Kendini zeki zannediyorsun ama gerizekalının tekisin Demir Çakır !!"
Deyip hizla yanımızdan ayrıldı.
Sinirlenmiştim. Sanki sadece o düşünüyordu bunları o kızların içine düşerken ben plan yapıyordum oysa ki Saçmalıyordu. Bu kadar yükselecek bir şey yoktu ortada. Sadece gereksiz bir kaygısı vardı. Ama bunun farkında değildi. Uraz yanımda durmuş yere bakıyordu. Beni iyi tanıyordu ve bu yüzden şu an sadece susuyordu fakat zamanı geldiğinde onunda konuşacağından adim gibi emindim. Şimdi içeri giremezdim. İrem zaten hala sinirlidir. O diğer dört cırlağı da çekemezdim. Uraz'a dönüp
"Ben gidiyorum. Biri ölmediği sürece sakın aramayın. Kızları da kavgaya dalıp unutursanız sizi öyle bir unuturum ki kimse hatirlayamaz anladın mı? Aras abiye söyle Levent'teki eve birini göndersin saat 3 gibi falan giderim eve. Aa bu arada Çağla'yı da ara. Erguvan'daki eve gelsin şu kızlara da giyecek bir şeyler getirsin arabalarida hazırlayın yatın erkenden, yola çıkacağız. Acil bir şey olursa da her zamanki mekandayım. Anlaşılmayan bir şey? "
"Yok abi. Git sen."
"Hadi eyvallah"
Deyip yürümeye başladım. Arabaya bindiğimde telefonu deri koltuğa fırlattım. Ve gaza yüklendim.Damla'dan
"Daha iyi misin?"
"Iyiyim Damla öyle abartılacak bir şeyde yok ayrıca... Her zamanki gibi işte."
O sırada Uraz içeri girdi ve konuşmaya başladı.
"..."
"Hazırlanın yarın erkenden yola çıkacağız ona göre"
"Nereye" dedi Aslı
"Bir eve gideceğiz ama, yok biz depoda kalmayı istiyoruz diyorsanız bilemem."
"Gelmiyoruz biz! "
"Size fikrinizi sorduğumu hatırlamıyorum."
"Biz de sana gelmiyoruz diyoruz ve farkındaysan fikrinizi sormadık!"
"Sabrımı taşırıyorsun Aslı!"
"Taşarsa ne olur Uraz!" Dedi ve ayağa kalkıp Uraz'ın karşısına dikildi.
"Senin için iyi şeyler olmaz!"
"Kendinden bu kadar emin olma!" Deyip ellerini beline koydu. Bir adım daha yaklaştı.
"Diyorsun?"
"Aynen öyle."
"Tamam. Göreceğiz."
"Görelim." Dedi ve yerine oturup bacak bacak üstüne attı. Biz ise olanları bir karış açık ağzımızla izliyorduk.
"Arda! Çınar!"
"Ne var ?" Dedi Arda umursamaz bir tavırla
"Yarın sabah Erguvan'a gidiyoruz. Ona göre hazırlanın."
"Tamam da. Batu nerede?"
"Bilmiyorum."
Dedi ve cebinden telefonunu çıkarıp bir numara çevirdi. Telefonu kulağına götürüp beklemeye başladıktan iki saniye sonra telefon açılmış olacak ki Uraz konuşmaya başladı."Alo Çağla. Benim Uraz. Yarın saat sekiz gibi Erguvan'daki evde olman gerekiyor... Nedenini sorma gelince anlatırım ama gelirken yanında baya kıyafet getirmen gerekecek adam göndereyim mi? Tamamdır sen kendi fiziğine göre bak bir şeyler aynısınız hemen hemen zaten. Beş tane kız var burada ona göre fazla al yani. Tamam kızım uzatma işte görüşürüz yarın. " Deyip telefonu kapattı.
"Yarın yeni kıyafetler geliyor size hadi yine iyisiniz normalde böyle şeyler hiç adeti değildir Demir'in."
"Siz baya baya bizi yanınızda tutmak için planlar falan yaptınız öyle mi?" Dedim gözlerimi pörtleterek.
"Aynen öyle sarışın "
"Neden bırakmıyorsunuz bizi?"
"Öyle olması gerekiyor çünkü. Fazla sorgulamayın. Sonra yine sizin başınız yanar."
"İyi tamam. Demedik bir şey." Deyip arkama yaslandım ve kollarımı göğsümün altında bağladım.Akşam olmuş, hava kararmıştı. Midem aç olduğuna dair sinyaller verirken onu umursamamaya çalışıyordum. Çünkü bu insan müsveddelerine hiçbir şey söylemeye gelmiyordu. En ufak bir şeyde kırmızı alarm veren bir makine gibiydiler her biri. Özellikle Uraz... Her daim Demir'in yerini doldurma çabası içindeydi. Bunun sebebini tam olarak çözememiştim. Fakat yakındı. Bulacaktım... Beni bu düşüncelerden ayıran Çınar'ın sesi olmuştu.
"Pizza söylüyorum. Neli yersiniz?"
Nasıl yani yemek mi söylüyordu. Bizim için. Ve nasıl yediğimizi mi soruyordu? Bu... Garipti. En azından bana öyle gelmişti.
" Bir daha sormayacagim!"
"Kızlar bol malzemos yiyor. İrem, Italiano. Ben ise Vegi yiyorum."
"Tamam. Herkese kola söylüyorum."
"Olur. "
Dedikten sonra Çınar arka tarafa doğru gecti. Korkuyordum. Hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşıyordum. Ama içimdeki farklı bir korkuydu. Güven vardı içimde fakat bunun sebebini bilmiyordum. Çünkü bu... Normal değildi. Manyak insanların elinde. Bu işin nereye gittiğini bilmeden öylece duruyordum. İçimde anlamlandıramadığım bir rahatlık, tarif edemediğim bir huzur vardı. Ama bunların nasıl olduğuna dair de en ufak bir fikrim yoktu. Hayatım boyunca böyle şeylere hep ilgi duymuştum. Mafya kitapları, aksiyon filmleri ve daha bir sürü şey bir numaralı ilgi alanımdaydı. Belkide bu yüzdendir diye düşündüm. Bu yüzden bu kadar rahat oluyordum belkide. İçimden bir ses her şeyin iyi olacağını söylüyordu. Muhteşem ve ya çok güzel değil ama iyi olacağını... Ben yine düşünce alemine dalmışken. Çınar elinde pizza kutularıyla içeri girdi ve yemekleri önümüzdeki sehpaya bıraktı. Ardından Mesude'ye bakarak "afiyet olsun. "Dedi ve gülümseyip içeri geçti...Sabah Uraz'ın sesiyle uyandık. Yemek yediğimiz koltukta uyuyakalmıştık. Herkesin kafası birinin omzundaydı ve boynum tutulmuştu. Duvardaki saate baktığımda daha 07:00 olduğunu gördüm. Herkes ayarlanmıştı ama biz İremle hala yatıyorduk uyanmış olabilirdik ama yorgunduk. Ve bu hala yerimizde duruyor olmamıza bir bahane olmuştu. Birden kapı açıldı ve içeri Batu girdi. Gözlerinin altındaki mor halkalara dikkatimi vermiştim. Kavga etmiş gibi durmuyordu ama uzun süre uyumamış olduğu bariz belli idi. Yanımıza gelip bana bakmaya başladı. Üç saniye süren bakışmamiz Batu'nun gözlerini kaçırmasıyla son bulmuştu.
"Hadi gidelim artık." dedi Uraz " Daha Demir'i alacağız." Demir'in adı geçince Batu hafif yüzünü buruşturmuştu. Bu da Demir ile aralarında bir şeyler geçtiğini düşündürtmüştü bana. Arda: "Batu sen araba kullanma istersen abi yanda oturursun."
"Gerek yok kardeşim sağ ol."
"Israr etme Batu!" Diye tıslayınca Batu'da
"Karışma Uraz!" Dedi aynı şekilde.
"Tamam abi sakin olun. Beyza ve Mesude benimle gelsin Çınar " ı da alayım hatta. Sen Damla'yı al. Uraz da İremle Aslıyı alsın. Ve bir de... Demir'i. "
"Anlaştık o zaman hadi gidelim." Dedi ve bizde onları takip ettik.1 saatlik bir yolculuktan sonra İstanbul'dan biraz uzaklaşmış, şehir dışında ve benim deyimimle dağ başında bir yere gelmiştik. Arabalardan inip eve girdik. Dışı çok güzeldi. Üç katlı koyu yeşil bir evdi. İçeri geçtiğimizde evin çok güzel döşendigini farkettim. Kim bilir kimi öldürüp koymuşlardı bu eve. Beni bu düşüncelerden ayıran Demir'in sesi olmuştu. Demir "Birazdan yeni kıyafetleriniz gelecek. Ev üç katlı bir üst katta üç oda var diğer katta ise iki her katta tuvalet var zaten o yüzden çok fazla aşağı inmenize gerek yok. Kısacası ayak altında dolasmamaniz için her şey var. " dediğinde sinir katsayım yavaş yavaş artmaya başlamıştı. İreme döndüğümde benden farklı olmadığını gördüm. Ama benim cesur arkadaşım benden önce davranıp sinirlerini dışa vurmaya başlamıştı bile.
"Ne yani bizi burada esir mu tutacaksın?"
"Yine başlama İrem."
"Yine başla ma mı? Bundan başka konumuz var mı ki? "
"İlacın yanında mı senin?"
"Konumuz bu değil!"
"Neymiş konumuz?" Dedi kollarını bağlayıp kısılmış gözleriyle beraber kaşlarını da çatarken.
"Sen kim olduğunu zannediyorsun da bizi böyle alıkoyuyorsun."
"Hmm bir düşüneyim... Galiba bundan sonraki hayatını yanında geçirmek zorunda olduğun adam oluyorum. Peki den kim oluyorsun?"
"Bende herkese, özellikle de bana. Ağır yapamayacağını gösterecek olan kişi oluyorum."
"Hadi ya. Sen ne kadar eminsin öyle kendinden. "
"Öyle olması lazım. Senin gibilere boyun eğmeyeceğimi çok küçük yaşta öğrendim ben!" Derken gözlerindeki hüzün fark edilecek türdendi.
"Anlıyorum" dedi başını yere eğerken
" E öğrendiğin şeyleri sergile bakalım. Ama dikkat ette sonunda canı yanan sen olma." Dediğinde başını kaldırmış gülümsüyordu.
"Rahat ol sen... Sadece izle ve gör."
"Görelim bakalım." Dedi gülümsemesini genişletirken. Onlar öyle bakışırken kapı çaldı. Batu ise kaşlarını çatarak
"Bu kim şimdi? " dediğindeyse içimde ki panik tohumları filizlenmeye başlamıştı.Herkese merhabaa yepisyeni bir bölümle karşınızdayım.
• Arkadaşlar değinmek istediğim küçük bir nokta var okuma oranına göre yorum ve voteler çok düşük bu yüzden bir sınır koymak istiyorum. Ve bu sınır dolmadan yb gelmeyecek maalesef... Bu bölümün sınırı ise :
° 3 yorum ve 5 vote.
Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim keyifli okumalar dilerimm :")
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz DOSTLUK!!
Mystery / ThrillerBazen bir arkadaş sadece arkadaşın olmaz. Ailenden biri olur, sırdaşın olur, her şeyin olur. İşte öyle arkadaşlarınız varsa onları sakın kaybetmeyin... Neden mi? Nedeni kitapta :'')