''ben boşlukta değilim, boşluk benim.''
yediğim sayısız meyveli yoğurt bile dolduramamıştı mark'ın bende açtığı yarayı.
o gece eve bile gidemedim.
onu seviyordum, deli gibi seviyordum.
annemi öldürmüş olmasına rağmen seviyordum.
titredim, midem bulanıyordu, o an kendimden nefret ettim.
aptalım, nasıl böyle bir şey düşünebilirim?
o katil dedim kendi kendime. ondan nefret ediyorsun.
sonra kendimi onun yanına giderken buldum.
bıraktığım gibiydi.
çökük omuzlarının aşağı yukarı hareketinden hala ağlıyor olduğunu gördüm.
içim sızladı.
sonra derin bir nefes aldım ve küçük adımlarla ilerledim ona doğru.
kırmızıve bir o kadar ağlamaktan kanlanmış gözleriyle baktı bana.
beni görünce daha da şiddetlendi ağlaması.
oturdum yanına ve sarıldım.
sımsıkı sardı kolları belimi.
kafamı gömdüm boynuna, kokusunu çektim içime.
o da gömdü kafasını boynuma.
daha sıkı sarıldı.
''geçecek.''
''anlatınca geçmiyor, susunca geçmiyor, zamana bırakınca geçmiyor, yalnız kalsan geçmiyor, alışınca geçmiyor, unutmaya çalıştığında da geçmiyor, geçmiyor işte. ne yaparsan yap geçmiyor.'' dedi.
''inanmak.'' dedim.
''inanmak istiyorum sana.''
seneleeerr sonra hepinize merhabaa:')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
look at the stars :: jw + mt
Short Story''tüm yıldızlar senin olsun, sen de benim.''