10. Bölüm - Fırtına Öncesi Sessizlik

52 13 0
                                    


Bayan Jones, bay Puerto telefonda.


- Dinliyorum Fernandes.

- Günün güzel geçiyor mu sevgilim ?
- Farklı bir şey yok, her zamanki gibi, kitap okuyorum.
- Pekala aşkım. Sadece seni sevdiğimi ve yolculuğumuz için hazırlıklarını tamamlaman gerektiğin hatırlatmak için aradım.
- Hatırlattığın için teşekkür ederim Fernandes, zamanında hazır olacağım.
- Tamam öyleyse, en kısa zamanda evde olacağım.
- Tamam.
- Görüşürüz öyleyse.
- Hoşçakal.

Angelina artık hiçbir şeye itiraz etmiyor, ama Fernandes'e de, diğer herkese de mesafeli davranıyordu. Gün içinde genelde kahve içerek kitap okuyor, kalan zamanlarında ise uyuyordu.

- Abigail ?
- Buyrun bayan Jones.
- Şu an bir işin var mı ?
- Yok efendim.
- Tamam o zaman. Benim için kırmızı bavuluma şık kıyafetlerimden ve rahat kıyafetlerimden birkaç tane koyar mısın ? Kalan ıvır zıvırları ben hallederim.
- Kendiniz seçmek istemez misiniz ?
- Hiç kıyafet seçme modunda değilim. Zaten farketmez, Fernandes ile gittiğim davetlerde giydiklerime benzer şık bir şeyler koysan yeter. Birkaç tane de kot pantolon filan.
- Anladım efendim, hemen hazırlayacağım.
- Abigail ?
- Buyrun bayan Jones.
- Teşekkür ederim.
- Afedersiniz, ne için ?
- Her şey için. Sana yaptıklarımdan ötürü beni affet, sen çok iyi bir arkadaşsın.


***


- Pardon bakar mısınız ? Bay Soylu'yu arıyorum, bu katta olduğunu söylediler.
- Doğru gelmişsiniz.
- Ziyaretçi kabul ediliyor mu ?
- Tabii, şu an için ciddi bir durum yok. Koridordan ilerleyin, soldaki üçüncü kapı.
- Teşekkür ederim.

Haydar: Merhaba Cem,
Oo merhaba, kimleri görüyorum, merhaba Meral hanım, hoş geldin Haydar.
Meral: Haydar olanları anlattı, nasılsın ?
Bak sen. Kimse bilmesin diye uğraşırken şimdi herkesin haberi var.
Efendim ben... Sizin iyiliğiniz için...
Şaka yapıyorum, en iyisini yapmışsın. Aslında düşünüyorum da, ikiniz gerçekten çok iyi iş çıkarmışsınız.
Estağfurullah, teşekkür ederim efendim.
Evet Meral hanım. Duyduğuma göre çok yardımınız dokunmuş.
Sadece Amerika'daki birkaç arkadaşımı aradım, büyütülecek bir şey değil. Hem senin de hatrı sayılır bağlantıların, pek çok yatırımların ve şanslısın ki Amerika vatandaşlığın varmış. Yani aslında ben pek bir şey yapmadım diyebiliriz.
Öyle söyleme, yine de kimse yapmazken sen yardım elini uzatmışsın. Ne kadar teşekkür etsem az.
Lafı bile olmaz.
Peki, madem Amerika'da arkadaşların var. Haydar ve benim merak ettiğimiz bir şey var.
Neymiş bakalım ?
Philadelphia'da nereye gidilir? Veya Amerika içinde herhangi bir yer de olur. Nereye gidelim ? Artık durumumu bildiğine göre, hani derler ya, ölmeden önce görülmesi gereken yüz bir yeri söyle bakalım.
Ama sen ?
Yine başlıyoruz.
Haydar ? Ne demek oluyor bu ? Cem, tedavi için burada kalmayacak mı ?
Haydar, rica etsem az önce sana sorduğum soruyu Meral'e sorar mısın ?
• ... ?!
Lütfen, sor bakalım.
Meral hanım, Allah korusun ama kendinizi Cem bey'in yerine koyun. Diyelim ki bu dünyada geçireceğiniz az bir zamanınız kaldı. Hastane duvarlarına bakarak mı, yoksa aklınızda, hayalinizde ne varsa onları gerçekleştirerek mi geçirmek istersiniz?
Benden bile iyi söyledin, yaşa be.
Siz aklınızı mı kaçırdınız ? Cem ? Tedavi olmak istemiyor musun ? Hepsi bu kadar mı yani ? Artık pes mi ediyorsun ?
Aslında pes etmiyorum, ama bu öyle bir şey ki, muhtemelen tedavi olayım derken ameliyat masasında kalacağım ve artık altı aydan azalmakta olan süreyi daha da aza indirip hayallerimle birlikte gömüleceğim, bunu istemiyorum.
Evet ama, burası Pro Medical Hospital, en iyisinin iyisi. Hem burada muhtemelen seni tedavi edebilecek teknolojik imkanlar da vardır.
Bilemiyorum Meral, İstanbulda'ki hastane de bundan pek farklı değildi. Düşünüyorum da, ihtimaller arasında sıkışıp kalmaktansa hayatımın kalan kısmını dolu dolu yaşamak daha cazip geliyor.
Çok enteresan, senin gibi hırslı birinin böyle kolay pes ettiğini görmek beni üzdü.
Hayır, pes etmiyorum, ayrıca sonradan anladım ki içimdeki o hırs, para kazanma hırsıymış. Şimdi artık sakin, huzurlu ve mutluyum. Yani böyle tartışmalar yapmadığım zamanlarda tabi.
Laf ! Pes etmiyorum değil de korkuyorum, tırsıyorum, kaçıyorum diyorsun aslında ama kendine itiraf edemiyorsun bence.
Artık bunu konuşmak istemiyorum.
Demek öyle. Pekâlâ, eğlenmek mi istiyorsun, tam sana göre bir etkinlik biliyorum.
Harika, işte şimdi aynı dili konuşuyoruz.
Kesinlikle. Meksika'da her yıl düzenlenen Dia De Los Muertos festivali var. Muhteşem bir şey, senin için ayarlamaları yapmamı ister misin ?
Brezilya'daki Rio Festivali gibi bir şey mi ?
Pek sayılmaz, ama yine de insanlar farklı farklı kıyafetler giyip sokaklarda dolaşıyor ve gün batarken öyle bir şey oluyor ki, yada anlatmayayım, bunu yaşaman lazım. Ve son bir şey daha, bu etkinliğin en güzel kısmı geceleyin oluyor, gece olunca sakın hemen uyuyayım deme.
Enteresan. Üstelik Meksika'da. Pekâlâ, ilgimi çekti. Gideceğim.
Süper. Madem ben aklına soktum, oradaki masraflarını da ben karşılayacağım. İtiraz istemiyorum.
Çok teşekkür ederim Meral. Az önceki sözlerim için ise...
Sorun değil. Önce bu şovu izle, ardından kararını verirsin.
Gerçekten çok merak ettim, gitmek için sabırsızlanıyorum.   


- - -


Merhaba,

Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. 

Yeni Bölüm yakında, Takipte Kalın.

Ben ve Bayan Jones (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin