''İnsanın olması gerektiğine inandığı şeyler hep beklenmedik bir anda oluverir. Belki de kader dediğimiz kelimenin sihirli yanı budur. Flaubert, ''Bir gün çıkar karşınıza.'' diyordu. ''Bir gün, aniden, tam umudunuzu kestiğiniz sırada. O zaman ufuklar aralanır; 'işte! diye bağıran bir ses gibidir. Bir kimseye hayatınızın sırlarını dökmek, ona her şeyi vermek, onun için her şeyi feda etmek ihtiyacını duyarsınız! İçinizdekileri anlatmazsınız birbirinize, anlatmadan seziverirsiniz.''
tam da Flaubert'in dediği gibi olmuştu.
eylüldü.
aniden çıkmıştı karşıma.
bir gün, aniden ümidimi yitirdiğim sırada.
o gün, her zamankinden biraz farklıydı. hafif rüzgarlı bir gündü ve eskimiş tahta bankta yabancı bir beden oturuyordu. genellikle bu saatte hiç kimse olmazdı ama dediğim gibi, o gün her zamankinden biraz farklıydı.
bu, bir yabancıyla bankımı paylaşacağım ilk seferdi.
sıska bedeni her an incinebilirmiş gibi duruyordu dışarıdan.
tereddüt etmeden yanına oturdum.
ve sabaha kadar tek kelime etmeden gökyüzünü izledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
look at the stars :: jw + mt
Short Story''tüm yıldızlar senin olsun, sen de benim.''