Herkesi ,her sesi susturmak için şarkıları hep en yüksek seste dinledik.
Kimseyi kıramadık, kendimiz kırıldık en çok.
Tüm umutlar yıkılmışken üzerimize; göz yaşlarımızla savaştık.
Derin bir nefes aldık sonra.
Yanağımızdan usulca süzülüyordu göz yaşlarımız.
Niye dedik?
En çok kırılan, en çok ezilen, en çok acınmayan taraf biz olduk?
Ama hayat ve insanlar her zaman biraz kötüydü.
Kimse ne değer biliyordu ne de değerli olabiliyordu .
Her hikayenin bir masumu vardır ya hani.
O masum mağdur her zaman bizdik.
Rüzgarlar sallamıştı bizi.
Fırtınalara nasıl dayabilirdik?
Nasıl baş edebilirdik bunca hayal kırıklığıyla,bunca hayat yıkıntısıyla?
Adaletsiz bir dünyanın insanlarıydık.
Yalanlar ,hesaplar üstüne kurulmuş hayatlarımız vardı.
Başlı başına koca bir yalan olduğumuzu düşünüyorduk.
Mümkünmüş gibi daha çok açmak istiyorduk dinlediğimiz şarkının sesini .
Ancak o zaman susuyordu herkes,her şey.
Ancak o zaman yok oluyordu kulaklarımızda yankılanan sesler.
Ancak o zaman kayboluyordu ağladıklarımız.
Ancak o zaman son buluyordu hiç konuşamadıklarımız.3 AY SONRA,
Her hikayenin bir kahramanı vardır derler.
Ben hikayemin kahramanı olamayacak kadar yokum artık.
Ben kendi hayatını başkalarının hayatlarını yıkarak kazanan bir kızım.
Ben hayatta olmayı hak etmeyecek bir kızım.
Aldatmacalar üstüne doğmuş, aldatmacalar uğruna ölecek bir insanım.
Umurumda değil bu dünya.
Yıllardır anne dediğim insanın gerçek annem olmadığını ,babam dediğim insanın yalancı sahtekar kimliğini öğrendiğim zaman çoktan bitmiştim ben.
Küllerim yayılmıştı dört bir tarafa.
Küllerimden doğar mıydım yeniden bilmiyordum.
Benliğimden küllere dönüştüğüm gibi.
Canım çok acıyordu.
Kanıyordu şimdi sardığımı sandığım bütün yaralarım.
Bazen tercih etmek gerekirdi bilmeyeyi bilmeye.
Ben o tercih hakkının verilmediği zavallı kızdım.
Aradan tam üç ay geçmişti.
Koskoca üç ay.
Asi,Selin,Ömer,Ali,Su ailem olmuşlardı.
21.yaşıma kadar gerçek bir ailem olmamıştı belki, ama arkadaşlarım gerçek ailem olmuşlardı.
Selin ben ve Su benim evimde ; Asi , Ali ve Ömer de Selin'in evinde kalmışlardı.
Benim için.
Her dakikamız birlikte geçmişti.
Onlara minnetardım.
Ayça nerede bilmiyordum .
Hastaneden çıktıktam sonra hiç görmemiştim.
Sormamıştım da.
Hiçbir şey bilmek istemiyordum.
Ben,çok değişmiştim.
Acı değiştiriyormuş insanı.
Acısına göre şekkileniyormuş insan.
Şu an yaşıyor olmamın tek sebebi Asi'idi.
Yine kurtarmıştı beni.
İkinci sefer.
O günü hiçbir zaman unutmayacaktım.
O vazgeçişimi , o çaresizliğimi ,o duyduklarımı .
Nereden başlasam bilemiyorum.
O adam hakkında hiçbir şey sormamıştım kimseye.
Duyduklarım bana fazlasıyla yeterliydi.
Tâkâtim kalmamıştı artık.
Hastaneden çıkarıldıktan kısa süre sonra iyileşmişti omzumdaki yara .
Sadece izi kalmıştı.
O adamın bende bıraktığı iz.
Sadece bedenim değil ruhum da onun bıraktığı izlerin esiriydi.
Hem de bir değil binlerce iz.
Şikayetçi olmamıştım .
Beni bir daha öldürmeye çalışmayacağını biliyordum.
Her ne kadar buna teşebbüs etse de onun içindeki iyiliği görebilmiştim.
Ailesini bir anda kaybetmişti.
Hayattalarken, ölü oluvermişlerdi onun için.
Haklıydı.
Çok haklıydı.
Düşünmem toparlanmam için baya bir zamanım olmuştu.
Şimdi ise doğru bildiğim şeyi yapacaktım.
Gerçeklerden kaçarak onlardan kurtulamazdım.
Yüzleşmem gerekiyordu.
İzmir'de yıllarca anne dediğim insanın annesinin -anneannemin(!)- evindeyken Asi ile aldığımız numarayı çevirdim.
Evet babamı(!) arıyordum.
Sözde anneannemin(!) oğlum dediği insanı.
Üçüncü çalıştan sonra açmayacağını düşünüp kapatıyordum ki o an sesini duydum."Alo?"
"Orda mısınız?""Kimle görüşüyorum?
Başımı hızlıca sallayıp kendime gelmeye çalıştım.
Konuşmak zamanıydı.
Susmamalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASIM
Teen FictionKim bilebilir ki annesinin babasının yanlışlarıyla dolu bir hayatını değiştirmek istediği anda yaşayacağı asıl hayatı. Kalp kırıklıkları ile dolu bir kitabın son sayfasını dahi yeniden yazmaya kararlı Meyra kendisine karşılıksız, nedensiz sonuna kad...