8. Bölüm - Bardağı Taşıran Son Damla

249 61 45
                                    



- Agh, off, belimm. Haydar, geldik mi artık ? Kıçım koltuğa yapıştı.
- Az kaldı efendim. Bir saat on beş dakika sonra inişe geçeceğiz.
- Off, bu uzun yolculuklar beni mahvediyor. Bulutların üstünde olmak çok güzel ama bu kadar saat hiçbir yere kıpırdayamamak çok sıkıcı. Acaba uçağın içine havuz filan mı yaptırsam. Son 6 ayımın keyfini çıkarırım.

Bu cümleyi söyledikten hemen sonra aklına İstanbul'da görüştüğü imam geldi. İş çantasını aldı, içinden Türkçe Kuran çevirisini çıkardı. Biraz bulutlara bakıp biraz Kuran okuyarak, ara sıra da hayallere dalarak, yolculuğun kalan kısmını bu şekilde geçirdi.


***


- Kendine geliyor. Lou, anlaştığımız gibi, hem fikir miyiz ?
- Emin değilim, başımıza iş alacakmışız gibi geliyor.
- Lou !
- Pekala, pekala. Söylediğin gibi.
- Teşekkür ederim.
- Bayan Jones ?
- Ouff, başımm.
- Angelina, sen iyi misin ?
- Abigail ? Neler oluyor ?
- Yarım saat önce kendinizden geçtiniz. Lou da sizi yerden kaldırıp yatağınıza getirdi. Ben de doktora danıştıktan sonra size bir sakinleştirici yaptım.
- Off, iyi yapmışsın. Sakinleşmek istiyorum, bana bir bardak su getirir misin ?
- Hemen getiriyorum.

Abigail mutfağa gider gitmez, sanki daha yeni uyanmamış gibi, ani bir çeviklikle komidinin üzerinde duran içi boş şırıngayı alıp Lou'nun bacağına sapladı Angelina ve onu itip koşarak dış kapıya yöneldi. Lou'nun acı içinde bağırmasıyla irkilen Abigail, elindeki bardağı yere bırakıp koridora çıktı ancak Angelina onu da sertçe duvara doğru iterek kapıyı açtığı gibi koşmaya başladı.

Martinez, o sırada komşunun pitbull köpeğiyle oynuyordu. Derken Abigail kendini toparlayıp kapıya çıktı ve "Martinez" diye olanca gücüyle ona seslendi. Ani bir refleksle Martinez'in eli silahına gitti. Aynı anda evden uzaklaşan Bayan Jones'u farketti. Hemen peşinden koşmaya başladı. Bir yandan koşuyor, bir yandan da yakalayın şu kadını diye etraftaki insanlara bağırıyordu. Birden panikleyen insanlar hiçbir şey yapamıyorlardı. Derken Martinez çareyi silahına başvurmakta buldu. Elini belindeki silahın kabzasına götürdü ve "Bayan Jones, durun yoksa ateş edeceğim" diye bağırdı. Angelina, bir yandan nefes nefese koşuyor, bir yandan da "ateş edemezsin, ben bayan Jones'um" dediği sırada, daha cümlesini bitiremeden ayağında büyük bir acı hissetti.

"Aahh, seni ş***siz adi serseri."

Kendi başına karar almaması gerektiğini iyice biliyordu Martinez, ancak konu Angelina olduğunda, duruma göre hareket etme yetkisini vermişti ona Fernandes. Hem kurşun ayağına isabet etmemiş, sıyırmıştı. Birkaç saniye içinde yolun karşısına geçip ayağından vurduğu kadını evine geri götürmek üzere kucağına aldı. Tam bu sırada bayan Jones Martinez'in elini öyle bir ısırdı ki, adam acıyla inledi. Çok geçmeden kadına öyle sert bir tokat attı ki, Angelina yeniden bayıldı.


***


Maldivlere vardıklarında, genç çift balayını yapacakları adaya gitmek için deniz uçağına bindiler. Cem ise kendi seçtiği bir adada kalmak üzere, o da ayrı bir deniz uçağına bindi ve otellerine doğru yol aldılar.

- Maldives' Best'e hoşgeldiniz.
- Merhaba, hoşbulduk. 1 haftalık rezervasyonum var. İsmim Cem Soylu.
- Hoşgeldiniz bay Soylu. Rezervasyonunuzu kontrol ediyorum. Kral süiti ayırtmışsınız, onaylıyor musunuz ?
- Evet, onaylıyorum. Aman Allahım, ne kadar güzel bir yer. Gözlerimi kapattığımda cennette gibi hissediyorum. Bu kadar sakin, sessiz, huzurlu. Muhteşem.
Buyrun, anahtarınız. Arkadaşımız çantanızı sizin için odanıza kadar taşıyacak.
- Teşekkür ederim.
İyi dinlenmeler.

Ben ve Bayan Jones (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin