KIZLARIN PİJAMALARI ~
Tam giyinmiş, tişörtümü aşağı doğru çekiyordum ki birden odanın kapısı açıldı ve bende ağır çekimde indirmekte olduğum tişörtümü hızla aşağı çektim. Demir kısılmış gözleriyle bana bakıyordu. Odaya girip kapıyı kapattığında bana doğru iyice yaklaşmıştı. Ne ara bu kadar yakınıma geldiğini düşünmek yerine nefes almaya çalışıyordum. Çünkü bu yakınlık bana iyi gelmiyordu. Yine de nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle konuşmaya başladım.
"Öküz müsün ya öyle pat diye bir kızın odasına girilir mi he. Ya giyiniyor olsaydım. Sen nasıl benim odama nasıl izinsiz bir şekilde dalıyorsun be insan bir kapıyı tıklatır. Aa pardon sen zaten yapamazsın dimi.. Neden çünkü. Eğer farkedebildiysen insan dedim fakat sen insan olmadığın için böyle bir şey düşünmek benim hatam. Ah çok pardon!"
"Bitti mi? "
"Hayır efendim bitmedi sen ki-" Sözümü tamamlayamamıştım çünkü Demir şu an yanağını yanağıma dayamış nefesini kulağıma vererek konuşuyordu.
"Bence... Bitti artık. Uzatmayalım öyle değil mi ? " dedi burnunu boynuma sürterken. "H-hayır. B-bitmedi. "
"Cık. Ben bitti dedim ve bitti." Dedi ve boynuma çok zor hissedilecek derecede ufak bir öpücük kondurup geri çekildi. Aramıza üç adımlık bir mesafe koyduktan sonra konuşmaya başladı.
"Ayrıca o kıyafetle odadan dışarı çıkamazsın. " Hala olayın şoku üzerimdeyken bunu tam tersi gibi göstermeye çalışarak ve sesimin çatallaşmasına engel olmaya çalışarak konuşmuştum.
"Bu seni ilgilendirmez Demir!"
"Gayet de ilgilendirir küçük hanım. Ben giymeyeceksin dedim ve bitti anladın mı. "
"Anlamadım! Tamam beni rehin almış olabilirsin ancak bu sana, bana istediğin gibi davranma, giydiklerime karışma ve bana bu denli kötü davranma gibi olanaklar maalesef ki sağlamıyor. Üzgünüm fakat müessesemizin böyle bir hizmeti yok. " Deyip gözlerimi kısarak yapmacık bir şekilde güldüm.
"Beni zorlandığının farkında mısın sen?"
"Yoo. Ne yalan söyleyeyim hiç farkında değilim." Derken de yüzümde hala yapmacık bir ifade vardı.
"Her neyse işte bu şekilde odadan dışarı çıkamazsın. Şimdi zıbarabilirsin ama sakin kurtulduğunu düşünme küçük hanım."
Dedi ve direkt çıktı bende arkasından dil çıkarıp taklidini yaptım ve
"Küçük hanım ne be! Manyak şey."
Deyip biraz daha kapıyla bakıştım. Sonunda yaptığım saçmalığa son verme gibi birşeyi akıl ettiğim anda yataktaki yerimi almıştım.Uyandığımda hava baya aydınlıktı. Kalkıp pencereye doğru yürüdüm ve camı açıp temiz havayı ciğerlerime doldurdum. Biraz daha aynı pozisyonda durduktan sonra pencereyi kapatıp içeri geçtim. Oda da saat yoktu ve telefonlarımızı da almışlardı. Saate bakamamak canımı sıksa da umursama diye uyardım kendimi sonuçta canımı sıkmak için daha büyük sorunlarım vardı. Bunları her düşündüğüm de bir sonuca varmaksızın daha çok karışıyodum. Bu yüzden düşünmemeye karar vermiştim ve artık bu kararımı uygulamam gerekiyordu. Bu yüzden de silkelenip kendime geldim ve kararlı adımlarla kapıdan çıktım.
Damla'nın kapısının önüne geldiğimde kapıyı çalmadan içeri daldım. Damla'dan hala uyuyordu. Yanına gidip sarsmaya başladım.
"Damla... Damla!"
"Hıı."
"Kalk hadi."
"Hıhı."
"Ya Damla ya kalksana."
"Öf ne var be."
"Uyan hadi canim sıkıldı."
"İremciğim farkındaysan biz bu evde 5 arkadaşız sıkılıyorsan niye uyuyan biriyle değilde uyumayan biriyle vakit geçirmiyorsun. " bunu söylerken yüzü yastıktaydı ve sesi bu yüzden boğuk geliyordu.
"Zaten o yüzden uyandırdım seni hadi kalkta kızların yanına gidelim."
"Tek başına da gidebilirsin. Bence bunu yapabilecek kadar büyüdün."
"Ya Damla ya !" Diye bağırdığımda Damla hızla ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdü.
"Baş belası ya !!" Dediğinde pis pis sırıtıyordum.Alt kata indiğimizde Damla ve Aslı, Mesude'nin odasına girdiler bende Beyza'yı uyandırmaya gittim.
"Beyzooşşş!" Diye bağırarak üzerine atladım. Bunun üzerine Beyza'nın da sıçraması bir olmuştu.
"Gerizekalı!" Diye mırıldandı.
"Düzgün konuş be!" Dedim cırlayarak.
"Ne vardi tatlım? " dedi yüzünü sahte bir gülücük yerleştirirken
"Hadi kalk Mesude'nin odasında toplanıyoruz. Hadii!" Deyip onu çekiştirmeye başladım.
"Bela ya! Sarı bela!" Dediğinde çoktan kapıyı açmıştı
Arkasından bağırdım bende
"Heeyy! Siz Damlayla sözleştiniz mi!?"dediğimde kapıdan çıkmıştı ve beni takmıyordu. Bende hızlıca yataktan indim. Kapıya doğru ilerlerken bir yandan da Beyza'ya sesleniyordum.
"Kime diyorum! Beyz-" cümlemi tamamlayamamamın sebebi ise kapıdan çıkarken Demirle burun buruna gelmiş olmamdı. Beni kolumdan tutup içeriye sürükledi ve kapının arkasındaki duvara yasladı. Ve ayağıyla kapıyı kapattı. Kollarımı tutarken aramızdaki mesafe yok denilecek kadar azdı ve ben onun gözlerindeki karartıyı görebiliyordum.
"D-Demir-"
"Ben sana böyle dışarı çıkmayacaksın demedim mi lan!" Dedi kollarımı daha çok sıkarken.
"D-dedin. A-ama"
"Aması falan yok. Sabrımı zorluyorsun dövmeli. Yapma. Tavsiye etmem." Dediğinde kolumu daha çok sıkmıştı. Bende acıyla inlemiştim. Daha sonra kollarımı bıraktı ve yüzüme bakmaya devam etti. Bende tüm cesaretimle ona karşı geldim.
"Tavsiyelerini dikkate almıyorum Demir Çakır şimdi ne olacak!?"
"Bir şey olmayacak, sadece sonuçlarına katlanacaksın o kadar."
"Ya öyle mi? Peki! Sözlerinizin çiğnenmesi ne gibi sonuçlar doğuruyor Demir bey!"
Bu sırada kızların sesi geldi ve Demir kapıyı kilitleyip bana döndü. Kızlarsa kapıya vurup bana sesleniyorlardı. Demir hiç istifini bozmadan konuşmaya devam etti.
"Hmm bir düşünelim bakalım... Mesela ölebilirsin, sakat kalabilirsin ya da en kötü ihtimal benim olabilirsin." Derken ki yüz ifadesini ve ses tonunu hiç beğenmemiştim.
"Se- senin olmak mı? Na-nasıl yani?"
Dediğimde göz kırpıp kapıyı açtı ve çıktı. Bense çivi gibi çakılı kalmıştım olduğum yerde.Herkese merhabaa yepisyeni bir bölümle karşınızdayım umarım beğenirsiniz herkese keyifli okumalar dilerimm :")
Sınır :
5 vote
3 yorumYeni bölümde görüşmek üzeree :")
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz DOSTLUK!!
Misterio / SuspensoBazen bir arkadaş sadece arkadaşın olmaz. Ailenden biri olur, sırdaşın olur, her şeyin olur. İşte öyle arkadaşlarınız varsa onları sakın kaybetmeyin... Neden mi? Nedeni kitapta :'')