13. Bölüm - Sular Isınıyor

12 1 0
                                    

Şu güzelliğe baak dedi Angelina, her tarafı pembe ve mor çiçeklerle bezeli bir sokağı gösterirken.

Fernandes'in aklı ise gece yapacağı vurgundaydı. Planın her bir aşaması kusursuz olmalıydı. Afrika'da yaşadığı berbat durumun tekrarlanmasını istemiyordu. Böylesi, zaten zar zor geri kazandığı itibarını iki paralık ederdi ve bu da yeni anlaşmalar yapmasına engel olurdu. Sadece bununla da kalmaz, onun bu durumunu öğrenen düşmanları elinde kalan ne varsa almak için tüm güçleriyle Fernandes'e saldırırlardı.

Evet hayatım, gerçekten çok güzel dedi samimiyetsiz bir ifadeyle. Angelina'nın gösterdiği sokağa bakmıyordu bile, önündeki taş yola odaklanmış, akşamki planını gözden geçiriyordu.

Beni dinliyor musun sen ?

Üzgünüm Angie, aklım bu gece yapacak olduğumuz anlaşmada.

Sorun değil diye cevap verdi Angelina.

Aslında biliyor musun, sanırım ben ekibi ve ne durumda olduklarını kontrol etsem iyi olacak.

· ...

Martinez ve Grim'e hemen haber vereceğim. Tek kalmayacaksın.

Gerek yok.

Nasıl ?

Adamlarını çağırmana gerek yok. Hiç düşündüğüm gibi değilmiş. Uçakta söylediğin gibi, öyle huzurlu ve samimi bir ortam var ki, tek başımaymışım gibi hissetmiyorum.

Emin misin ?

Kesinlikle.

Tamam o zaman.

Bir ihtiyacım olursa sana hemen haber vereceğim, ama şimdilik kendi başıma idare edebilirim, bu sefer bana güven. Hem zaten yapacak çok bir şey yok gibi, sanırım akşam erkenden otele gideceğim.

Pekala, sen öyle diyorsan.

Güvenin için teşekkür ederim Fernandes.

Seni seviyorum tatlım, kendine dikkat et.

Edeceğim. Hoşçakal.

Onca zaman sonra, hem de hiç bilmediği bir yerde, tek başına, kimseye hesap vermeden özgürce dolaşabileceğine hâlâ inanamıyordu Angelina. Demek ki, Fernandes'in bu gece yapacağı şeyler her neyse çok önemli olmalıydı. Güneş hala tepede olmasına rağmen gece için yapılacak hazırlıkları kontrol edecekti.

Vouv, özgürüm diye haykırdı ve İspanyolca, sesi etrafta duyulacak şekilde, Ni El Ni Nadie, ne o ne başkası dedi. Şimdi onun hareketlerini kısıtlayabilecek kimse yoktu. Etraftaki küçük evleri, önlerinde oyun oynayan çocukları ve çiçeklerle hazırlanmış tüm o süsleri gördükçe çocukluk yıllarını hatırladı, gözleri dolar gibi oldu ve birdenbire kendi kendine, artık geri dönüşü yok, iyi bir plan yapıp kesinlikle kaçacağım. Ölmek mi, zaten ölü gibiyim, korkmuyorum dedi. Çiçeklerin kokusunu içine çekiyor, satıcılara selam verip gülümsüyor, deyim yerindeyse yaşamaya yeni baştan başlıyordu.

***

Yol boyunca, ellerinde çerçeveli fotoğraflar olan insanlar vardı. Fotoğraftaki kişiler, ellerinde çerçeve olan insanların kaybettikleri yakınlarıydı. Bu insanların kimisinin yüzünde tam, kiminin yüzünde yarım dövme vardı, bazılarında ise hiç dövme yoktu ancak kıyafetleri bu güne uygun seçilmişti. Bir adamın elinde sarı renkte, işlemeli bir çerçeve, içinde ise muhtemelen eşinin ve çocuğunun resmi vardı. Biraz ileride, arabaların geçtiği yolun ortasında duran bir adam ve elindeki fotoğrafta ise bir kadının fotoğrafı vardı. Cem cesaret edip de sorduğunda, adamın eşini o yolda bir kazada kaybetmiş olduğunu, o yüzden kendisini orada andığını öğrendi. Baş sağlığı dileyip yanından ayrıldı. Biraz daha ileride, genç bir adam, sakallı ve yaşlı bir adamın gülümseyen fotoğrafını tutuyordu. O da muhtemelen dedesinin hatırasına saygı duruşundaydı.

Ben ve Bayan Jones (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin