Bölüm 5

181 21 4
                                    


Damla'dan

"Ya bıraksana kolumu be manyak mısın nesin"

"Kapa çeneni de yürü... Demir!"

"Efendim Batu"

"Bak burada kimler var" dedi ve adının Demir olduğunu olduğunu öğrendiğim adama doğru yürürken kızlarda yanımdaydı onları da başkaları tutuyordu ama hiç konuşmuyorlardı. Etrafta sadece benim bağırışlarımla Demir ve adını bilmediğim ama koluma koala gibi yapışmış kas yığınının sesleri vardı. Kızları tutanların sesi çıkmıyordu. Deponun güneş alan yerine geçtiğimizde bir sandalyede oturmuş bacak bacak üstüne atmış sigarasını söndürmekte olan bir adam ve yanında oturan bir kız görmüştüm.Onlara daha da yaklaştığımızda gördüğüm kişiyle şaşkınca bağırdım.

"İrem!"

"Damla!" dedi ve ayağa kalktı tam bir adım atacaktı ki arkasında ki adam

"Otur şuraya!" diye emir verdi hiç istifini bozmadan. İrem ise

"Öf sus ya" dedi ve bana yaklaşmaya devam etti.

"Bir daha uyarmayacağım dövmeli otur şuraya"

"Az önce yeşildim şimdi de dövmeli mi oldum he.Kapa çeneni bay ukala seninle uğraşamam" dedi ve devam etti "Damla, Beyza'ya ne oldu"

"Bi-" tam sözümü devam ettirecektim ki Demir'in gür sesi benim ince sesimi bastırmıştı. İrem'in kolundan tutmuş ateş saçan gözlerle arkadaşıma bakıyordu.

"Sen kim olduğunu zannediyorsun yeşil? Sana sabrımı zorlama demedim mi"

Kolunu daha da sıkmış olacak ki acıyla inledi.

"Canını sıkma yoksa yakarım canını demedim mi"

"Canımı acıtıyorsun!"

"Amacıma ulaştığımı söylediğin için teşekkürler"

"Abi birazda buraya baksanız diyorum" dedi Aslı'yı tutan adam ve aynı anda Demir'in sesi depoyu doldurmuştu

"Efe!" dediğinde arka taraftan badigart tipli bir herif çıka geldi.

"Buyur abi"

"Bu hanımefendileri arka tarafta biraz misafir edeceğiz."

"Tabi abi." Adam Demir'i onayladıktan sonra kollarımdan tutan ayıcık beni birden yere bıraktı.Canım yanmıştı ve bu durumda olan bir Damla asla susmazdı.

"Ne yapıyorsun be hayvan! Yere attığın bir insan hatırlatırım. Düzgün davransana biraz"

"Abi bunların hepsi birbirinden atarlı" dedi beni yere atan öküzcük tişörtünün önünü çekerken Demir'de onu onaylayıp

"Aynen kardeşim işimiz zor bu hatunlarla" dedi ve piç smile yapıp yürümeye başladı.Diğerleri de arkasından tabii.

"Heyy nereye bizi burada bırakamazsınız" diye bağıran Mesude'nin kolunu cimcikledim.

"Kızım sussana kaçarız işte" dedim fısıldayarak. O sırada içeriye dört tane daha adam girdi yine aynı badigart tipleriyle.

Demir'den

"Kim bunlar ? Biliyor musunuz?" dedim yeni sigaramı yakarken

"Ben bilmiyorum" dedi Uraz kime baksam kafasını sallıyordu. Aklıma gelen şeyle telefonumu çıkarıp bir numarayı tuşladım ve beklemeye başladım.

"Alo Aras abi. Nasılsın abi. Bende iyiyim ya abi sen bize bugün hiç birilerini yolladın mı? Depoya...Tamam abi sağol yok yok önemli bir şey yok. Eyvallah"

"Ne oldu?" diyen Çınar'a dönüp

"Aras abinin haberi bile yok"

"Kim lan o zaman bu kızlar."

"Demir... Acaba bu kızlar... Pusat'ın bir oyunu olabilir mi?"

"Zannetmem Pusat işine karı kız bulaştıracak bir tip değil. O daha çok arkadan dolanmayı seviyor.Tilki işte... Onun oyunu değildir gibi geliyor bana ama yine de belli olmaz ne de olsa Haluk Çakar gibi birinin yeğeni o manyak Pusat'a akıl vermeye çalıştıysa ki bu çok mümkün. O zaman bu kızların asıl patronunun onlar olması hiçte şaşırılacak bir şey olmaz.

"Sen hiç konuştun mu şu dövmeli kızla" dedi Arda

"Kayboldum dedi. Ama tabiî ki yemedim."

"Gidip sorsak olmaz mı" dedi Çınar bende başımı hayır dercesine sallayıp

"Saçmalama oğlum ya"

"Peki zorunda bıraksak" diyen Batu'ya hepimiz soran gözlerle baktık o da devam etti.

"Yani söylemek zorunda kalsalar. Bence biz onları konuştururuz." Dedi ve piç smile yaptı.

"Bakarız...Ama şöyle bir düşününce bu kızlarla adam akıllı konuşulmaz bence."

"Demir haklı beyler. Bu kızlar cidden bizim kızlar gibi olmayabilirler.Temkinli olmakta fayda var.Ayrıca düşündüğümüz gibi cidden Pusat'ın çalışanıysalar daha dikkatli olmalıyız.Bir de manyak bir şeyler ya."

"Aynen öyle.Ama yine de bir şey yapmadan öce düzgünce soralım derim ben."

"Hadi o zaman gidelim şu atarlı delilerin yanına" dedim gülüp yürümeye başladım.

Damla'dan

"Böyle işte. Biz tam arka taraftan kaçarken beni tutan çocuk karşımıza çıktı. Sonra diğerleri de arkadan geliyormuş işte hemen yapıştılar kollarımıza o sırada Beyza bayıldı işte bu kadar."

"Bende tam sıkacaktım biber gazını birden ayağa kalkış görmemiştim.Öyle boşluğa sıkıvermişim... Aaa kızlar Beyza uyanıyor galiba."

"Beyza?"

"İ-İrem. Ne oldu bana"

"Bayılışsın canım.Nasılsın şimdi."

"İyiyim iyiyim. Neredeyiz biz"

"Hala depodayız."

Beyza tam bir şey söyleyecekti ki kapı açıldı.

Ve az önce ki adamlar gelip karşımıza oturdular.

"Size çok basit bir soru soracağız.Buradan çıkmak istiyor musunuz?"

"Evet" dedi Mesude bir çırpıda

"Güzel... O zaman söyleyin bakalım kimin için çalışıyorsunuz"

"Ne?" dedim anlamadığımı belli ederek.

"Çok basit bir soru. Patronunuz yani sizi buraya gönderen kim"

"Patronumuz falan yok bizim kaybolduk biz."

"Cık. Bu böyle olmayacak sen gel bakalım buraya dedim ve yeşil gözlü kızın kolundan tutup kendime çektim.

"Seninle biraz baş başa konuşalım yeşil."

"Ne yapıyorsun be bıraksana beni manyak herif." Diye bağırdı İrem Demir onu sürüklerken

"Çok konuşma yeşil yoksa yine kucağıma alırım." Dedi ne yani daha öncede mi kucağına almıştı İrem'i bu soruları kafamdan atıp bize bakan dört şapşala döndüm.




Herkese merhaba öncelikle dün bölüm atamadığım ve bu bölümü de kısa tuttuğum için özür dilerim. Ama bilgisayarım tamirde ve bölümler telefondan yazmaya çalışıyorum bir hafta sonra bölümler daha hızlı ve uzun gelecek hepinize anlayışınız içi şimdiden teşekkürler.Keyifli okumalar dilerim.

Sonsuz DOSTLUK!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin