look at the stars :: jw + mt

1.9☆

eve girdiğimde mark beni elinde bir video kamera ile karşılamıştı.

anlam verememiştim.

meraklı ve bir o kadar parlayan gözlerle bana bakıyordu.

gözlerinin parıltısı hiç sönmesin istedim içimden.

 ''ee?'' dedi. ''nasıl geçti?''  

ufak bir şaka yapmaya karar verdim.

neşeli olmayan suratımı iyice astım ve omuzlarımı indirdim.

dudaklarımın arasından bir oflama kaçtı.

gözlerimi yere sabitlemiştim çünkü ona bakarsam suratındaki ifade beni güldürerek ele verebilirdi.

''olsun bebeğim son değil ya.'' dedi.

''gel buraya sarılcam.''

gözlerimi yerden kaldırdım ve kollarımı iki yana savurdum.

''şaka yaptıım.'' dedim gülerek.

önce şaşırdı sonra rahat bir nefes vererek gülüşüme eşlik etti.

''ne o elindeki?'' diye sordum.

''sıkıntıdan evi temizlerken buldum. çalışıyor mu diye deniyordum sen geldin.''

''çalışıyormuş.'' dedi.

''hala kayıtta mı?'' dedim.

evet anlamında kafasını salladı.

''bunu da çeksin o zaman.'' dedim ve ona bol gelen mavi kazağından yakalar yakalamaz dudağını esir aldım.

öpüşmemizin arasına gülüşmelerimiz karıştı.

sevgisini hissedebiliyordum.

sevgisini öpüşünden hissedebiliyordum.

ayrıldığımızda video kaydı da çoktan durmuştu.

pofuduk kahve koltuğa oturduğumuzda ''bununla güzel anlarımızı kayda alalım.'' dedi.

''seninle her an güzel.'' dedim.

bir kedi edasıyla sokuldu bana iyice.

elinden kamerayı aldım ve başlatma düğmesine bastım.

''hımm, saate bakalım. 21:07 ve günlerden perşembe.''

''ne yapıyorsun?'' diye sordu gülerek.

''şş. kaydımızı bölüyorsun.''

''deneme bir,iki.'' diyerek kıkırdadım. ''mark bu çok eğlenceliymiş ya.''

o da güldü. bir süre ne diyeceğimi bilmeden kameraya baktım öyle.

sıkça saçlarımı düzeltiyordum. dikkatini çekmiş olacak ki bir anda parmaklarıyla saçlarımı karıştırdı.

''böyle daha güzel.''

''öyle mi?'' diye sordum ve tatlı bir boğuşma başladı aramızda.

birkaç dakika geçmesine rağmen yorulmuştuk.

nefes nefese bakıyorduk birbirimizin suratına.

sonra şefkatle düzelttim saçlarını. mis gibi limon kokuyordu.

''seni seviyorum.'' diye fısıldadı.