8 ► Sometimes, life is hard, but you must take it.

577 93 51
                                    

Margot son mesajlara bir kez daha göz gezdirdi. Gerçekten gelip onu zor durumda bırakmazdı değil mi? Ya da bırakır mıydı? Lanet olsun adam hakkında hiçbir bok bilmiyordu ki ne yapabileceğini bilsin! Belki de gerçekten Margot'ın isteğiyle çekilmiş resimleri galerisi süslüyordu? Belki adam gerçekten sapkın biriydi ve şimdi de Margot'ın peşindeydi? Ama öyle bir şey olabileceğini sanmıyordu Margot, çünkü adamın gönderdiği resimlerde gayet mutlu görünüyorlardı. İkisinin birbirlerine bakışları gerçekten samimiydi ve sanki gerçekten aşıklar gibi duruyordu. Ama eğer Margot bir adama aşık olsaydı, onu neden unutsundu ki? Babası 'Sana çok kötü bir şey yaptı' demişti. Ne yapmıştı? Düşündüğü şey olamazdı herhalde! Öyle olsaydı babası bu konuyu asla açmazdı. Herhalde artık kızının bununla yüzleşmesi gerektiğini düşünüyordu.

Margot sıkıntıyla iç çekti. Herkes neler olduğunu, neler döndüğünü biliyordu. Tek bilmeyen Margot'tı ve bu çok boktan hissettiriyordu. Gerçekten!

Sönmüş gözlerini yatağının baş ucundaki boydan aynaya çevirdi. Yorgun görünüyordu. Şu son üç gündür olaylara kendini fazla kaptırmıştı. Çok fazla düşünüyordu. Ne demişti? 'Sen o siktiğimin hastalığını geçirirken seni bıraktım.' Acaba bu hastalıktan kastı Margot'ın eskiden geçirdiği lösemisi olabilir miydi? Evet Margot ailesinde lösemi geni bulunan biriydi. En az iki nesilde bir görülen bu bela küçüklüğünden beri Margot'ın üstüne kara bulut gibi çökmüştü. Çocukken çok etkili değildi tabi ama 20'li yaşlarına geldiğinde arttığını hatırlıyordu. Ama o sıralarda neler yaşandığına dair bir fikri yoktu. Babası ona 'O herif sana çok kötü bir şey yaptı.' derken babası da bunu mu kastediyordu? Sonuçta Margot'ın aklına gelen ilk şeyi yapmış olsaydı eğer Jared, babası onu korumak için bırakın Margot'a bir şey demeyi yaşadığı ülkeleri değiştirirdi. Ama söylediğine göre bunu kastediyor olabilirdi.

Peki Margot neden unutmuştu tüm olanları?

•••

Margot gözünü kapalıyken bile rahatsız eden bir etkenle uyandı. İlk başta etrafa bakarken biraz zorluk çekti. Çünkü daha geçen gece tamamını kapattığı perdeleri, annesi sonuna kadar açmıştı ve gün ışığı ilerideki aynadan Margot'ın yüzüne rahatsız edici bir şekilde vuruyordu. Margot kendini vampir gibi hissetti.

Gözlerinin odaklanması ve ışığa alışması yaklaşık 30 saniye sürdü. Ardından yatağından kalktı ve direkt dolabının başına geçti. Pazar günü olduğunu biliyordu ama yine de dışarı çıkacaktı. Sabahın serin havası onu kendine getirebilirdi. Hızla üstüne kırmızı bir tişört ve kot şort geçirdi. Her zamanki kendisiydi işte! Beyaz spor ayakkabılarını giyip aşağı indi.

"Günaydın Maggot."

"Günaydın Cam." Margot erkek kardeşinin yanağından makas alıp masada oturan babasını öptü. Ardından mutfak tezgahının önünde bir şeyler doğrayan annesinin yanına gitti.

"Anne ben biraz dolaşacağım, belki Ryan ile buluşurum. İki saat sonra dönerim olur mu?"

Bayan Robbie başını anlayışla salladı. Kızının son birkaç gündür zor şeyler geçirdiğini biliyordu. Tam da her şeyi unutmuş hayatına harika bir şekilde devam ediyor derken Jared denen o herif tekrar karşılarına çıkmıştı!

"Görüşürüz millet!"

Ardından kimseden cevap beklemeden askılı kumaş çantasını alıp çıkış kapısına yürüdü. Bir yandan telefonuyla uğraşırken bir yandan da kapıyı açtı. Açtığında büyük bir sürpriz ile karşılaşacağından haberi yoktu. Başını kaldırdığında adamla göz göze geldi ve yanlışlıkla telefonu parke zemine düşürdü.

 the blackest day ✲ [jaredleto+margotrobbie]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin