16 ► Leave us alone.

569 92 169
                                    

Jared evden çıkmadan önce hızla deri ceketini üzerine geçirdi ve düzeltmeden direkt evden çıktı. Artık canına tak etmişti, tamam bir hafta olmuş olabilirdi ama Jared zaten çok sabırsız biriydi. Bu kadar beklemesi bile onun için çok büyük bir şeydi. Ama artık beklemesine gerek yoktu, Margot ona hayatından çıkmasını istediğini söylemişti. Gerçekten istiyor muydu? Ya da Jared bir düşünceye çok bağlandığı için böyle hissediyordu. Sonuçta aradan 5 yıl geçmişti, kadın değişmiş olamaz mıydı? Olabilirdi, ama Jared bunun olmamasını diliyordu.

Evin hemen önünde bulunan arabanın kapısını uzaktan açtı. Araba biplediğinde hızla kapıyı açıp koltuğa yerleşti. Bay Robbie ile konuşmaya gidiyordu. Bu yüzden biraz gergindi. Çünkü Bay Robbie yaşananlardan sonra Jared'a karşı fazlasıyla ağır bir tavır takınmıştı ve Jared gerçekten Bay Robbie'nin kendisini bakışlarıyla öldürmeye çalıştığını düşünüyordu. Kızına aşırı bağlı biriydi ve Jared'ın ona yaşattıkları şeyler için asla onu affetmeyeceğini biliyordu.

Düşünceleri başından kovmak amacıyla başını iki yana salladı. Pek bir etkisi olmamıştı. Hala oraya gittiğinde Nasıl daha az hasar alırım diye düşünüyordu. Haklıydı da, düşünmesi lazımdı çünkü Bay Robbie'nin emrinde çalışan bir sürü adam vardı. Jared onlarla baş edemezdi ve onu arka sokakların birinde öldüresiye döverlerdi. Bu düşünceyle ürperdi. Böyle bir şey istemiyordu.

Arabayı çalıştırıp hızla iki tane büyük arabanın arasından çıktı ve aynı hızla ana caddeye doğru ilerledi. Bay Robbie bir şirketin Ceo'suydu bu yüzden şirkete doğru dönen kavşaktan hızla döndü ve lambalarda beklemeden geçti. Zaten yeterince heyecanlıydı, bir de lambalarda takılsaydı hepten çıldırırdı.

Kendini sakinleştirmek için bir şeyler mırıldanmaya başladı.

"Pekala, Bay Robbie, şey ben aaaa- Kızınızın hayatını bok ettiğim için üzgünüm. Bunun için pişmanım, şimdi de düğününü bok etmeye çalışıyorum çünkü kızınız benden başka biriyle evlenemez. Aradaki beş yılı en kısa zamanda telafi ede- Ahh! Ne diyeceğim ben?!"

Eliyle yavaşça direksiyona bir tane geçirdiğinde şirkete gelmişti bile. Kapısında boş bir yer bulup arabayı parkettikten sonra koltuktan indi ve üstüne çeki düzen verdi. Sonuçta adamın karşısına düzgün bir şekilde çıkmalıydı. Bu yüzden daha bu sabah sakal tıraşı olmuştu. Sakalının kesilen her bir telinin çektiği acıyı çekiyordu fakat bu daha önemliydi. Uzun saçlarını geriye doğru taradı. Ardından emin adımlarla korumaların arasından geçerek binaya girdi. Bay Robbie'nin nerede olduğunu bilmiyordu, bu yüzden direkt sekreter kızın yanına yöneldi.

"Merhaba, şey uhm, Bay Robbie kaçıncı katta acaba?"

Kadın gözlüğünün üstünden Jared'ı süzdü. Sanki onun orada ne işi olduğunu çözmeye çalışıyor gibiydi. Sonuçta buradaki her adam takım elbiseliydi ve içlerinde tek farklı olan Jared'dı.

"Randevunuz var mı?"

"Ona müstakbel damadı Ryan'ın geldiğini söyleyin. Tabi şey, sadece Ryan deyin." Sonunda gergince gülümsedi ve ayaklarıyla bir ritim oluşturarak kadının aramayı yapmasını bekledi.

"Bay Robbie... Şey buraya bir adam geldi ve kendisinin müstakbel damadınız olduğunu söyledi... Pekala gönderiyorum." Telefonu kapattı ve Jared'a döndü. Aynı monoton ses tonuyla konuşmaya başladı. "Sizi bekliyor, 23. kat, zaten en sondaki deri kapı."

Jared başını salladı ve asansöre doğru yürürken iç geçirdi.

"Tanrım, daha sempatik bir sekreter almalılar."

Bu sırada hemen asansöre binip 23. katın tuşuna bastı. Ardından asansörde çalan şarkıyla birlikte ritim tutarken bir şekilde kendini o kata çıkmış buldu. Ding sesiyle birlikte sabırsızca koridorda yürümeye başladı. Kapının hemen başındaki asistanı es geçip kapıya tıkladı.

 the blackest day ✲ [jaredleto+margotrobbie]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin