⚜️20⚜️

26.9K 2K 303
                                    

Evet mutlu günler canlarım. Artık güzel bölümlere merhaba diyoruz. Umarım bundan sonra da benimle olursunuz. 

❄️❄️❄️❄️❄️

Kırk gün geçmişti Sümeyye Hanım'ın ölümünün ardından. Herkese kadının anı bir kalp krizi geçirip öldüğü ve Samet'in de bunu kabullenmek istemediği için kaza yaptığını düşünüyordu. Kadının ardından herkes bir süre üzgün gibi davranmıştı. Şimdi kırkı da çıktığına göre artık normal hayata dönecekti herkes.

Kasım Bey ise hâlâ üzgün ve yıkılmış bir haldeydi. Toparlanması uzun zaman alacaktı. Ailesinden çocukluğundan geride kalan tek kişiyi de acı şekilde toprağa vermişti. Yıllarca koruyup kolladığı, küçücük bir çocukken peşinde dolanan minik kız nefret kusarak gitmişti hayatından. Bir hiç uğruna hem karısını kaybetmiş hem de kardeşinin bu günahlarına neden olmuştu. Elindeki kehribar tespih günlerdir değişmemişti. Tövbe ve sabır çekip duruyordu Kasım Bey. O günden beri işleri oğluna, kızına ve hastanede iyileşmesini beklediği yeğenine devredip evine çekilmişti. Zamanını artık ibadete ayırmaya çalışıyordu. Emekli olmak istemişti. Bundan sonraki kalan ömrünü doğacak torunlarına ve kendine ayıracağını söylemişti.

"Bu toplantıya gel bari babam. Sensiz işleri nasıl yürütebiliriz biz? Samed de hastanede. İşi bilen biri lazım bize." Kasım Bey elindeki tesbihinde hareket eden parmağını durdurup oğluna baktı.

Gözlerinin kenarları o günden beri daha da kırışmıştı, bir ayda on yaş yaşlanmıştı sanki. Geceleri bir ağlarken beş ağlıyordu artık. Yüreğinde katre katre biriken acı kalbinde katran karası balçıklaşmış bir çamur birikintisi oluşturuyordu.

"Ben sana, size güveniyorum oğul. Samed de yakında çıkacak hastaneden. O zavallı çocuğun da kimsesizliğine neden oldum ben yüzüne bakamaz oldum. Ancak şimdi ayakta durması için sırtını sevdiğine yaslayabilir ya içim biraz rahatladı. " dedikten sonra yeniden tesbihine döndü ve parmakları hareketlendi.

Demir babasının sertleşmiş nasır tutmuş ellerini okşayıp kalktı oturduğu yerden. Kadınların bir süre önceye kadar oturduğu kısma geçti. Sadece evin yardımcıları ve aile vardı odada. Karısının başını örttüğü siyah şaldan kahverengi saçları görünüyordu. Karısını bakışları ile yanına çağırdı. Hamileliği üçüncü ayına yaklaşan karısının karnı hâlâ varla yok arasıydı. Aşermesi için Buğlem'in gözünün içine bakıyordu resmen Demir.

"Güzelim sen ilaçlarını aldın mı?" derken kalın elinin biri genç kadının küçük biçimli çenesine uzanmış ve şefkatle okşamaya başlamıştı.

"Aldım Demir. " dedikten sonra bakışlarını kocasından kaçırdı Buğlem. Ancak birkaç saniye sonra yeniden buluştu gözleri. Buğlem dudaklarını yaladı, içindeki nar yeme isteğine engel olamıyordu. Vücudundaki tüm hücreler nar yemezse iflas edebilirdi sanki.

"Demir benim canım şey istiyor. Ben nar aşerdim." dediğinde Demir en başta cümleyi algılamaya çalışmış sonra da karısını sıkıca kendine çekmişti. Kollarını onun beline sarıp alnını öperken içinden bu günleri gördükleri için şükrediyordu.

"Benim güzel karım ve kızım nar istemiş ben hemen buldururum." dediğinde Buğlem'in gözleri buğulu bir hal aldı.

"Babası olarak senin bulman gerekmez mi? Milletin bulduğu narı istemiyorum ben. Kocamın bulduğu narı istiyorum." derken minik burnu inatla havaya dikilmişti.

"Güzellik yüküm, kar tanem sen iste yeter ki. Şimdi gider seradan sorarım. Nar çıkmış olmalı. Beraber gidelim ya da ne dersin?" dedikten sonra karısına elini uzattı.

ANLAŞMALI GELİN•GELİN SERİSİ 1•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin