⚜️18⚜️

30.5K 2K 182
                                    

Bölüm ithafı yine yanımda olan beni bırakmayan birine. Canım Berna Abla'ma hiç ithaf etmediğimi teessürle fark ettim. İyi ki varsın Berna Abla, seninle tanıştığım için çooook şanslıyım

❄️❄️❄️❄️❄️

Cemre ve Feyza evden dışarı çıktıklarında Buğlem hala Demir'e bu durumu nasıl açıklayabileceğini düşünüyor ve bir türlü işin içinden çıkamıyordu. Derince bir nefes alıp verdi. Düşük riski epeyce azalmış olsa da hala dikkat ediyordu.

Bir buçuk öncesine kadar tanımıyordu Demir'i ancak şimdi Demir onun hayatının merkeziydi. Kocası, sığınağı, limanıydı. Tüm hücreleri, kalbinden pompalanan kanın her zerresi ve içindeki tüm kelebekler bu adama aşık ve onun varlığına muhtaçtı. Bebeğinin babası, kalbinin sahibi bir intikam uğruna bunca sene annesizlik yaşamıştı. Gidip o kadının nefesini tamamen kesmemek için kendini zor tutuyordu. Derin nefesler almaya devam etti bebeği için sakin kalması gerekti. O sırada bir tabağın içinde yardımcı kız ilaçlarını getirmişti.

Buğlem ilaçlarını içtikten birkaç dakika sonra içeri tüm heybeti ile Demir girmişti. Yüzü gülse de gözlerinden yorgun olduğu anlaşılıyordu.
"Erken mi geldin?" derken ne hissedeceğini bilemiyordu Buğlem. Hala bulamamıştı birkaç saat önce duyduğu büyük sırrı kocasına nasıl söyleyeceğini. Onun üzüleceğini bilerek bunu nasıl yapacaktı?

"Evet güzel karımı bu ara ihmal ettiğimi düşününce soluğu burada aldım."
Demir'in sözleri yüzünden ağlamak üzereydi. Cemre de Demir de melek kalpli, içinde zerre kötülük olmayan merhamet ve şefkati yüreklerinde barındıran iki insandı. O kadın nasıl kıyabilmişti bu iki güzel kalbe.

Genç adam karısının dolan göz bebeklerinin de içinde bulunduğu duygusallığın da farkındaydı ancak bunun nedeninin hamilelik hormonları olduğunu düşünüyordu.
Kar tanem sen iyi misin? Yüzün solgun duruyor. Bende seni çiftliğe götürecektim."

Buğlem kendini toparlamaya çalıştı. Bugüne dek her zor anı omuz omuza vererek ve kalplerindeki aşka sığınarak atlatmışlardı. Bunu da atlatacaklardı.
"İyiyim sevgilim. Ben sadece hamilelik yüzünden yorgunum sanırım. Seninle her yere gidebilirim. " derken evden uzakta baş başa olmalarını daha yararlı görüyordu.

Çiftlik malikaneden epeyce uzaktaydı. Kocaman bir hara ve içinde on küsur at vardı. Geniş bir manejde atlar eğitiliyordu.
"Burası çok güzel." dedi Buğlem gördükleriyle büyülenmişti sanki.
"Gel bakalım güzellik yüküm seni kimlerle tanıştıracağım."

Atların beslendiği yerde bir kapının önünde durdular. Bembeyaz, doru bir at duruyordu Buğlem'in önünde. Görevlilerin birinin elindeki havucu yiyor bir yandan da misafirlerini selamlıyordu. Uzun kirpikli kocaman gözleri açılıp kapanıyordu.

"Adı Sabah Güneşi. Benim atım Alpaslan'a eş diye getirilmiş bir İngiliz kısrağı. Alpaslan ondan başka hiçbir kısrağa dönüp bakmazmış o geldi geleli. Yanında yavrusu var Prenses adı. Sabah Güneşi bundan sonra senin atın olsun istiyorum. Sende istersen tabi."

Buğlem atı hayranlıkla seyrederken dinledi kocasını sonra da onun boynuna sarıldı sıkıca. Başını adamın boyun girintisine gömüp kokusunu doyasıya içine çekti.

"Senin bana verdiğin her şey kabulüm. Hele ki bu at... Çok güzel görünüyor. İlerde sen ben ve oğlumuz beraber şu menajda at bineceğiz. Oğlumuza beraber öğreteceğiz atları."

Bu kadın onun dünyadaki cennetiydi ya Demir dünyayı onun ayaklarına serse de yine yetmezdi. Bu kadın içinde onun canını taşıyordu.

"Doktor düşük riski tamamen kalktı dediği an yine gelip bineriz. Ben seni buraya hem Sabah Güneşi ile tanıştırmak hem de tehlike bölgesinden biraz uzaklaşmak için getirdim."

ANLAŞMALI GELİN•GELİN SERİSİ 1•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin