--- 4. Bölüm ---" Bunun ne işi var lan burada!! " deyince , Baran da ne dediğimi anlamak için benim baktığım yöne baktı. O da en az benim kadar sinirlenmişti bu duruma kolunu sırtımdan çekip elimi tuttu bu defa " Gel öğrenelim " diyerek beni asansörün oraya çekti. " Görelim bakalım ne iş "
"Ne işin var lan burada" diyerek sert bir çıkış yaptı Baran. Ona istinaden Simay da oldukça sinirli bir yüz ifadesi takınmıştı. "Sakin ol tatlım." dedi Güven hiçbir şeyi umursamayan yüz maskesini takınarak. İşte buydu Simay ' ı çığrından çıkaran. Buydu onu çıldırtan.
"Bekledim o kadar neden geç geliniyor bu şirkete. Baban şirkete gel-"
"O benim BABAM değil. Dahası. O. Benim. Hiçbir şeyim." dedi her bir hecesini ayrı ayrı vurgulayarak. Özellikle hiçbir şeyi olan o adamdan hâlâ baban diye bahsetmesi aşırı derecede bozmuştu sinirlerini. Simay ' ın öldürücü bakışları ortada kol gezinirken Baran ' ın omzunu sıvazlaması bir anlık yüreğini dizginlemişti. Güven vericiydi. Sakinleştiriciydi.
Gözlerini kapattı kısa bir süre sakinleşmek adına. Neydi bu? Neydi Simay ' a annesini hatırlatan?
Ona duyduğu sonsuz sevgi mi?
Yoksa ona karşı duyduğu özlem mi?
Ahh.... evet bu olabilir. Simay annesini özlüyordu. Hemde sonsuz bir özlem ile.O kadın. Şu an karşısında duran kadın hiç şüphesiz ki dünyanın en şanslı kadınıydı ki nankörlüğü de diz boyuydu. Neden mi? O kadın Beren' in gözlerine Simaydan daha çok bakmıştı. O kadın Beren ' in mutluluğuna yine ve yine Simaydan daha çok tanık olmuştu. Yalan yada doğru. İyi yada kötü. Ama haketmiyor işte. Bu dünya üzerinde nefes almayı bile haketmiyor.
Baran Simay ' a baktı bir süre , onun deyişiyle Simay , şimdi pimi çekilmiş bomba gibiydi. Bu sözler tam da Simay ' ı gösteriyordu.
"Ne bok yemeye geldin yine buraya. Ne istiyorsun." ne kadar umursamaz bir tavır. Ne terbiyesiz bir çocuk. Ne kadar.. ahh tıpkı annesi gibi.. tıpkı Beren gibi..
Bu nefret dolu bakışmanın ardındaki kötü sözler ancak iki kişiye ait olabilirdi. Bunlardan birincisi hiç şüphesiz ki Mehmet Göker ' di. Bir diğeri ise çok sevgili eşi Güven Göker idi. İşte Simay ' ın kafasını karıştıran şeyde buydu. Neden bu kadın adının hakkını vermiyor. Güven(in) aksine o güvensiz Güven idi.
"Özledim seni." dedi Güven , en yapmacık anne tavrını takınarak. Ama Simay farkındaydı herbir şeyin."Hadi yaa." ne kadar belli etmesede cayır cayır yanıyordu Simay ' ın yüreği. Canı yanıyordu. İçi acıyordu. O şey her ne ise yakıyordu onu , ne kadar belli etmemeye çalışsada. Sonuçta onun annesi ölmüştü. Belki de öldürülmüştü. Ne fark eder ki sonuçta ölmedi mi? Göçmedi mi bu dünyadan? Yalnız başına , bir başına bırakmadı mı Simay ' ı? Bırakmadı mı tek başına.
Simay Göker! Ahh , bütün kelimeler kifayetsiz kalır onun yüreğinin derinliklerinde ki acıyı anlatmaya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLÜMSE ' N
Novela JuvenilBile bile gitti. Yanacağımı bile bile. Hep öyle değilmiydi zaten? Hep o gidiş acıtmadımı insanın canını , ölümden beterdi arkasını dönüp gidişi. AŞK NEDİR? Aşk başlı başına yanmaktır. Onunla yada onsuz yanmak değil , başlı başına yanmaktır. 'Sonsu...