Bazen hayatınızda çok büyük değişiklikler olabilirdi. Hayatınızı pozitif yönden negatif yöne çevirdiği gibi negatiften pozitife de çevirebilirdi. Bunu siz de yapabilirdiniz, başkası da. Birinin size söylediği en ufak bir şey sizi o kadar derinden etkilerki sorunu kendinizde ararsınız. Ama şöyle bir şey varki aslında sorun sizde değilken, siz olmadığı halde bunu daha çok didikler ve hayatınızı değiştirmeye çalışırsınız. Ve bu da sizi kötü etkiler. Hayatınız birden bambaşka bir boyut alır.
Jared'ın Margot'a yaptığı da böyle bir şeydi...
•••
"Mag... Seninle bir şey konuşmam lazım."
Margot bilgisayarın başında okul için sunum hazırlarken birden Jared içeri girmişti. Margot bunun üzerine gülümsedi ve sandalyede dönerek genç adama baktı.
"Hey, hoşgeldin. Keşke geleceğini söyleseydin. Sunumu erken bitirirdim."
Margot ayağa kalkıp Jared'ın yanına oturdu ve dudaklarına küçük bir öpücük bırakmayı ihmal etmedi. Fakat bir terslik vardı. Evet evet, kesinlikle bir terslik vardı. Çünkü eğer bir terslik olmasaydı bu öpücük sıradan bir şey olarak kalmazdı. Jared'ı biliyordu. Adam tereddütlü yaklaşmıştı çünkü.
"Senin neyin var?"
Jared gergin bir şekilde elleriyle oynuyordu. Önemli bir şey mi olmuştu? Neden söyleyemiyordu?
"JJ?"
Ellerini adamın alnına düşen saçlarına uzattı ve geri atacakken adam kafasını geri çekti. Ne yani? Margot'ın ona dokunmasını istemiyor muydu?
Genç kadın midesinde bir sancı hissetti. Ama bu sancı iyi bir şeye alamet değildi. Hele konu Jared'ken böyle olması onu daha da kötü hissettirmişti.
"M-Mag ben... Bunu söylemek istemiyordum f-fakat- Ben kaydımı farklı bir şehre alıyorum ve... ve buraya artık birlikte olamayacağımızı söylemek için geldim."
Margot içinde bir şeylerin koptuğunu hissetti. Böyle bir hissi ilk defa yaşıyordu. Hayır bu hiç güzel hissettirmemişti. Zaten olan kramp daha da sancılanmaya başladı.
"B- Bu ne demek Jesus?"
Jared kafasını ellerinden kadına çevirdi.
"Bitti Mag. Üzgünüm... ben- Ben gitsem iyi olacak."
Jared hiçbir şey demesini beklemeden odadan çıktı. Margot ise o anda farketti ki Jared hayatında sonsuza kadar kapanmayacak bir yara açmıştı.
•••
Margot o haftaki üçüncü nöbetini geçiriyordu. Odada kimse yoktu ve bu onu korkutmuştu.
Yatağından hışımla inip atabildiği en kuvvetli çığlığı attı. Hayır diğer hastalar umrunda değildi. Ne kadar rahatsız olurlarsa o kadar iyiydi. Margot öyleydi çünkü hem manevi hem fiziksel olarak hastaydı. Bunun bir çaresi yoktu. Buna emindi.
Kalktığı gibi yanında duran şifoniyer üzerindeki vazo, telefon, takvim ve bunun gibi şeyleri umursamadan ve çıkaracağı sesleri düşünmeden bir hareketle yere attı. Ardından kolundan bir türlü çıkmayan serumu ve iğnesini çıkarttı. Nöbet geçirirken farkında olmadan iğneyi çıkarırken hafifçe derisi yırtılmıştı. Sızlıyordu ama bir önemi yoktu.
Yatağına döndü ve çekebildiği kadar hızlı bir şekilde nevresim örtüsünü söküp yere fırlattı. Bu sırada bir sürü hemşire odaya akın etti. Margot onları takmadan yaptığı dengesizce hareketlere devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the blackest day ✲ [jaredleto+margotrobbie]
Fanfiction❝ever since my baby went away, it's been the blackest day.❞ x x x Başlangıç Tarihi : 04.09.16 Bitiş Tarihi : 15.08.17