutsuzluğa hapseden koca bir aptal. Ondan ve onun düşüncelerinden, kuruntularından, evhamlarından nefret ediyorum. Bu yüzden buradayım. Onun içinde, onun kafasındaydım ama kesinlikle o değilim. O bir tutsaksa, ben özgür bir ruhum. O hayalci ise, ben gerçekçiyim. O korkaklıksa, ben cesaretim.

O hiçlikse, ben her şeyim.

Ben kim miyim?

Adım Asi. Bir soyadım yok. Bir annem ya da babam yok. Bir düşüncede doğdum. Kabuslarda büyüdüm. Ben Hazan'nın olmaktan en çok korktuğu kişiyim. Elleri kanlı, vicdanı derin bir uykuda, kalpsiz biriyim. Ben asi bir kasırgayım. Kim olduğum, ya da nereden geldiğimin hiçbir önemi yok. Önemli olan tek şey, ne zaman ortaya çıkacağım ve bundan sonra ne yapacağım. Önemli olan hangi zihni katledeceğim, hangi hayali yıkacağım, hangi bedeni ruhsuz bırakacağım.

Çocuğun öfkeli gözleri bana döndüğü an, önüme siper ettiğim yabancı kızın arkasına daha da çok sokuldum. Kısa sürede etrafımızda hatrı sayılır bir kalabalık oluşmuştu ama hâlâ aradığım adam ortalıkta görünmüyordu. Etrafımızdaki halkanın içine aniden baskına giren iki iri yarı adamdan bir tanesi çocuğu yaralanan başına aldırmadan sürüklerken, bir diğeri bana doğru yaklaşmaya başladı. Olabilecek en masum, korkmuş görüntüyü verip kızın arkasına sığınmaya devam ettim. Kız onca zaman sonra ilk kez bundan rahatsız olmuş gibi önce kıpırdandı ve adamın bakışları karşısında çok direnemeden önümden çekildi. Adam kolumu kalın parmaklarıyla sıkıp, beni kendi adımları doğrultusunda sürüklemeye başladı. "Beni nereye götürüyorsun? Buradan gitmek istiyorum. Benim bir suçum yok" diye bağırdım.
Aslında zerre kadar korkum yoktu çünkü nereye gittiğimizi çok iyi biliyordum.

Klübün sağ kanadına saptık. Dümdüz ve uzun bir koridordan geçiyorduk. Müziğin sesi gittikçe kısılıyordu ve çocuk onu tutan adamla beraber önümüzde yürüyordu. Arada arkasına bakarak, ağzının içinde birşeyler geveliyordu. Bir şeyler dediğim, kesinlikle küfürlü şeylerdi. Belki de tehdit. Tabiki ne ettiği küfürler, ne de tehditleri umurumda değildi. Bir ara dayanamayıp göz devirdiğimde, adamın boşluğundan faydalanıp üzerime atılmaya yeltendi ama neyse ki yanımdaki adam beni korumayı başarabildi. Bir dahaki sefere bayıltacak kadar sağlam vurmayı kenara not ettim.

Kısık bir sesle yanımdaki adama, "Neticede ölmedi değil mi? Neden bu kadar öfke dolu? Ölebilirdi değil mi?" diye sordum.
Elbette ki cevap alamadım ki, istediğim zaten bir cevap değildi. Sadece ortamdaki kasvetli havayı biraz dağıtmak istemiştim.

Adam birkaç adım ilerimizdeki çocuğu gri kapılı bir yere soktuğunda, bizim de oraya gireceğimizi düşündüm ama öyle olmadı. Biz ilerlemeye devam ederken dönüp arkama baktım.
"Onu öldürecekseniz hiç itiraz etmem" dedim.
Adamım iyice huysuzlandı. Kolumu sertçe çekip, bedenimin öne doğru savrulmasını sağladı. Eğer kolumu tutmaya devam etmeseydi, yere yapışmamam olasılık dışıydı.
Ona ters bir bakış atınca sinirlendiğini belli eden bir tonda, "Konuşma ve yürümeye devam et!" Diye emretti.
Basitçe omuz silkince, karşılığında alaylı bir tıslama aldım sonrada koridorun en ucuna yürüyüp, oradan da sol kanada saptık. İki kat merdivenide geride bırakıp, sonunda ulaşmak istediğimiz yerin önünde durduk. Kapıda bir tane en az yanımdaki kadar iri bir adam bekliyordu.
"Yağız Bey seni bekliyor" dedi.
Hemen kapının kolunu çevirip, içeriye girmem için biraz araladı. İkisine de göz devirerek bakıp, yavaş yavaş içeriye girdim. Adamlardan biri sonunda sabredemeyip, beni belimden hafifçe ittirdi ve ardımdan kapıyı kapattı. Sendelemem üzerine, "Baya sakarsın sanırım" dedi bir ses.
Kafamı kaldırıp direk karşıya baktım. Yaklaşık on metre kadar ilerimde, kocaman bir meşe masanın arkasındaydı. Elleri masanın üzerinde, hafifçe öne eğilmiş haldeydi. Özellikle yüzüne oturmuş olan çarpık gülümsemesiyle oldukça iyi göründüğünü söyleyebilirim.

 Hüznümde Saklı Mavi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin