7

366 203 25
                                    

Artık eskisinden de fazla çalışıyordum, sabahları 1 saat erkenden gidiyordum akşamları 1 saat geç çıkıyordum .

Bundan şikayetçi miyim ? Hayır değilim . Zor mu? Evet .

Fakat ben bu hayatta neyin üstesinden gelmedim ki bunun üstesinden gelemeyim .

Eskiden bu kata sessiz diyordum . İnsanlara nasıl da bu şekilde odalarından çıkmadan çalışabilirler ?diye soruyordum kendime. Fakat şimdi bende aynı onlar gibiydim . Kafa dağıtmak için indiğim alt kat bana artık hayal gibi geliyordu . Adımımı atacak zamanım olmuyordu oraya . Arada bir Ahmet bey'in yanına ugruyordum işlerimizi hallediyorduk bu kadar . Birde öğlen yemeklerini unutmamak lazım tabii ki , öğlen yemeklerini kendime bir nimet gibi görüyordum. 1 saat kadar kısa bir zamandı ama olsun ve tüm öğlen yemeklerine Arda bey'le çıktığımız için günün en sevdiğim vakti oluyordu . Birde akşamları unutmamak lazım her akşam ve hatta hafta sonları da onunlaydım . Ona karşı duygularım bir çığ gibiydi , gittikçe büyüyen bir çığ durduramıyordum , engel olamıyordum onu görünce bu koca çığ parcalanıyordu ve onun yanından ayrılınca tekrar ve hatta fazlasıyla büyüyordu . Ama ben hala bunun adını koyamıyordum. Ya ben çok saftım ( zaten yıllardır işi gücü sadece çalışmak olan bir insansam ve duygularımı bir kenara atmışsam saf olmam çok doğal ) ya da buna bir ad koymak istemiyordum , büyünün bozulacağından korkuyordum . Yıllardır böyle güzel rüyalar görmüyordum ki ne yapayım gözlerimi azıcık aralarsam kaybolacak ve ben bu rüyayı unutacağım sanıyordum .

Bu sıralar fazlasıyla düşüncelere dalmıştım . İşimi düşünüyordum , en çokta Arda bey'i düşünüyordum . Okyanus mavisi gözlerini , baktıkça boğulduğum gözlerini ve bir de ev konusunu başka bir eve çıkmak istiyordum bunu evdekilere söylemeden yapamazdım fakat evdekilere sorduğumda ise babamın kıyameti koparacağını adım gibi biliyordum . Ama yine de yapacaktım . Çünkü ben onlardan izin almıyordum sadece haber veriyordum.

Bir kaç gündür de bir şey fark ediyorum . Patronum yoktu
Başta Ahmet bey'e sormaya kalkmıştım fakat ağzından tek kelime çıkmadı . Sanki patronum devlet sırrı çözmeye gitmişti . Bu arada 'neden Arda bey'e sormuyorsun?' diyeceksiniz çünkü onunla iş hakkında konuşamıyordum doğrusu hiç bir şey hakkında konuşamıyordum o mavi gözlerini bana çevirince dilim tutuluyordu tüm sözcüklerini unutuyordum . Bende karşımdaki odadaki rauf beyle yakınlaşıp ona sormaya karar verdim . Ve patronumun tatilde olduğunu söyledi ona göre 'sürekli tatile çıkıyormuş bir patron bu kadar çok tatile çıkmamalıymış ve tam da işlerin en yoğun ,en önemli olduğu zamanlarmış bu zamanlar ,tüm işleri bizlere yıkıyormuş , eğer böyle giderse şirket batarmış mış mış mış ta miş miş miş',

Ben böyle düşünmüyorum adam bu şirketi kurarken zaten emek harcadı , zaten çalıştı , şimdi de keyfini çıkarması gerekiyor tabiki de gelmiyecek tabikide tatil yapacak bu onun en doğal hakkı koskoca patron bu yani .

Akşam işten çıkarken arda bey seslendi arkamdan ,

'' Melisaaa yarın buluşuyor muyuz? ''dedi çocuksu tavrıyla . Allahım nasıl hayır diyecektim yüreğim ezilmisti resmen ,

''Arda benim yarın kardeşlerime sözüm var '' dedim boynumu bükerek çok üzgündüm çünkü ondan 1 gün ayrı kalsam onu özlüyordum .

Çenemi tutup başımı yukarı kaldırdı .
''Melisa neden surat asıyorsun ertesi gün yine görüşürüz , bu güzel yüze üzülmek hiç yakışmıyor , hadi ben kaçtım iyi akşamlar '' dedi ve koşa koşa gitti .

Benimse beynimde güzel yüz lafı yankılanıyordu . Daha öncede güzel olduğumu söylemişti fakat bu kadar tesir etmemişti bana . Beni güzel buluyordu . Ben onun için güzeldim . İki kelime yetti beni mutlu etmeye, eve girince babamın bağırtılarını duymamaya yetmişti.

Mutluluğa Çıkar Beni    Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin